Emniyet Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yapmakta iken, "Devlet Memurları tarafından yapılamayacağı Devlet Memurları Kanununda gösterilen kazanç getirici uğraşılarda bulunmak" fiilini işlediği nedeniyle hakkında başlatılan soruşturma neticesinde getirilen teklif üzerine Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğünün 8/29. Maddesi uyarınca Meslekten Çıkarma cezasıyla tecziye edilmesine ilişkin 07.01.2016 tarih ve 2016/1 karar sayılı Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu Kararının iptali ile işlem nedeniyle mahrum kaldığı ve kalacağı tüm parasal ve özlük haklarının iadesi istemiyle açılan davada; davacının, kız kardeşinin imtiyaz sahibi olduğu N isimli günlük siyasi gazetenin imtiyaz sahibi vekili olarak çalıştığı hususunun subut bulduğu davacının kendi ifadesi ve gazetenin 15/16 ve 19 Ocak 2015 tarihli nüshalarında yapılan haberlerin içerikleri itibariyle anlaşıldığı, bu durumda, davacının kız kardeşinin imtiyaz sahibi olduğu N isimli günlük siyasi gazetenin imtiyaz sahibi vekili olarak çalıştığı hususunun davacının kendi ifadesi ve gazetenin 15/16 ve 19 Ocak 2015 tarihli nüshalarında yapılan haberlerin içerikleri itibariyle sabit olması ve bu çalışmaların davacının görevden uzaklaştırıldığı bir dönemde yapılması ile yapılan işlerin niteliği de göz önüne alındığında yardım amacını aşar boyutta olduğu kanaatine varıldığından mevzuatta öngörülen ve gösterilen kazanç getirici uğraşılarda bulunmak suçu kapsamında olduğu anlaşılan davacının fiili nedeniyle tesis edilen dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık görülmediği, öte yandan, davacının işlem nedeniyle mahrum kaldığı ve kalacağı tüm parasal ve özlük haklarının iadesi talebine gelince; Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrası uyarınca, idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu, söz konusu istemin dayanağı olan işlemin hukuka uygun olması nedeniyle bu talebin de kabulü mümkün görülmediği gerekçesiyle davanın reddi yönünde verilen Isparta İdare Mahkemesi'nin 26/12/2017 gün ve E: 2016/1614 K : 2017/2347 sayılı kararının; davacı vekili tarafından, hukuka aykırı olduğu, savunma hakkının kullandırılmadığı, atfedilen iddiaların soyut olduğu, hiçbir somut delile dayanmadığı ileri sürülerek kaldırılması istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETİ : İstinaf talebinin reddi ile Yerel Mahkeme kararının onanması gerektiği savunulmuştur.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Konya Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi'nce işin gereği görüşüldü:
Dava; Niğde İl Emniyet Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yapmakta iken, "Devlet Memurları tarafından yapılamayacağı Devlet Memurları Kanununda gösterilen kazanç getirici uğraşılarda bulunmak" fiilini işlediği nedeniyle hakkında başlatılan soruşturma neticesinde getirilen teklif üzerine Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğünün 8/29. Maddesi uyarınca Meslekten Çıkarma cezasıyla tecziye edilmesine dair 07.01.2016 tarih ve 2016/1 karar sayılı Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu Kararının iptali ile işlem nedeniyle mahrum kaldığı ve kalacağı tüm parasal ve özlük haklarının iadesi istemiyle açılmıştır.
Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğünün 8. maddesinin (29) nolu bendinde; "Devlet Memurları tarafından yapılamayacağı Devlet Memurları Kanununda gösterilen kazanç getirici uğraşılarda bulunmak," fiili meslekten çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller arasında sayılmıştır.
682 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 1. maddesinde; "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce 657 sayılı Kanun, 6413 sayılı Kanun ve 3201 sayılı Kanun ile 23/3/1979 tarihli ve 7/17339 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü hükümlerine göre resen veya yetkili disiplin kurullarınca verilmiş olan disiplin cezaları bu Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uyarınca verilmiş addolucağı" hükmüne yer verilmişir.
Anayasa'nın 129. maddesinin 2. fıkrasında, memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemeyeceği hükme bağlanmıştır.
