-K A R A R-
Davacılar vekili, 08.05.2009 tarihinde, davacılardan İsmail'e ait ve ...yönetimindeki aracın davalıların işleten ve sürücüsü bulunduğu araçla çarpışması sonucu,....un yaralandığını belirterek, davacı ... için 10.000,00 TL maddi, 15.000,00 TL manevi tazminat ile İsmail için araç hasarı nedeniyle 5.000,00 TL maddi tazminatın yasal faizi ile (maddi tazminatlar yönünden kaza, manevi tazminat yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek) birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, davacı ...'ın maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 8.000,00 TL manevi tazminatın taleple bağlı kalınarak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı ...'ın araç hasarı yönünden maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 4.500,00 TL'nin kaza tarihi olan 08/05/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davlılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebine karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1- T.C. Anayasası'nın 36/1 maddesinde "Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir" düzenlemesine; 6100 Sayılı HMK'nun 27. maddesinde "Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını içerir" düzenlemesine yer verilmiştir.
Bir davanın görülmesi için taraf teşkilinin sağlanması esas olup, hakimin bu hususu re'sen gözetmesi gerekir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle tarafların yargılamanın aşamalarından haberdar edilmesi ile mümkündür.
Adil yargılanma hakkının kapsamında yer alan savunma haklarının etkin biçimde kullanılmasını teminen konulan yasal düzenlemelerden biri de, davada esaslı işlem olan bilirkişi raporlarının taraflara tebliğine ilişkin düzenlemedir. 6100 sayılı HMK'nun 280/1 maddesi "Bilirkişi, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye verir; verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir" hükmünü amirdir. Anılan tüm bu yasal düzenlemelerde, davada taraf olanların haklarının korunması amaçlanmış olup tarafların yargılama süreçlerine etkin katılımının sağlanması ise, mahkemece yapılan tüm tebligatların usulüne uygun olması ile sağlanabilecektir.
Somut olayda; hükme esas alınan 11.01.2016 tarihli hesap bilirkişi raporunun davalı ...'na tebliğ edilmediği görülmektedir. Yukarıda anılan yasal düzenlemeler gereği, hasar tespitine ilişkin raporun usulüne uygun şekilde tebliği ile davalının savunma hakkını kullanması ve rapora karşı varsa itirazlarını bildirmesinin sağlanması, itirazlarının değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, usulünce yapılmış tebligat olmadan ve davalının savunma haklarını da kısıtlar biçimde yargılamaya devam edilip yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre, davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin, sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ...'na geri verilmesine 29/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
KARARI YAZDIR