Davacı ..... ..... tarafından, davalı Gölköy Ziraat Odası Başkanlığı aleyhine 15/02/2019 gününde verilen dilekçe ile davalı Oda'nın 10/02/2019 tarihli genel kurulunun iptalinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle dava dilekçesinin reddine dair verilen 11/06/2019 günlü karara karşı davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk dairesince verilen 28/01/2020 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, davalı Ziraat Odası’nın 10/02/2019 tarihli genel kurulunun iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğinden yargı yolu yönünden dava dilekçesinin reddine karar verilmiş, davacının istinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusu esastan reddedilmiş; karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı; Gölköy Ziraat Odası’nın 10/02/2019 günü yapılan genel kurulunda 6964 sayılı Ziraat Odaları ve Ziraat Odaları Birliği Kanunu ve bu kanuna dayalı olarak çıkarılan Ziraat Odaları ve Ziraat Odaları Birliği Nizamnamesi uyarınca başkanlık divanının delegeler arasından seçilmesi gerekirken, oda delege ve üyesi olmayanlardan seçildiğini, usul ve yasaya uygun oluşturulmayan başkanlık divanı nedeniyle genel kurulun bütün sonuçlarıyla birlikte hukuken yok hükmünde olduğunu, divan başkanlığının yanlı yönetiminin genel kurulun hukuka uygun ve sağlıklı şekilde gerçekleşmesine engel olduğunu, delegelerin iradesini etkileyici söylem ve eylemlerde bulunulduğunu, hukuka aykırı olarak oluşturulan divanın yanlı tavırlarının da ayrıca kongre sonucunu açıkça etkilediğini belirterek, davalı Ziraat Odasının 10/02/2019 tarihli genel kurulunun bütün sonuçlarıyla iptali isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili; davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince; genel kurulda alınan kararların iptalinin istendiğinin amaçlandığı belirtilerek, idari yargının görevli olması nedeniyle yargı yolu bakımından dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
Hükme karşı davacı istinaf talebinde bulunmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı Oda tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olup, yasal organları tarafından alınan idari nitelikteki kararların iptalinde idari yargının görevli olduğu tartışmasızdır. Somut olayda ise davacı, başkanlık divanının oluşumunun kanuna ve bu kanuna dayanılarak yayınlanan Nizamname hükümlerine aykırı olduğunu ileri sürerek idari bir kararın/işlemin değil tüm genel kurulun iptalini istemiştir. Böyle bir davanın ise adli yargıda görülmesi gerekmektedir. Bir mahkemenin görevli olup olmadığı hususu kamu düzenine ilişkin olup, açıkça veya hiç ileri sürülmese de re’sen nazara alınır.
Şu durumda; yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda dava, genel görevli asliye hukuk mahkemesinin görevi kapsamında olduğuna göre, ilk derece mahkemesince işin esasına girilerek ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yargı yolu nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun değildir. Açıklanan nedenlerle bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve ilk derece mahkemesi kararının aynı Kanun’un 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 07.12.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.