I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirketin yurt dışı şantiyelerinde çalıştığını, iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedilmesine karşın kıdem ve ihbar tazminatının ödenmediğini, işyerinde 15 günde bir değişen vardiyalarda 07.00-19.00/19.00-07.00 ve bazen 12 saati aşan sürelerde, 15 günde bir hafta tatilinde ve dinî bayramların ilk günü haricindeki diğer ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştırıldığını, yıllık izinlerinin kullandırılmadığı belirterek kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının dava dışı AGE Batum CO LLC Şirketinde çalıştığını, iş sözleşmesinin istifa etmek suretiyle davacı tarafından sonlandırıldığını, ücrete fazla çalışma, izin, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının da dâhil olduğunu, davacının Şirketleri nezdinde çalışması olmadığından Şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, dava dışı Şirketin Gürcistan kanunlarına göre kurulmuş ayrı bir tüzel kişiliği bulunduğundan Türk iş mevzuatı ve mahkemelerinin yetkili bulunmadığını, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Ankara 59. İş Mahkemesinin 04.02.2022 tarihli kararı ile; taraflar arasında bir hukuk seçimi anlaşması bulunduğundan uyuşmazlık hakkında Gürcistan hukukunun uygulanması gerektiği, davalı Şirket ve yöneticilerinin yurt dışındaki işyeri ve yabancı ülke hukukuna göre kurulan işyerini (AGE Batum Co LLC) işleten işveren ile organik bağ içinde oldukları, 11.10.2021 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı lehine vekâlet ücretinin fazla hesaplandığını, davacının iş sözleşmesinin istifa ile sona erdiğinin kabulünün yerinde olmadığını, davacının iş sözleşmesinin davalı tarafından haksız olarak feshedildiğini, tanıkların davacının iş sözleşmesinin Şirket tarafından iş bitimi nedeniyle feshedildiğini beyan ettiklerini, bilirkişinin Gürcistan hukukunda uzman olup olmadığının belirsiz olduğunu, bu nedenle bilirkişiyi reddettiklerini, kabul anlamına gelmemekle birlikte hakkaniyet indiriminin Türk iş hukukuna özgü bir kavram olduğunu, Gürcistan İş Kanunu'na göre yapılan hesaplamadan indirim yapılmasının mümkün olmadığını, resmî kurumlardan Gürcistan mevzuatının getirtilmesi gerektiğini, Gürcistan hukukunun yanlış yorumlandığını, emsal dava dosyalarında Türk hukukunun uygulandığını, kıdem ve ihbar tazminatı ile diğer işçilik alacaklarına yönelik düzenlemelerin kamu düzenine yönelik hükümler olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 15.11.2022 tarihli kararı ile; davacının Gürcistan'da faaliyet gösteren ve Gürcistan kanunlarına göre kurulmuş AGE CO LLC Şirketinde çalıştığını yurda giriş ve çıkış kayıtları ve çalışmayı doğrulayan tanık anlatımları ve davalının sunmuş olduğu iş sözleşmesi ile ispatladığı, bu Şirket ile davalı arasında organik bağ bulunduğunun emsal Ankara bölge adliye mahkemeleri kararları ile de kabul edildiği, davacının talep konusu yapılan alacakların ilişkin olduğu çalışma döneminde sadece davalının Gürcistan’da bulunan işyerinde çalıştığı, bu durumda mutad işyerinin de işçinin işini fiilen yaptığı yer olan Gürcistan olduğu, tüm bu hususlar dikkate alındığında taraflar arasında bir hukuk seçimi anlaşması bulunduğundan uyuşmazlık hakkında Gürcistan hukukunun uygulanması gerektiği, İlk Derece Mahkemesince somut uyuşmazlıkta Gürcistan hukukunun uygulanmasının yerinde olduğu, davalı tarafça Gürcistan İş Kanunu ve ilgili mevzuatın yeminli tercümesinin dosya arasına konulduğu, davacı tarafça dosya arasına alınan tercümelerin içeriğine ilişkin herhangi bir itirazda bulunulmadığı, bu durumda davalı tarafça tercümesi sunulan Gürcistan mevzuat hükümleri çerçevesinde sonuca gidilmesinin dosya kapsamına uygun olduğu, Gürcistan İş Kanunu, taraflar arasında imzalanan sözleşme, bilirkişi raporu ve tüm belgeler birlikte değerlendirildiğinde; İlk Derece Mahkemesi tarafından davanın kısmen kabulüne dair verilen kararda bir isabetsizliğe rastlanmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Dairemizin 25.04.2023 tarihli ilâmı ile; Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçeli kararında özetlenen davacı vekilinin istinaf dilekçesinin dosya kapsamı ile uyumlu olmadığı, istinaf dilekçesinde belirtilmeyen hususların yazıldığı, ayrıca istinaf dilekçesinde ileri sürülen itirazların bu özette belirtilmediği ve istinaf gerekçelerine ilişkin açıklamalara yer verilmediği, bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak işin yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler gözetilerek anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte gerekçe içeren bir karar vermek olması gerektiği gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilâmı doğrultusunda davacının istinaf dilekçesi değerlendirilmek suretiyle, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; davanın Türk hukukuna göre kabulü gerektiğini, reddedilen tutarlar yönünden taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, davalı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin hatalı olduğunu, davacının davalı yanca iş sözleşmesinin sona erdirileceği gün her türlü hakkından vazgeçerek istifa etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, hakkaniyet indirimi yapılmaması gerektiğini, davada Gürcistan İş Kanunu'na göre karar verilmesinin mümkün olmadığını, kıdem ve ihbar tazminatı ile işçilik alacaklarına yönelik hükümlerin kamu düzenine yönelik hükümler olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyetine ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; uyuşmazlığa uygulanacak hukuk, davacının taleplerinin Gürcistan hukukuna göre ispatı ve hesaplanması ile davalı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin miktarına ilişkindir.
İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 2, 5, 8, 24, 27, 40 ve 44 üncü maddeleri.
Gürcistan İş Kanunu'nun ilgili hükümleri.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13 ve 22 nci maddeleri.
Değerlendirme
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdak paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Fesih bildirimi tek taraflı bir irade beyanı olup bu beyan, belirsiz süreli iş sözleşmelerinde süre verilerek sözleşmenin sona erdirilmesinde kullanılabileceği gibi belirli ya da belirsiz süreli sözleşmelerin haklı nedene dayanarak, işçi veya işveren tarafından süre verilmeksizin sona erdirilmesinde de kullanılmaktadır. Bu nedenle iş sözleşmelerinde fesih bildirimi sözleşmeyi belirli bir sürenin geçmesiyle ya da derhal sona erdiren, karşı tarafa yöneltilmesi gerekli tek taraflı bir irade beyanı olup muhataba ulaşması ile sonuç doğurur. İş sözleşmelerinde fesih bildiriminde bulunma ..., kural olarak her iki tarafa da tanınmıştır. Hukuki niteliği itibarıyla fesih bildirimi, yenilik doğuran bir hak olup beyanın karşı tarafa ulaşması ile sonuç doğurur; bu nedenle karşı tarafın kabulüne gerek yoktur. Hukuk sistemimizde feshin işçi veya işveren tarafından yapılmasına bağlanan hukuki sonuçlar farklı olduğundan fesih bildiriminin kimin tarafından gerçekleştirildiğinin belirlenmesi önem taşımaktadır. Yine iş sözleşmesinin her iki tarafça feshedilmiş olması hâlinde de ilk önce kimin tarafından feshedildiğinin ortaya konulması gerekmektedir. İş sözleşmesinin kimin tarafından feshedildiği belirlendikten sonra sözleşmeyi sona erdiren bozucu yenilik doğuran hak bu kişi tarafından kullanılmış sayılacağından, feshe bağlanan hukuki sonuçlar kullanan kişiye göre belirlenecektir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 19.09.2018 tarihli ve 2015/22-3097 Esas, 2018/1339 Karar sayılı ilâm).
İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer.
İşçinin istifa dilekçesindeki iradesinin fesada uğratılması da sıkça karşılaşılan bir durumdur. İşverenin tazminatların derhal ödeneceği sözünü vererek ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması hâlinde, gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu hâlde feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmelidir.
Yukarıda yapılan açıklamalardan sonra somut uyuşmazlık incelendiğinde; davacı, iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini, istifa dilekçesinin gerçek iradesini yansıtmadığını, iş sözleşmesinin sona ereceği tarihte istifa etmesinin olağan olmadığını belirtmiştir. Davalı işveren ise davacının istifa ettiğini savunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince iş sözleşmesinin istifa ile sona erdiğinden davacının ihbar tazminatına hak kazanmadığı gerekçesiyle ihbar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya içeriği ile örtüşmemektedir.
Dosya kapsamında bulunan iş sözleşmesinin eki sözleşmede iş sözleşmesinin 31.10.2019 tarihine kadar uzatıldığı belirtilmiştir. Davacının istifa dilekçesinin de 31.10.2019 tarihli olduğu, bu tarihin iş sözleşmesinin sona ereceği tarih ile aynı olduğu, iş sözleşmesinin sona ereceği tarihte davacının işyerinden istifa ederek ayrılmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Davacı tanıkları da davacının iş sözleşmesinin iş bitimi nedeniyle davalı işveren tarafından feshedildiğini beyan etmişlerdir. Tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler, iş sözleşmesinin sona ereceği tarih ile istifa tarihinin aynı olması ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde istifa dilekçesinin davacının iradesini yansıtmadığının ve iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından feshedildiğinin kabulü gerekmektedir.
Bu nedenlerle ihbar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken istifa dilekçesi geçerli kabul edilerek reddine karar verilmesi de hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre Bölge Adliye Mahkemesince kabul edilen tutara göre davalı lehine hükmedilen vekâlet ücreti hatalı olmuştur. Ancak bozmadan sonra hüküm altına alınacak veya reddedilecek alacak miktarları yönünden vekâlet ücreti hakkında yeniden bir değerlendirme yapılması gerektiği de göz önünde bulundurulmalıdır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Davacı yararına takdir edilen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.