MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı Belediye, açılan ihaleler sonucunda, davalı işverenlerle hizmet sözleşmeleri yapıldığını, davalı şirketlerin çalıştırmış oldukları işçilerden ...’un, kıdem tazminatı ve benzeri işçilik alacakları nedeniyle iş mahkemesinde açmış olduğu davanın Belediye aleyhine sonuçlandığını, başlatılan icra takibi üzerine ödeme yapmak zorunda kaldıklarını ileri sürerek, dava dışı işçiye yapılan 16.327,48 TL ödemenin, ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan sorumlulukları oranında rücuen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, dava dışı işçinin, davalılardan ..., Tamsil ve … Limited Şirketindeki çalışmalarının rücuen tazminat dışında kaldığı belirtilerek, adı geçen davalılar hakkındaki davanın reddine, diğer davalılar hakkındaki davanın ise kısmen kabulüne, ilamda her bir davalı yönünden ayrı ayrı belirtilen miktarların, yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-4857 sayılı İş Kanununun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
Dava konusu olayda da taraflar arasında asıl işveren- alt işveren ilişkisi mevcut olup dava, asıl işveren davacı Belediyenin, davalı şirketler tarafından çalıştırılan işçinin açmış olduğu dava sonrasında ödemek zorunda kaldığı miktarın rücuen tahsili istemine ilişkindir. Her ne kadar mahkemece, dava dışı işçinin, davalılardan ... ve Tamsil ile … Limited Şirketindeki çalışmalarının, bir yıldan az bir süre olması nedeniyle rücuen tazminat dışında kaldığı belirtilerek, adı geçen davalılar hakkındaki davanın reddine karar verilmişse de, az yukarda da belirtildiği gibi dava, Borçlar Hukuku hükümlerine göre çözümlenmesi gereken asıl işverenin alt işverenlere karşı açmış olduğu rücuen tazminat istemine ilişkin olduğundan, olayda iş hukuku mevzuatı hükümleri esas alınamaz. Dava konusu uyuşmazlığın, Borçlar Hukuku kapsamında, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, dava dışı işçinin, her bir davalı nezdinde çalıştığı dönem itibariyle davacının davalılara rücu edebileceği miktarlar ayrı ayrı belirlenerek, her bir davalının kendi dönemi ile sınırlı olmak üzere sorumluluklarına karar verilmesi gereklidir. Bu sürenin bir yıldan az olması da, asıl işverenin alt işverene karşı, işçinin kendi nezdinde çalıştığı dönem itibariyle rücuen tazminat isteminde bulunmasına engel değildir. Dava dışı işçinin, İş Mahkemesinde açılmış olan davada, 20.4.2004-31.7.2009 tarihleri arasındaki 5 yıl 3 ay 11 günlük çalışmasına göre işçilik alacaklarının hesaplandığı, davalılar ... ve Tamsil Şirketinde 24.4.2004-31.12.2004 tarihleri arasında, Altay Şirketinde ise 19.1.2005-12.4.2005 tarihleri arasında çalışmış olduğu, İş Mahkemesi dosyası kapsamı ile sabittir. O halde mahkemece, davalılar ... ve Tamsil ile ... Limited şirketinin, kendi dönemleri ve taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre rücuen tazminata ilişkin sorumlulukları belirlenip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, adı geçen davalılar hakkındaki davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ:
Yukarıda (1) no’lu bent gereğince davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 07/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.
KARARI YAZDIR