Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının ...'da Audi A5 marka dizel aracın olduğunu, aracın satın alınması ile ilgili 6.000,00 TL kapora gönderdiğini, aracın teslim alınması için ...'a gittiğini ancak aracın dizel olduğunu söylenmesine rağmen arcın benzinli olduğu anlaşılması üzerine arabayı almaktan vazgeçtiğini, davalıya gönderdiği kaporayı geri istediğini, ancak davalının kaporayı geri iade etmediğini, davalı aleyhine icra takibine geçildiğini, takibe itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacıya borcu olmadığını, davacının yıllar önce marangozluk yaptığı zamanlarda tipo marka araç için kendisi ile alışveriş yaptığını, davacının sanayide iş yaptırdığından dolayı müvekkiline kaporta borcu bulunduğunu, kaporta borcunu ödemek için davacının TEB şubesine kaporta bedeli olarak 6.000,00 TL yatırdığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacı vekilinin sunduğu dekontta davacının davalıya " audi araç kaporta " adı altında 6.000 TL para gönderdiği, davalı vekilinin ise davacının tipo marka aracının kaporta bedeli olarak gönderildiğini savunduğu, ancak dekontta audi araç için gönderildiği yazıldığından bu savunmaya itibar edilmediği, davacının kapora bedeli adı altında parayı gönderdiği, Parayı kaporta bedeli adı altında gönderdiği kabul edilse dahi davalının bu ibareye karşı dahi ispat edemediği, davalının ayrıca gönderilen paranın başka bir amaç için verildiğini ya da ödendiğine ilişkin ispat edemediği gerekçesiyle davanın kabulü ile asıl alacağın itirazının iptaline, bu miktara takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, asıl alacağın % 20 'si olan 1.200,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının davalıya araç satımı nedeniyle bedel(kapora) ödeyip ödemediği noktasında toplanmaktadır.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunun 20/d maddesine göre, trafiğe kayıtlı araçların satış ve devrine ilişkin sözleşmelerin geçerli olabilmesi için, noterce re'sen düzenleme biçiminde yapılması zorunludur. Bu şekil şartı geçerlilik şartı olup, bu şekle uygun yapılmayan sözleşmeler baştan itibaren geçersizdir. Geçersiz sözleşmeler ise taraflar için hak ve borç doğurmazlar. Taraflar sadece ve ancak birbirlerine verdiklerini sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı olarak geri isteyebilirler.
TMK'nun 6.maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde; gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı ispatlaması gerekir.
İspat yükünün açıklanması noktasında vasıflı ikrardan da söz edilmesi gerekmektedir.
Vasıflı ikrarda, karşı tarafın ileri sürdüğü vakıanın doğru olduğu bildirilir; fakat, bunun hukuki niteliğinin (vasfının) iddia edildiğinden başka olduğu bildirilir. Hukukumuzda vasıflı ikrarın bölünemeyeceği, yani vasıflı ikrarın ikrar eden aleyhine delil teşkil etmeyeceği,bilakis o vakıayı ileri sürenin onu ispat etmesi gerektiği genel olarak kabul edilmektedir. Vasıflı ikrarda ispat yükü (6100 sayılı HMK md.190-TMK md. 6 ) vakıayı ileri süren tarafta olup, o vakıayı vasıflı olarak ikrar eden (gerekçeli olarak inkar eden) tarafta değildir.
Dosyanın incelenmesinde; davacı tarafça davalıdan audi araç alınması konusunda anlaşıldığı, kaparo olarak 6.000,00 TL gönderildiğinin iddia edildiği, davalı taraf ise davacının kendisine sanayide iş yaptırdığından kaporta borcu olduğunu, söz konusu bedelin de kaporta borcuna ilişkin olduğunu savunduğu, taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığı, davaya dayanak yapılan dekontun açıklama kısmında “audi araç kaporta” yazılı olduğu görülmektedir. Bu şekilde, davalıya gönderilen dekontta “bedelin kaporaya” ilişkin olduğuna dair ibare bulunmamaktadır.
Davalı tarafça davaya konu edilen bedelin davacı ile aralarındaki başka bir ilişki için gönderildiği belirtilmekle, somut olayda vasıflı ikrarın bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda ispat yükünün kapora olarak gönderildiğini iddia eden davacıda olduğu kuşkusuzdur.
O halde; mahkemece; dava konusu bedelin harici araç satışı nedeniyle gönderilen “kapora” bedeli olduğuna dair ispat yükünün davacıda olduğu ve yasal delillerle ispat edemediği dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.