Davacılar vekili, paylı mülkiyete tabi taşınmazların tamamının davalı tarafından kullanıldığını belirterek son beş yıla ait hisselerine düşen fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak üzere şimdilik 1.500,00 TL ecrimisilin tahsiline karar verilmesini talep etmiş, talep 11.330,00 TL e arttırılmıştır.
Davalı , taşınmazın kök muris ...’dan intikal ettiğini , kendisi ile birlikte İlhan , Hayri ve Dilek’in iştirak halinde malik olduğunu, taşınmazlardaki ortaklığın giderilmesi için açılan ortaklığın giderilmesi davasında verilen karar üzerine bir kısım taşınmazların kendisi ile dava dışı Dilek tarafından satın alındığını, satın alma tarihinden sonraki dönem için ecrimisil talep edilemeyeceğini, iştirak halinde malik olunan dönemde taşınmazları payı oranından kullandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile taleple bağlı kalınarak 11.330,00 TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, çaplı taşınmaza yönelik ecrimisil istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve ecrimisil isteyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır.
Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK'nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Somut olaya gelince, Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 102 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 09/11/2005 tarihinde kesinleşen tapulama sonucu davalı ile dava dışı ... , davacılardan yargılama aşamasında vefat eden ... ile diğer davacıların murisi ... arasında 1/4 er hisse ile, 493 , 18 , 198 , 387 , 388 , 405 , 436, 442 parsel sayılı taşınmazların 25/07/2002 tarihli intikal ile aynı kişiler adına 1/4'er hisse ile kayıtlı olduğu, Beylikova Sulh Hukuk Mahkemesinin 22.05.2012 tarih, 2010/61 – 2012/74 sayılı ilamı ile taşınmazlardaki ortaklığının satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi üzerine 02.05.2014 tarihinde 102 ada 2 parsel ve 493 parsel sayılı taşınmazların tamamının dava dışı 3. kişilere, diğer dava konusu taşınmazların ise 09/05/2014 tarihinde ½ şer hissesinin davalıya satıldığı anlaşılmaktadır.
Öncelikle , davacılardan ...’ın dava tarihinden sonra vefat ederek geriye diğer davacılardan Nail ve Ufuk ile davalı ..., dava dışı ...’ı mirasçı bıraktığı, mirasçılardan ...’ın davaya dahil edilmediği anlaşılmıştır.
Öte yandan; davalı ..., 26.02.2015 tarihli celsede “ Muris olan babamızdan kalma taşınmazın yarısını ektim ve diğer yarısını ekmedim. Şöyle ki ağabeyim ... 2010 yılında vefat etmiştir. Vekaletnamesi bendeydi ve 2010 yılına kadar ektim. Diğer kardeşlerim adına herhangi bir ekim işlemim olmadı. ” , 05/11/2015 tarihli celsede “ Ben dava konusu yeri ekip biçmedim. 2011 yılına kadar da ...'ın vekaletnamesi uyarınca ekip biçtim. 2011 yılında ... vefat etti. 2013 yılında da dava konusu yer satışa çıkarıldı. 10/05/2010 tarihinde izale-i şuyu davası açıldı. ...'ın vekaletnamesi de vardı. Dava konusu yeri ekip biçmem konusunda, aramızda anlaşmazlık çıktı ve vekaletnameyi geri verdim. İzale-i şuyu davası açıldı. ” şeklinde beyanda bulunarak dava konusu taşınmazların ortaklığın giderilmesi davası açıldıktan sonra ekilip biçilmediğini, öncesinde ise bir kısmını Hayri’ tarafından verilen vekalete istinaden ektiğini belirtmiştir. ..., ..., ... tarafından verilen 22/08/2002 tarihli noterde düzenleme şeklinde vekaletnameler uyarınca Alpu ilçesindeki tüm taşınmazları dilediği şahsa, dilediği süre için kiraya ve icara vermeye ,bedeli almaya ve bunlarla ilgili işlemleri yapmaya davalı ...’nın yetkilendirildiği, davalı ...’nın Hayri hissesini anılan vekaletname uyarınca ekip biçtiğini savunduğu anlaşılmış, dosya arasına alınan Alpu Tarım , Gıda ve Hayvancılık Müdürlüğüne ait Çiftçi Kayıt Sistemi bilgilerinden dava konusu taşınmazların dava dışı kiracılar tarafından ekildiğinin bildirildiği görülmüştür.
Hal böyle olunca; öncelikle ...’ın davaya dahil edilmesi, sonrasında taraf delilleri toplanarak taşınmazların kimin kullanımında olduğu, davalının 22/08/2002 tarihli vekaletname uyarınca taşınmazları kiraya verip vermediği, taşınmazların tamamının mı davalı tarafından kiraya verilerek veya bizzat ekilip biçildiği, tamamının ekilmediğinin ve kiraya verilmediğinin anlaşılması karşısında kaç m2sinin davalı tasarrufunda bulunduğu hususları şüpheden uzak şekilde belirlenmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması isabetsizdir.
SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı asilin temyiz itirazlarının yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'nın 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK'un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine, 14.04.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
KARARI YAZDIR