Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 07/07/2015 gününde verilen dilekçe ile ölünceye kadar bakma sözleşmesinin iptali istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 03/06/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi asli müdahil vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava ölünceye kadar bakma sözleşmesinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm asli müdahil tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, müvekkilinin ... ilçesi Küçücek köyü Köyiçi mevkii 1298 parsel sayılı taşınmazı ölünceye kadar bakma akdi ile davalı kızı ...’e devrettiğini, ancak davalının son yıllarda sözleşme şartlarını yerine getirmediğini, müvekkilinin bakımını yine kendisinin yaptığını, hatta diğer çocuklarından yardım gördüğünü, ayrıca davalının borçlarından dolayı sözleşme konusu taşınmazın üzerinde haciz uygulandığını ve satış işlemlerinin başladığını, müvekkilinin ölünceye kadar bakma sözleşmesine güvendiğini ancak davalının sözleşme şartlarını yerine getirmediği gibi müvekkilinin hayatta iken evsiz kalmasına neden olacağını belirterek ölünceye kadar bakma sözleşmesinin iptalini talep etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiş; 13/05/2016 tarihli celsede davayı kabul ettiğini beyan etmiştir.
Asli müdahil vekili, Akyazı İcra Müdürlüğünün 2014/296 esas sayılı dosyasında borçlu ... adına olan ... ilçesi Küçücek köyü Köyiçi mevkii 1298 parselde kayıtlı taşınmaz üzerine 2014 yılında haciz konulduğunu, borçlunun mal kaçırmak amacıyla eldeki davanın davacısı ile birlikte davayı ikame ettiğini, icra dosyasında yapılan haczin hukuka uygun olduğunu ancak satışın durdurulmasına dair verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, icra dosyasında taraf olmayan eldeki davanın davacısının satışın durdurulmasını talep etme hakkı olmadığını, davacının borçlu kızına yardım etmek amacıyla açtığı davada haklı olmadığını, davanın açılma zamanının satıştan hemen önceye denk geldiğini, satışın durdurulması için yatırılan teminatın müvekkilinin alacaklarını karşılamaya yetmediğini, satışın durdurulması kararı kaldırılmaz ise teminatın satış bedeline göre tamamlanması gerektiğini belirterek icradan mal kaçırmak amacıyla açılan davada Akyazı İcra Müdürlüğünün 2014/296 esas sayılı dosyasındaki satışın durdurulması kararının tamamen kaldırılmasını, aksi halde icra dosyasındaki satış bedeli üzerinden teminatın yeniden belirlenmesi ve eksik tutarın yatırılmasını talep etmiştir. Mahkemece, davalının kabul beyanı doğrultusunda davanın kabulüne ve Akyazı Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından düzenlenen 14/07/2004 tarihli 2447 yevmiye nolu ölünceye kadar bakma akdinin iptaline karar verilmiştir.
İki kişi arasında belli bir şey veya hak üzerinde bir dava devam ederken, üçüncü bir kişinin, bu dava konusu olan şey veya hak üzerinde (kısmen veya tamamen) hak sahibi olduğunu iddia ederek (aynı mahkemede) bir dava açmasına asli müdahale denmektedir(Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. IV, İstanbul 2001, s. 3491).
Asli müdahale 6100 sayılı HMK’nın 65. maddesinde “(1) Bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabilir. (2) Asli müdahale davası ile asıl yargılama birlikte yürütülür ve karara bağlanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Anılan kanun maddesi gereğince asli müdahaleden söz edilebilmesi için; öncelikle görülmekte olan bir davanın bulunması, asli müdahilin görülmekte olan davanın konusu olan hak veya şey üzerinde bir hak iddia etmesi, asli müdahilin asıl davanın tarafı olmayan üçüncü bir kişi olması ve asli müdahilin ayrı bir dava açması gerekir.
Asli müdahilin asıl davanın taraflarına karşı ayrı ve bağımsız bir dava açması zorunludur. Bu nedenle asli müdahale durumunda dava açılmasının tüm hukuki sonuçları doğar.
HMK’nın 65. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre mahkeme, asıl dava ile asli müdahale davasını birlikte yürüterek karara bağlar. Ancak asıl dava ve asli müdahale davası birbirinden ayrı ve bağımsız davalar olduğundan mahkeme, her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm verir. Verilen her bir hükmün de birbirinden bağımsız olarak infazı mümkün olmalıdır. Asli müdahil ayrı bir dava açmak suretiyle hakkını ileri sürdüğünden verilen hükmü tek başına temyiz edebilir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; asıl dava ve asli müdahale davası birbirinden ayrı ve bağımsız davalar olduğundan mahkemece her bir dava hakkında infazı kabil ayrı ayrı hüküm tesis edilmesi gerekirken asli müdahale davası hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi doğru değildir. Kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:
Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 10/03/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.
KARARI YAZDIR