ArabicAzerbaijaniEnglishFrenchGermanRussianSpanishTurkish

Savcının İdari Kusuru - Adalet Bakanlığının Sorumluluğu

18-10-2020 - 782

Savcının İdari Kusuru - Adalet Bakanlığının Sorumluluğu


Bu kararı Favorilerinize Eklemek veya Kopyalayabilmek için giriş yapın veya üye olun
Danıştay 10. Daire
2007/1376
2007/4756
2007-10-17





Özet:

  • İdari yönden Adalet Bakanlığına bağlı olan, ancak, yargılama görevi kapsamında yürüttükleri hizmet nedeniyle Adalet Bakanlığının ajanı konumunda olmayan savcıların verdiği kararlardan dolayı, yürütme fonksiyonu içinde yer alan Adalet Bakanlığının sorumlu tutulmasına olanak bulunmamaktadır.
  • Ancak; savcıların yargılama fonksiyonu dışında, yasalarla verilmiş idari görevleri de bulunduğundan, yaptıkları idari görevler nedeniyle ve bu kapsamda tesis edilen işlemlerden dolayı Adalet Bakanlığının sorumlu tutulabileceği açıktır.
  • Dava dosyasının incelenmesinden; ruhsatsız silah bulundurmak suçundan yargılanarak ceza alan davacının, mahkeme hükmünün infaz edilmesine rağmen, ilgili cumhuriyet savcılıkları tarafından, hakkında çıkartılan yakalama müzekkerelerinin geri alınması konusunda, emniyet birimleri ile irtibat sağlanamaması nedeniyle, belirli aralıklarla gözaltına alınarak mağdur olduğu elem ve üzüntü duyduğu açıktır.
  • Bu nedenle davacının uğradığı manevi zararın olayda hizmet kusuru bulunan davalı idarelerce tazmini gerekmektedir.

İstemin Özeti: Hakkında kesinleşen ve infaz edilen hükme rağmen, Genel Bilgi Toplama kayıtlarından isminin silinmemesi sonucu, davacının sık sık gözaltına alınması ve ehliyetini yenileyememesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen 3.000,00 YTL maddi ve 15.000,00 YTL manevi zararın tazmini istemiyle açılan dava sonucunda, Ankara 1. İdare Mahkemesince; dosyanın incelenmesinden, 25.12.1997 tarihinde yapılan aramada otomobilinde ruhsatsız silah ve mermi bulunan davacının, 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçundan yapılan yargılama sonucu Bergama Asliye Ceza Mahkemesinin 10.3.1998 tarih ve E: 1998/42 sayılı kararı ile 10 ay hapis ve ağır para cezası ile cezalandırıldığı, bu karar üzerine Şişli Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan yakalama müzekkeresi nedeniyle davacı hakkında Gizli Bilgi Tarama (GBT) sisteminde arandığına ilişkin bilgi formu düzenlendiği, 3.6.2000 - 1.10.2000 tarihleri arasında Mustafa Kemalpaşa Cezaevinde cezasını çekmesine rağmen, Cumhuriyet Savcılıkları ile emniyet birimleri arasındaki koordinasyon eksikliği nedeniyle davacının arandığına ilişkin kaydın silinmediği, cezası infaz edilen davacının aranmasına devam edildiği ve bu sebeple bir çok kez gözaltına alındığı, davacıya ait bilgi formu düşüm işlemlerinin Şişli Cumhuriyet Başsavcılığının emniyet müdürlüğüne yazdığı yazı ile 19.4.2003 tarihinde yapıldığının anlaşıldığı, idarelerin üstlendikleri kamu hizmetlerini gereği gibi yerine getirmedikleri için olayda hizmet kusuru bulunduğu, davacının, gözaltına alınması nedeniyle şoförlük mesleğini yapamaması sonucunda uğradığını belirttiği zararını kanıtlayamaması nedeniyle maddi tazminat isteminin kabul edilemeyeceği, hakkında kesinleşen ve infaz edilen hükme rağmen Gizli Bilgi Tarama sisteminden silinmediği için farklı zamanlarda gözaltına alınmasından dolayı davacının duyduğu elem ve üzüntüyü kısmen de olsa gidermek için, manevi yönden uğradığı zararlara karşılık takdiren 1.000,00 YTL manevi tazminat ödenmesi gerektiği gerekçesiyle, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 1.000,00 YTL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi, davanın manevi tazminatın fazlaya ilişkin kısmı ile maddi tazminata yönelik kısmının reddi yolunda verilen kararın, davalı idarelerce davanın kabule ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi: Ragıp Atlı

Düşüncesi: Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı: Hüseyin Ünal Kara

Düşüncesi: İdare ve Vergi Mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:

Temyizen incelenen İdare Mahkemesi kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer verilen bozma sebeplerinden hiçbiri bulunmamaktadır.

