Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi Kasım DİNÇER'in Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkimi'nin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
Dava; Asya Katılım Bankası A.Ş.'nin pay defterinde kayıtlı A grubu nitelikli ortaklarının, hisseleri oranındaki temettü dışındaki ortaklık haklarının 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 18/5. maddesi uyarınca TMSF tarafından kullanılmasına dair alınan 03.02.2015 tarih ve 6187 sayılı BDDK kararı gereğince bankanın genel müdürü, yönetim kurulu başkanı ve yönetim kurulu üyelerinin görevden alınarak yerlerine TMSF tarafından atama yapılmasına dair 03.02.2015 tarih ve 27 sayılı Fon Kurulu kararı ile bu kararın Asya Katılım Bankası A.Ş.'ye bildirilmesine dair 03.02.2015 tarih ve 441 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesi'nce; dosyanın incelenmesinden; Asya Katılım Bankası A.Ş.'nin A grubu imtiyazlı paya sahip ortaklarının 5411 sayılı Kanun'un 8. maddesinde belirtilen kurucularda aranan şartları taşıyıp taşımadığının belirlenmesine yönelik olarak BDDK tarafından Bankaların İzne Tabi İşlemleri ve Dolaylı Pay Sahipliğine İlişkin Yönetmelik uyarınca talep edilen bilgi ve belgelerin, bahse konu ortaklardan bir bölümü tarafından Banka'ya bildirilen süre içerisinde gönderilmemesi nedeniyle, mezkur ortakların durumunun değerlendirilemediği, bu durumun BDDK'nın denetimi ve gözetimi altında bulunan bir finansal kuruluşun ortaklık yapısının ve ortaklık için mevzuatta yer verilen hükümlerin uygunluğunun izlenmesi ve etkin denetim yapılmasını engelleyici bir sonuç ortaya çıkardığı, bu çerçevede 5411 sayılı Kanun'un 18. maddesinin 5. fıkrası hükmü çerçevesinde mezkur ortakların pay defterinde kayıtlı A grubu hisseleri oranındaki temettü dışındaki ortaklık haklarının bahse konu ortakların kurucularda aranan nitelikleri taşıyıp taşımadığına yönelik değerlendirme yapılması imkân dâhilinde olana ve bu değerlendirme sonuçlanıncaya kadar Fon tarafından kullanılmasına ilişkin BDDK'nın 03.02.2015 tarih ve 6187 sayılı kararının alındığı, bu kararın Fon'a bildirilmesi üzerine 03.02.2015 tarih ve 27 sayılı Fon Kurulu kararı ile, 5411 sayılı Kanun'un 18. maddesinin 5. fıkrasına istinaden Asya Katılım Bankası A.Ş.'nin Meltem Turizm A.Ş. ve karar ekinde adları yazılı 122 pay sahibine ait imtiyazlı hisselerinin temettü hariç ortaklık haklarının Fon tarafından kullanılmasına, Asya Katılım Bankası A.Ş.'de görevli Yönetim Kurulu Başkan ve üyelerinin tamamı ile Genel Müdürün görevden alınmalarına, bu kişilerin yerine Fon Kurulu tarafından belirlenen isimlerin atanmasına karar verildiği, bu kararın 03.02.2015 tarih ve 441 sayılı yazı ile Asya Katılım Bankası A.Ş.'ye bildirilmesi üzerine bu işlemlerin iptali istemiyle davanın açıldığı, davacı vekili tarafından BDDK'nın kararının yok hükmünde olduğundan Fon Kurulu kararının da yok hükmünde olduğu iddiaları incelendiğinde, 5411 sayılı Kanun'un 18/5. maddesinde kurucularda aranan şartları kaybeden banka nitelikli pay sahiplerinin temettü dışındaki ortaklık haklarının BDDK'nın bildirimi üzerine Fon tarafından kullanılacağı düzenlenmiş olup BDDK'nın 03.02.2015 tarih ve 6187 sayılı kararının da bu maddeye istinaden tesis edildiği, yetki ve görevleri açıkça düzenlenmiş bir kurum olan BDDK'nın karar ve işlemlerinin Fon tarafından yerindelik veya hukukilik denetimine tabi tutulması mümkün olmadığından, dava konusu Fon Kurulu kararının da BDDK kararı gereği tesis edildiği, Fon'un Kanun'la kendisine verilen yetki ve görevleri kullanma konusunda takdir yetkisi olmadığı ve bundan imtina etmesinin de söz konusu olmadığı, ayrıca davacı tarafından BDDK kararının iptali istemiyle açılan davada yürütmenin durdurulması isteminin reddedildiği ve verilmiş bir iptal kararı da olmadığı, bu kapsamda BDDK'nın işlemi hukuken geçerliliğini koruduğundan dava konusu Fon Kurulu kararında da hukuka aykırılık bulunmadığı, davacının "istenen bilgi ve belgelerin Kuruma gönderilmemesi durumunda uygulanacak yaptırım türünün idari para cezası olduğu" iddiasının BDDK'nın 03.02.2015 tarih ve 6187 sayılı kararının iptali istemiyle