Davacı vekili,davalı ... şirketi tarafından kaskolu olan aracın geçirdiği trafik kazası neticesinde hasarlandığını belirterek, şimdilik 35.000,00 TL hasar bedelini davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre;davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davacı şirkete ait aracın, 15.10.2013-15.10.2014 vadeli poliçeyle davalı şirket nezdinde kaskolu olduğu ve 20.06.2014 tarihli rizikonun poliçe yürürlük süresi içerisinde meydana geldiği uyuşmazlık konusu değildir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kaskolu araç sürücüsünün kazadan sonra olay yerini terk etmesinin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı ve kaza yerinin terki nedeniyle kazada oluşan hasarın poliçe teminatı kapsamında olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mal sigortaları türünden olan kasko sigortasının teminat kapsamını belirleyen KSGŞ A/1 maddesine göre; gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı
kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler ile fiil ehliyetine sahip olmayan kişilerin yol açacağı zararlar, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bütününün sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, poliçe tanzim tarihi ve olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK'nın 1409/1. maddesi uyarınca, sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı maddenin 2. fıkrası hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte sigortalı, Kasko Poliçesi Genel Şartları'nın A.5. maddesi ve TTK 1446/2 maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde imiş gibi ihbar ederse ispat yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat yükü sigortalıya geçer.
Bu ilkeler doğrultusunda somut olaya bakıldığında; 20.06.2014 tarihinde saat 23.45 sıralarında trafik kazasının meydana geldiği; kazada davacıya ait olan ve sürücülüğünü de yaptığı çekicinin, arıza şeridinde park halinde bulunan araca ve araçtan inen 2 yolcuya çarpması sonucunda asli kusurlu olduğu hususlarının saptandığı, ancak olay yerini terk eden araç sürücüsünün kimliğinin tespit edilemediği; ilgili kolluk birimine davacının kendisi başvuruda bulunmadan,kaza yerinde bulunan çekiciye ait plastik parçalardaki seri numarası ile tespit edilerek, davacı ...’in 21.06.2014 tarihinde saat 16.05 sıralarında kollukça ifadesi alındığı, aracın sahibinin kendisinin olduğunu ve aracın kendisinin kullandığını dün ankara ili şereflikoçhisar ilçesinden tuz yükleyerek hatay iline götürdüğünü kaza anından önce uyukladığını ve birşeylere çarptığını kaza anından sonra
fark ettiğini ve ileride durduğunu çekiciden inerek neye çarptığını bakmak için yürüdüğü esnada plakasını fark edemediği bir kamyon sürücüsünün yanına gelerek olay yerinden kaçmasını kaza yaptığı araçtan inenlerin ve yaralıların olduğunu söylemesi üzerine olayın şokuyla kaza mahallinden kaçtığını, petrol ofisinde sabaha kadar aracın içerinde yattığını saat 06:00 sıralarında aracın çekicisini yarı römorktan çıkararak çekiciyi mersin yenicede bulunan scania servisine götürdüğü şeklinde ifade vermiştir. Ceza dosyasında yapılan yargılama sonucunda alınan kusur raporuna göre davacı ...’in asli kusurlu olduğu kabul edilerek hapis cezasına hükmedilmiş ve ilgili Yargıtay Ceza Dairesinin incelemesi sonucunda düzeltilerek onama ile kesinleşmiştir.
Mahkemece, Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartları'nın teminat dışında kalan zararları düzenleyen A.5. maddesinin 10. bendi incelendiğinde zararın sigorta poliçesinde teminat altına alınan haller dışında meydana geldiğini ispat yükümünün davalı şirket üzerinde bulunduğu, ceza soruşturması ve kovuşturması dosyasındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde ... plaka sayılı aracı kaza anında kullanan kişinin davacı olduğu ve davacının aracı kullanmak için gerekli sürücü belgesine de haiz olduğu hususlarının sabit olduğu, ayrıca davacının kaza anında uyuşturucu ve alkollü içki almış olduğuna dair de dosyada bir bilgi bulunmadığı, hal böyle iken aksini ortaya koyan bir delilin dosyaya sunulmadığı da dikkate alındığında iki kişinin ölümüne neden olan kazayı gerçekleştiren davacının olay yerinden can güvenliği nedeniyle uzaklaşmış olmasının hayatın olağan akışına uygun olduğu, böylelikle davalı tarafın davaya konu zararın sigorta teminatının kapsamı dışında kaldığını ispat edemediği gerekçesiyle, zararın teminat kapsamında kabul edildiği görülmektedir.
Olay tarihinde geçerli olan KSGŞ'nın A.5.10. maddesinde, "zorunlu haller (tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma vb) hariç olmak üzere bu maddenin 5.4 ve 5.5 nolu bendlerdeki ihlaller nedeniyle, sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılma" denilmek suretiyle, maddede ifade olunan haller ile benzer haller dışında olay yerini terkin, zararın teminat dışı olmasına yol açacağı kabul edilmiştir.
Yukarıda anılan kanun ve sigorta genel şartları gereği, kural olarak zararın teminat dışı olduğunu ispat yükü, davalı sigortacıda bulunsa da; somut olayın özellikleri ve bilhassa davacı ait olduğu ve aynı zamanda sürücünün olduğu savunulan...'ın, can güvenliği nedeniyle olay yerinden ayrılmak zorunda kalmış olsa dahi en kısa sürede ilgili kolluk birimine başvurması gerekirken bunu yapmadığı, kolluk birimleri tarafından araç tespit edildiği, kazanın oluş biçimi gözetildiğinde; haklı sebeple olay yerini terkin ötesine geçen bir durum bulunduğu ve sürücünün kaza anında alkollü olmadığını ispat yükünün, davacı sigortalıya geçtiğini kabulünün zorunlu olduğu açıktır.
Taraflar arasında güven ve iyiniyet esasına dayanan sigorta sözleşmelerinde, gerek sigortalının gerekse sigortacının haklarını kullanırken ve yükümlülüklerini yerine getirirken iyiniyetle hareket etmesi; rizikonun gerçekleşmesinden sonra doğru ihbar yükümlülüğü altında bulunan sigortalının, bu yükümlülüğüne uyup uymadığının saptanmasında da bu ilkenin gözönünde tutulması gerekir. Bu itibarla da, somut olayın özellikleri gereği, davacıya ait araç sürücüsünün kaza anında alkollü olmadığı ve zararın poliçe teminatı kapsamında kaldığını ispat yükünün, davacı sigortalıya geçtiği dikkate alınarak; davacının bu konudaki delillerini sunmasının sağlanması, bu husustaki davacı delillerinin toplanmasından sonra, ispat yükümlülüğünün yerine getirilmiş olup olmamasına göre, zararın teminat kapsamında olup olmadığının değerlendirilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ve eksik incelemeyle, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre; davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesinin yer olmadığına peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 04/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
KARARI YAZDIR