DAVA: Yerel Mahkemece verilen hükümlere karşı istinaf yoluna başvurulmakla, CMK'nın 279.maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan ön inceleme sonucunda; duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler, gerekçe, diğer belge ve deliller ile istinaf dilekçesi incelenerek, CMK.nın 280.maddesi gereğince Dairemizin görev ve yetkisi, başvuranın hakkı, başvuru süresi, yasa yolunun açıklığı, başvurularının kapsamına göre sanığın istinaf başvurusunun kabul edilebilir olduğuna karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
KARAR: 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 50/3. maddesi gereğince, daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş bulunan sanıkların otuz gün ve daha az süreli hapis cezalarının aynı maddenin birinci fıkrasında yazılı yaptırımlara çevrilmesi zorunlu olduğu, kayden 1982 doğumlu ve suç tarihinde reşit olan olan sanığın suç tarihi itibariyle adli sicil kaydının bulunmaması karşısında, sanık hakkında hükmedilen 25 gün hapis cezasının, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 50. maddesinin 1. fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi zorunluluktur.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve 12.CD'nin yerleşik hal alan içtihatlarında; açıklanması geri bırakılan hükmün CMK 231/11.madde gereğince açıklanması halinde, TCK'nın 50/3 maddesindeki paraya çevirme zorunluluğuna dair hükmün uygulanmasının zorunlu olduğu belirtilmiştir (YCGK,03.11.2015, 2014/8-5802015/360;YCGK, 09.06.2015, 2014/3-862015/200; 12.CD, 25.05.2016,2016/3741- 2016/8836; 12.CD, 14.04.2016, 2016/3737-2016/6430) .
CMK'nın 309/4-d maddesindeki hüküm uyarınca bu tür durumlarda Yargıtay Ceza Dairesinin düzelterek hükmü onama imkanının bulunduğu halde benzer hükme istinaf yasa yolunda yer verilmemiştir.
Ancak istinafa konu mahkemenin bu kararının gerekçesinde, seçenek yaptırıma çevrilme zorunluluğu içeren bu hükmün uygulanmadığı ve neden uygulanmadığının da kararda tartışılmadığı, oysaki Anayasanın 141, 5271 sayılı CMK'nun 34, 230 ve 289. maddeleri uyarınca gerekçenin denetime imkan sağlayacak sağlayacak biçimde ve taraflar ile diğer okuyan herkesi tatmin edecek içerikte olmasının yanı sıra "hapis cezasının adlî para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanakların" (CMK m.230/1-d) yasal bağlamında tartışılmasının da gerektiği; yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, yasakoyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, uygulamada da keyfiliğe yol açacağından keyfiliği önlemek, tarafları tatmin etmek, sağlıklı bir denetime olanak sağlamak bakımından, hükmün gerekçeli olmasında zorunluluk bulunduğu ve bu sebeple de gerekçenin yasal ve yeterli olmamasının CMK 289/1-g maddesinde kesin hukuka aykırılık hali olarak düzenlendiği anlaşılmakla (örneğin bkz. YCGK, 25/01/2011, 2010/7-192, 2011/1; 4.CD,13/06/2016,2014/4932-2016/12013; 19.CD,09/06/2016, 2016/4158-2016/19431 );
CMK 280/1-b.maddesi uyarınca "İlk derece mahkemesinin kararında 289 uncu maddede belirtilen bir hukuka aykırılık nedeninin bulunması hâlinde hükmün bozulmasına" karar vereceğinin düzenlenmesi karşısında,
SONUÇ: Usule aykırı ve istinaf başvurusunda bulunan sanığın istinaf nedenleri yerinde görülmüş olduğundan hükmün CMK'nın 289/1-g ve 280/1-b maddeleri uyarınca başkaca yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kesin olmak üzere, 07.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KARARI YAZDIR