Anılan Anayasa hükmünün gerekçesinde, "yapılacak disiplin kovuşturmalarında ve disiplin cezası uygulamasında ilgiliye isnad olunan hususun bildirilmesi, dinlenilmesi, savunmasını yapma imkanı tanınması bu madde ile güvence altına alınmaktadır" ifadelerine yer verilerek, disiplin cezaları ile ilgili olarak Anayasal güvenceye bağlanan savunma hakkının içeriği belirtilmiştir.
682 sayılı K.H.K.'nın "Savunma Hakkı" başlıklı 31. maddesinde de; "(1) Disiplin amirleri veya disiplin kurulları tarafından savunma alınmadan disiplin cezası verilemez. (2) Disiplin amirince veya yetkili disiplin kurulu başkanı ya da görevlendireceği kurul üyelerinden biri tarafından ilgiliden savunma istenir. Savunma için verilen süre yedi günden az olamaz. Süresi içinde savunmasını yapmayan personel, savunma hakkından vazgeçmiş sayılır. (3) Hakkında disiplin soruşturması yapılan personel, ikinci fıkra gereğince kendisinden savunma istenmesinden itibaren soruşturma evrakını inceleme hakkına sahiptir. (4) Hakkında meslekten çıkarma cezası veya Devlet memurluğundan çıkarma cezası istenen personel, soruşturma evrakını incelemeye, tanık dinletmeye, disiplin kurulunda sözlü veya yazılı olarak kendisi veya vekili vasıtasıyla savunma yapma hakkına sahiptir." düzenlemesine yer verilmiştir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 129. Maddesinde de, ''Yüksek disiplin kurulları kendilerine intikal eden dosyaların incelenmesinde, gerekli gördükleri takdirde, ilgilinin sicil dosyasını ve her nevi evrakı incelemeye, ilgili kurumlardan bilgi almaya, yeminli tanık ve bilirkişi dinlemeye veya niyabeten dinletmeye, mahallen keşif yapmaya veya yaptırmaya yetkilidirler. Hakkında memurluktan çıkarma cezası istenen memur, sicil dosyası hariç, soruşturma evrakını incelemeye, tanık dinletmeye, disiplin kurulunda sözlü veya yazılı olarak kendisi veya vekili vasıtasıyla savunma yapma hakkına sahiptir." hükmüne, 130. maddesinde, "Devlet memuru hakkında savunması alınmadan disiplin cezası verilemez. Soruşturmayı yapanın veya yetkili disiplin kurulunun 7 günden az olmamak üzere verdiği süre içinde veya belirtilen bir tarihte savunmasını yapmayan memur, savunma hakkından vazgeçmiş sayılır." hükmüne yer verilmiştir.
Gerek 682 sayılı KHK da gerekse 657 sayılı DMK 'da diğer cezalar bakımından memura sadece 7 günden az olmamak üzere savunma hakkı tanınmışken, memuriyetten çıkarma ve meslekten çıkarma cezaları açısından, soruşturma ile ilgili evrakın incelenmesinden veya vekili vasıtasıyla sözlü savunma yapılmasına kadar geniş bir savunma hakkı tanınmış bulunmaktadır.
Yasa koyucu disiplin cezası bakımından ilgili açısından en ağır sonuçları doğuran Devlet memurluğundan çıkarma ve meslekten çıkarma cezasının verilmesinde, bu şekilde bir savunma hakkının tanınmasını memur statüsü açısından önemli bir güvence olarak öngörmüştür
Anayasa ve 657 sayılı Kanun'un ve 682 sayılı KHK'nın yukarıda alıntısı yapılan maddelerinin birlikte değerlendirilmesinden; Devlet memurunun veya diğer kamu görevlilerinin görevine son verilmesi sonucunu doğuran disiplin cezalarının verilebilmesi için, söz konusu disiplin cezalarını vermeye yetkili merciiler tarafından, ilgili kamu görevlisinin hakkındaki iddiaları, bu iddiaların dayandığı delilleri, üzerine atılı fillerin hukuki nitelendirmesini ve önerilen disiplin cezasını öğrenmesi sağlanarak, savunma yapmasına imkan tanınmasının hukuken zorunlu olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, Yüksek Disiplin Kurulunca hakkında Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılması teklif edilen ilgiliye son savunma hakkı tanınması gereklidir.
