DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı kadın tarafından; kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi ve nafakaların miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre davalı-davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak görülen karşılıklı boşanma davasında, mahkemece, davacı-davalı erkeğin eşine hakaret ve küfür ettiği, şiddet uyguladığı, devamlı ailesi ile birlikte yaşamaya zorladığı sağlık sorunları ile ilgilenmeyip hamile iken şiddet uygulaması sebebiyle eşinin iki kez düşük yapmasına neden olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir. Anılan karara karşı taraflarca temyiz kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemizin 05.02.2018 tarih 2016/10472 Esas- 2018/1320 Karar sayılı ilamıyla “Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, mahkemece davacı-davalı erkeğe yüklenen kusurlu davranış yanında, davalı-davacı kadının da davacı-davalı erkeğe hakaret ettiği anlaşılmakladır. O halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı-davalı erkek de dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davacı-davalı erkeğin boşanma davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile erkeğin davasının reddi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş, bozma kapsamı dışında kalan bölümlerin ise şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiş olup, bozma ilamından açıkça anlaşıldığı üzere mahkemece erkeğe yüklenen kusurlu davranışlar kesinleşmiştir. Boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-davalı erkeğin, davalı-davacı kadına nazaran ağır kusurlu olduğu da açıktır. Bu husus gözetilmeksizin, bozma ilamına uyulmasına karar verilmesine rağmen davacı-davalı erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı ve hakaret ettiği, davalı- davacı kadının da eşine hakaret vari söylemlerinin bulunduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığına sebep olan olaylarda her iki tarafın da eşit kusurlu olduğu değerlendirmesi yapılması doğru görülmemiş kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
3-Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere; evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylara tazminat isteyen davalı-davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddi desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4, TBK m. 50, 51) dikkate alınarak davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata (TMK m. 174/1-2) hükmedilmesi gerekirken hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamına dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 16.03.2020(Pzt.)
kaynak: (www.corpus.com.tr)
KARARI YAZDIR