ArabicAzerbaijaniEnglishFrenchGermanRussianSpanishTurkish

Doktor Olmuşsun Ama IQ Seviyen Düşük Kelimesi - Hakaret

06-02-2021 - 845

Doktor Olmuşsun Ama IQ Seviyen Düşük Kelimesi - Hakaret


Bu kararı Favorilerinize Eklemek veya Kopyalayabilmek için giriş yapın veya üye olun
Yargıtay 18. Ceza Dairesi
2020/411
2020/7982
2020-06-23





Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçundan sanık ...'ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125/1-3-a, 125/4, 129/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 8 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına dair A......... 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 19/11/2013 tarihli ve 2013/232 esas, 2013/708 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.

İstem yazısında;

“1- Dosya kapsamına göre,

Olay günü, sanığın eşinin aile içi şiddet nedeniyle hastaneye giderek katılan doktora muayene olmasını müteakip olay yerine gelen sanığın, eşinin muayenesine ilişkin raporun kendisine verilmesini talep etmesi üzerine katılan ile sanık arasında tartışma yaşandığı, katılanın sanığın eşine hitaben "siz bu beyefendi ile 10 yıldır nasıl evlilik yaşadınız" şeklindeki sözleri üzerine sanığın da katılana hitaben sarfettiği "siz nasıl müslümansınız, bir yuvayı dağıtıyorsunuz, Allah sizin de yuvanızı dağıtsın, doktor olmuşsun ama IQ seviyen düşük" şeklindeki sözler nedeniyle hakaret suçundan cezalandırılması cihetine gidilmiş ise de; benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 26/02/2018 tarihli ve 2016/1375 esas, 2018/2464 karar sayılı ilâmında belirtildiği üzere, kaba söz ve ağır eleştiri niteliğindeki sözlerin, katılanların onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeksizin, beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine verilmesinde,

2- Kabule göre de;

Sanık hakkında daha önce işlediği başka bir suçtan dolayı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve yasal şartları oluşmadığı gerekçesiyle yeniden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceğine karar verilmiş ise de; benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 08/11/2018 tarihli ve 2018/4555 esas, 2018/19259 karar sayılı ilamda belirtildiği üzere, 5237 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesinin sekizinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere, 28/06/2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 6545 sayılı Kanun'un 72. maddesiyle eklenen "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez" şeklindeki düzenlemenin incelemeye konu suç tarihinin ve adli sicilde yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kaydın kesinleşmesinin 28/06/2014 ve sonrası olması halinde uygulanabileceği nazara alındığında; yargılama konusu suçun yasal düzenlemeden önce 23/02/2013 tarihinde, sanığın adli sicil kaydındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İzmir 23. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/03/2011 tarihli ve 2010/727 esas, 2011/216 sayılı kararının da yasal değişiklikten önce 02/05/2011 tarihinde kesinleştiği gibi, Afyonkarahisar 1. Sulh Ceza Mahkemesince değişiklik öncesi 19/11/2013 tarihinde karar verildiği ve karar tarihi itibariyle de ikinci kez hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını engelleyecek yasal bir düzenleme bulunmadığı, dolayısıyla sanık hakkında bir kez daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde; isabet görülmemiştir." denilmektedir.

Hukuksal Değerlendirme:

Ceza Genel Kurulu’nun 14/10/2008 gün ve 170-220 sayılı kararında da belirtildiği üzere; hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Somut bir fiil ya da olgu isnat etmek veya sövmek şeklindeki seçimlik hareketlerden biri ile gerçekleştirilen eylem, bireyin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte ise hakaret suçu oluşacaktır.

Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.

İncelenen somut olayda; olay günü sanığın, katılana hitaben söylediği kaba hitap tarzı niteliğindeki sözlerinin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, mahkumiyet kararı verilmesi, hukuka aykırı görülmüştür.

Sonuç ve Karar:

Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,

1- Hakaret suçundan sanık ... hakkında, A.......... 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 19/11/2013 tarihli ve 2013/232 esas, 2013/708 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,

2- Hükümdeki hukuka aykırılık sanığa verilen cezanın kaldırılmasını gerektirmekle, anılan yasa maddesinin 4-d fıkrası gereğince, sanığın hakaret suçundan CMK'nın 223/2-a maddesi uyarınca BERAATİNE,

3- Hükmolunan cezanın çektirilmemesine,

4- Yukarıda yer alan bozma nedenine göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamede yer alan (2) numaralı bozma nedeni yönünden KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığı'na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİNE, 23/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

KARARI YAZDIR


Aşağıdaki arama terimleri ile ilgili kararlara etiketlere tıklayarak ulaşabilirsiniz :
hakaret kamu görevlisi doktor şeref haysiyet ağır eleştiri rahatsız edici söz
Bu kararı Favorilerinize Eklemek için giriş yapın veya üye olun

Bu kategorideki diğer İçtihatlardan bazıları