MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 22/06/2016 tarih ve 2015/348-2016/692 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette %37,5 pay sahibi olduğunu, ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/11/2014 tarih ve 2014/220 esas ve 2014/574 karar sayılı kararı gereğince davalı şirketin belirlenen gündem maddeleri ile toplantıya çağrılması için kayyım atandığını, atanan kayyım başkanlığında yapılan 13/01/2015 tarihli genel kurulda alınan gündemin 2, 5 ve 6 numaralı kararlarının usul ve yasaya uygun olmadığını ileri sürerek anılan kararlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 13/01/2015 tarihinde yapılan genel kurulun usul ve yasaya uygun olduğunu, kararların iptali için hiçbir sebep bulunmadığını, ayrıca davacının ileri sürdüğü sebeplerin davacı tarafından yönetim kurulu üyeleri aleyhine açılan ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/668 esas sayılı sorumluluk davasında inceleneceğini, bu nedenle davacının bu davayı açmada hukuki yararı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; yönetim kurulu üyelerinin azli ve yönetim kurulu üyeleri hakkında sorumluluk davası açılması yönünden, yönetim kurulu üyelerinin oy kullanabileceği ve bu taleplerin usulüne uygun oylama yapılarak gündemin 5. ve 6. maddelerinde reddine karar verildiği, davalı şirketin 13/01/2015 tarihinde mahkemece atanan kayyım tarafından gerçekleştirilen olağanüstü genel kurulunda alınan kararların, yargı kararına, kanun ve ana sözleşmeye aykırı bir yönü bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve TTK’nın 407/2 maddesi gereğince murahhas üyelerin ve denetçinin genel kurula katılmamasının başlı başına iptal sebebi sayılamayacak olmasına ve ayrıca TTK’nın 436/1 maddesi gereğince oydan yoksunluk halinin bulunabilmesi için Kanunda sayılan kişilerle şirket arasındaki ilişkinin kişisel nitelikte olmasının gerekmesine, bu nedenle iptali istenen genel kurul toplantısında alınan (5) numaralı kararda oydan yoksunluk halinin bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışından kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava, anonim şirket genel kurul kararının iptali istemine ilişkin olup, mahkemece, yazılı şekilde yönetim kurulu üyeleri ve şirketi zararlandırıcı işlem yapan yöneticiler aleyhine sorumluluk davası açılmaması için alınan genel kurul kararında yönetim kurulu üyelerinin oydan yoksunluk hallerinin bulunmadığı gerekçesiyle genel kurul kararının (6) numaralı maddesinin iptali talebinin reddine karar verilmiştir. Oysa, yönetim kurulu üyeleri için TTK’nın 436/2 maddesinde öngörülen oydan yoksunluk halinin, sorumluluğa ilişkin davanın açılması hakkındaki kararın oylanması halinde de uygulanması gerekir. Şöyle ki, TTK’nın 436/2 maddesi gereğince yönetim kurulu üyeleri kendi ibralarında oy kullanamayacaklarına göre, ibra edilmemenin tamamlayıcısı niteliğinde olan ve ibraya oranla daha ağır bir durumu ifade eden sorumluluk davasının oylamasında da bu hakka sahip olamazlar. Somut olayda, genel kurul gündeminin (6). maddesinde yer alan, yönetim kurulu üyeleri ve şirketi zararlandırıcı işlem yapan yöneticiler aleyhine sorumluluk davası açılması hususu görüşülerek yönetim kurulu üyelerinin kullandıkları oylar neticesinde sorumluluk davası açılması talebi reddedilmiştir. Bu durumda, mahkemece, yönetim kurulu üyeleri ve şirketi zararlandırıcı işlem yapan yöneticiler aleyhine sorumluluk davası açılması hususunda da TTK’nın 436/2 maddesinde öngörülen oydan yoksunluk halinin aranması gerektiği ve somut olayda yönetim kurulu üyelerinin oy kullanmasının sonuca etkili olduğu gözetilerek genel kurulda alınan (6) numaralı kararın iptaline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 18/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.