Dava dosyasının ile aynı soruşturma kapsamında tesis edilen bir başka meslekten çıkarma cezasına dayanak olan soruşturma raporu ve eklerinin incelenmesinden; Niğde İl Emniyet Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yapan davacı hakkında, sahte belge düzenleyerek av bayilerinden mermi aldığı ve bu mermileri para karşılığında piyasada sattığına ilişkin ihbarın yapıldığı, bunun üzerine disiplin soruşturmasına başlanıldığı, bu soruşturma devam eder iken Niğde ilinde yayın yapan N isimli günlük siyasi gazetenin 15/16 ve 19 Ocak 2015 tarihli nüshalarında davacının gazetenin imtiyaz sahibi vekili olduğu yönünde haberlerin çıkması üzerine bu konunun da değerlendirilmesi için 30.01.2015 tarihli ek tahkik onayının verildiği, soruşturma sonunda düzenlenen 24.11.2015 tarih ve 157 sayılı disiplin raporunda; T’ın 15.01.2015 tarihli Niğde ilinde günlük olarak yayın yapan N isimli günlük siyasi gazetenin imtiyaz sahibi vekili olarak çalışması, bu konuda alınan ifadesinde kızkardeşinin verdiği resmi vekalet ile imtiyaz sahibi vekili olarak çalıştığını kabul etmesi nedeniyle Devlet Memurları tarafından yapılamayacağı Devlet Memurları Kanununda gösterilen kazanç getirici uğraşılarda bulunmak suçunu işlediği değerlendirilerek Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğünün 8/29. maddesi gereğince meslekten çıkarma cezasıyla tecziyesinin teklif edildiği, Niğde Valiliği İl Polis Disiplin Kurulu tarafından 23/12/2015 tarih ve 2015/81 saylı karar ile Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğünün 8/29 maddesi uyarınca "meslekten çıkarma" cezaları ile tecziyesine karar verilmek üzere ilgili dosyanın Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk edildiği, diğer taraftan il polis disiplin kurulu tarafından davacının savunmasının alındığı, Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu'nun 07/01/2016 tarih ve 2016/01 sayılı kararı ile meslekten çıkarma cezası ile tecziyesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda; Dairemizin 21.05.2018 tarihli ara karar ile davalı idareden, davacı hakkında "meslekten çıkarma" kararını veren Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunda davacıya yazılı ve sözlü savunma yapma imkanı tanınıp tanınmadığının sorulmasına varsa buna ilişkin yazılı ve sözlü savunma tutanaklarının istenmesine karar verildiği, gelen cevapta, davacının il polis disiplin kurulunun 10.12.2015 tarih, bila sayılı yazısı ile son savunma ve sözlü savunma talebinin olup-olmadığının sorulduğu, savunma talebine yönelik geri bildirimde bulunulmadığı için karar merci olan EGM Yüksek Disiplin Kurulu'na dosyanın gönderilmesinden sonra bu kurulda ayrıca davacının yazılı ve sözlü savunma yapması hususunda yeni bir çağrı yapılmadığı ve son savunmasının alınmadığının belirtildiği görülmüştür.
Bu durumda, yukarıda sözü edilen mevzuat hükümleri uyarınca hakkında meslekten çıkarma cezası teklif edilen davacı hakkında karar merci olan EGM Yüksek Disiplin Kurulu tarafından son savunması alınmadan tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan, Dairemizin bu kararı uyarınca davacı hakkında, son savunması alındıktan sonra yeniden işlem tesis edilebileceği de açıktır.
Buna ek olarak, davacının işlem nedeniyle mahrum kaldığı tüm parasal ve özlük haklarının iadesi talebine gelince; Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrası uyarınca, idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu, söz konusu istemin dayanağı olan işlemin yargı kararı ile hukuka aykırı bulunması nedeniyle bu talebin de kabulü gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle; istinaf başvurusunun kabulüne, istinafa konu kararın kaldırılmasına, dava konusu işlemin iptaline, işlem nedeniyle yoksun kalınan parasal ve özlük hakların davacıya ödenmesine, davacı tarafından ilk dava aşamasında yapılan 212,60-TL ve istinaf aşamasında yapılan 199,10-TL yargılama giderleri toplamı olan 411,70-TL istinaf yargılama gideri ile işbu kararın verildiği tarih itirabariyle yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.090,00 TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, yersiz alınan 35,90-TL harcın istem halinde tahsil dairesince davacı tarafa iadesine, kararın tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere 19/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KARARI YAZDIR