Adalet Bakanlığının, Cumhuriyet Savcılığınca verilen yakalama emrinin, yargılama sonucu verilen mahkumiyet hükmünün infazına yönelik olduğu, yargısal faaliyet niteliğinde olduğu bu nedenle de kendilerine atfı kabil bir kusur bulunmadığı iddiasına gelince;

Anayasa'nın “Genel Esaslar” başlıklı Birinci Bölümünde, egemenliğin kayıtsız şartsız Milletin olduğu ve Türk Milletinin egemenliğini, Anayasa'nın koyduğu esaslara göre Yasama, Yürütme ve Yargı organları eliyle kullanacağı öngörülmüş, 9. maddesinde; yargı yetkisinin Türk Milleti adına bağımsız mahkemeler tarafından kullanılacağı; 125. maddesinin 1. fıkrasında ise, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu; aynı maddenin son fıkrasında da; idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu, 140/6. maddesinde de, hâkim ve savcıların idari yönden Adalet Bakanlığına bağlı olduğu hükümlerine yer verilmiştir.

Fonksiyonel bakımdan yargı organlarının, yasama ve yürütmeden ayrı olduğu, bağımsız bir organ olan yargının, yargılama süreci ile ilgili işlemlerinin, Anayasa'nın 125. maddesinde öngörülen “idari işlemler” kapsamına girmemektedir.

İdari yönden Adalet Bakanlığına bağlı olan, ancak, yargılama görevi kapsamında yürüttükleri hizmet nedeniyle Adalet Bakanlığının ajanı konumunda olmayan savcıların verdiği kararlardan dolayı, yürütme fonksiyonu içinde yer alan Adalet Bakanlığının sorumlu tutulmasına olanak bulunmamaktadır.

Ancak; savcıların yargılama fonksiyonu dışında, yasalarla verilmiş idari görevleri de bulunduğundan, yaptıkları idari görevler nedeniyle ve bu kapsamda tesis edilen işlemlerden dolayı Adalet Bakanlığının sorumlu tutulabileceği açıktır.

Dava dosyasının incelenmesinden; ruhsatsız silah bulundurmak suçundan yargılanarak ceza alan davacının, mahkeme hükmünün infaz edilmesine rağmen, ilgili cumhuriyet savcılıkları tarafından, hakkında çıkartılan yakalama müzekkerelerinin geri alınması konusunda, emniyet birimleri ile irtibat sağlanamaması nedeniyle, belirli aralıklarla gözaltına alınarak mağdur olduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda, mahkemece verilen hapis cezasının infaz edilmiş olmasına rağmen, daha önce çıkarılan yakalama müzekkerelerinin Cumhuriyet savcılığınca geri alınmaması, hapis cezasının infaz edildiğinin emniyet birimlerine bildirilmemesi nedeniyle belli aralıklarla gözaltına alınmasından dolayı davacının elem ve üzüntü duyduğu açıktır. Bu nedenle davacının uğradığı manevi zararın olayda hizmet kusuru bulunan davalı idarelerce tazmini gerekmekte olup, davalı Adalet Bakanlığının iddiası yerinde görülmemiştir.

Temyizen incelenen karar, usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, temyiz istemlerinin reddi ile Ankara 1. İdare Mahkemesinin 30.6.2006 tarih ve E: 2004/1874, K: 2006/1651 sayılı kararının onanmasına, 17.10.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

KARARI YAZDIR


Aşağıdaki arama terimleri ile ilgili kararlara etiketlere tıklayarak ulaşabilirsiniz :
savcı idari adalet bakanlığı hizmet kusuru manevi zarar tazmin
Bu kararı Favorilerinize Eklemek için giriş yapın veya üye olun

Bu kategorideki diğer İçtihatlardan bazıları