açılacak davada incelenebilecek bir husus olup BDDK kararının uygulanmasına ilişkin Fon Kurulu kararının ve dolayısıyla işbu davanın konusunu oluşturmadığı, dava konusu işlemin, Fon Kurulu kararı ile bankanın yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile genel müdürün görevden alınarak yerlerine atama yapılmasına ilişkin kısmı incelendiğinde; 5411 sayılı Kanun'un 18. maddesinin 5. fıkrasında yüzde on ve üzeri sermaye payına sahip olduğunda nitelikli pay sahibi vasfını taşıyan ortakların kurucularda aranan şartları kaybetmeleri durumunda bir tedbir olarak "bu ortaklar sermayedeki doğrudan ve dolaylı payları yüzde onun altına düşene kadar rüçhan haklarını kullanamazlar" ifadesiyle bu durumdaki kişilerin banka yönetimi ve banka işlemleri üzerindeki etkili olmalarının başka bir deyişle nitelikli pay sahibi imtiyazlarını kullanmalarının yasakladığı, bu kişilerin aynı şekilde bankada yönetimsel olarak etkilerinin devam etmesi durumunda BDDK tarafından alınan temettü hariç ortaklık haklarının kullanılması kararının işlevsiz bir hâle geleceği, Asya Katılım Bankası A.Ş.'nin Ana Sözleşmesinde, banka yönetim kurulu üyelerini belirleme yetkisi münhasıran (A) grubu imtiyazlı hissedarlara, diğer bir ifadeyle nitelikli pay sahiplerine ait olduğu, bankada (A) grubu hissedarlar dışında hiçbir pay sahibi yönetim kuruluna üye öneremeyeceği, Banka Ana Sözleşmesi ile kurulan sistem çerçevesinde (A) grubu imtiyazlı pay sahipleri tarafından önerilmeyen veya onaylanmayan bir kimsenin yönetim kurulu üyesi olarak seçilmesinin söz konusu olmadığı, % 51 ve üstü oranında bir oyçokluğunun yönetim kuruluna üye belirleme açısından yeterli olduğu, dava dosyasındaki bilgi ve belgelerden ortaklık haklarının Fon tarafından kullanılmasına karar verilen toplam 123 gerçek ve tüzel kişinin imtiyazlı paya sahip ortaklar içerisindeki pay oranının % 61 olduğu, genel kurul yapılarak yönetim kurulu üyeleri belirlenme yoluna gidilse bile Fon tarafından kullanılan ortaklık haklarının % 51'in üzerinde olması nedeniyle Fon'un belirleyeceği kişilerin yönetim kurulu üyesi olacağı açık olduğundan evleviyetle Fon'un yönetim kurulu üyelerinin tamamını belirleme yetkisine de sahip olduğunun kabulü gerektiği, bu durumda, bankacılık faaliyetlerinin ve bankaların mali yapılarının bir bütün olarak ülke ekonomisini ilgilendirmesi, BDDK'nın ve davalı TMSF'nin kuruluş amacı göz önünde bulundurulduğunda, alınacak tedbirlerin işlevsiz kalmaması için kanundaki düzenlemenin amacına uygun olarak geçici bir tedbir olarak davalı idarenin Banka yönetim kurulu ve genel müdürünü görevden alarak yerlerine yeni atama yapmasına ve bu durumun bildirilmesine ilişkin dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı, öte yandan, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun 29.05.2015 tarih ve 6318 sayılı kararı ile, 5411 sayılı Kanun kapsamında Asya Katılım Bankası A.Ş. ile ilgili olarak yapılan denetlemeler neticesinde Banka'nın temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin, zararın mevcut ortakların sermayesinden indirilmesi kaydıyla, kısmen veya tamamen devri, satışı veya birleştirilmesi amacıyla Kanun'un 71. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi hükmü gereğince Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilmesine karar verildiği, BDDK'nın bu kararına istinaden Fon Kurulu'nun 29.05.2015 tarih ve 134 sayılı kararı ile, Asya Katılım Bankası A.Ş.'nin uyuşmazlık konusu 123 adet gerçek ve tüzel kişiye ait hisseler dâhil Banka'nın tamamının temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin Fon tarafından devralınmasına karar verildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki temyize konu İstanbul 10. İdare Mahkemesi'nin 02.03.2016 tarih ve E:2015/470, K:2016/452 sayılı kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, temyiz istemi yerinde görülmeyerek anılan Mahkeme kararının ONANMASINA; dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan 48,10.-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 17.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
kaynak: (www.corpus.com.tr)
KARARI YAZDIR