ArabicAzerbaijaniEnglishFrenchGermanRussianSpanishTurkish

Islahın Zamanı Ve Şekli - Sözlü Yargılama - Basit Yargılama Usulü

17-07-2021 - 503

Islahın Zamanı Ve Şekli - Sözlü Yargılama - Basit Yargılama Usulü


Bu kararı Favorilerinize Eklemek veya Kopyalayabilmek için giriş yapın veya üye olun
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi
2021/5248
2021/9501
2021-05-25





Davacı İlyas Demirden adına Avukat Murat Sürmeli ile davalı Siteplus Özel Güvenlik Hizmetleri A.Ş adına Avukat Lütfı Sarper Üstündağ arasındaki alacak davasına ilişkin Kağızman Asliye Hukuk Mahkemesince(İş Mahkemesi Sıfatıyla) kesin olarak verilen 12.02.2019 tarih ve 2017/171 esas, 2019/26 karar sayılı kararının kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının 16.03.2021 tarihli ve 39152028-153.01-1461-2019-E. 360/7383 sayısı ile temyizi istenilmiş olmakla, dosyadaki tüm belgeler okunup dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin güvenlik işini yaptığını,Donandı Köyü’ndeki Rönesans A.Ş.’ye ait SENA HES (Hidro Elektrik Santrali)’nde güvenlik görevlisi olarak 23.10.2014 tarihinden 20.12.2016 tarihine kadar çalıştığını, müvekkilinin haftada en az iki gün saat 08.00 de başlayıp ertesi günü 08.30 saatine kadar yirmidört saat nöbet tuttuğunu, nöbet sonrasında ise otuzaltı saat istirahat ettiğini,haftada en az bir gün saat 16.00’da başlayıp ertesi günü 08.30 saatleri onaltı saat nöbet tuttuğunu, nöbet sonrasında ise kırksekiz saat istirahat ettiğini, müvekkilinin haftada en az altmışdört saat nöbet tutup çalıştığını,müvekkilinin hafta sonları da nöbet tutup çalışmaya devam ettiğini,ulusal bayram genel tatil ve hafta tatili günlerinde de denk geldiğinde nöbet tutup çalıştığını, müvekkilinin çalıştığı süre boyunca hiç bayram izin ve hafta sonu izni kullanmadan çalıştırıldığını ancak onlarında ücretinin ödenmediğini belirterek fazla mesai,hafta tatili,ulusal bayram genel tatil ve yemek ücretinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı vekili, davacının 23.10.2014-26.12.2016 tarihleri arasında müvekkili şirket nezdinde çalıştığını, davacının son maaşının brüt 1.647,00 TL olduğunu, davacının iddia ettiği haftalık çalışma ve dinlenme sürelerinin afaki ve fiili gerçeklere aykırı olduğunu, davacının hak etmiş olduğu fazla mesai ve ulusal bayram genel tatil alacaklarının müvekkili şirket tarafından davacı işçinin bordrolarına yansıtılmak suretiyle banka kanalıyla ödendiğini, davacı tarafın iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla, her hangi bir hak kaybına sebebiyet vermemesi açısından ve her ihtimalde, davacının iddia ettiği gibi yirmidört saat ve onaltı saat fiili çalışma üzerinden fazla mesai alacağı hesaplanmasının mümkün olmadığını, davacının müvekkili şirket nezdinde hak etmiş olduğu tüm ulusal bayram genel tatil alacaklarının bordrosuna tahakkuk ettirilmek suretiyle davacıya banka kanalıyla ödendiğini, davacının hafta tatili alacağının bulunmadığını,müvekkili şirket tarafından davacıya işe başlangıcından ayrılışına kadar, yemek ücreti verilmediği gibi, yemekte verilmediğini, müvekkili şirket ile davacı arasındaki anlaşmada yemek ücreti veya yemek verilmesi gibi bir hususun bulunmadığını, bununla birlikte, davacının da aralarında bulunduğu bir kısım personelin, ikili ilişkileri çerçevesinde bazı zamanlarda ana işverenin kendi personelleri için verdiği öğle yemeklerini yedikleri hususunun işbu dava açıldıktan sonra öğrenildiğini, ancak davacının beşeri münasebetleri ile bazı zamanlarda ana işverenin verdiği öğlen yemeğinden yemesinin, müvekkili şirket tarafından kendisine düzenli olarak yemek verilmesi sonucunu doğurmayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararı, kanun yararına bozulması için Adalet Bakanlığı temyiz etmiştir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, ıslahın süresinde yapılıp yapılmadığı ve ıslahla arttırılan miktarlar üzerinden hüküm kurulup kurulmayacağı noktasında toplanmaktadır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ıslahın zamanı ve şekli başlıklı 177. maddesinde (1) Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir.” ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Tahkikatın sona ermesi başlıklı 184. Maddesinde “ (1) Hakim, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir. (2) Mahkeme tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder.” hükümleri yer almaktadır.

Yine aynı yasanın "Sözlü yargılama" başlıklı 186. maddesine göre ise "(l)Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder.Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. (2) Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir."

Somut olayda, Mahkemece 25.12.2018 tarihli duruşmada tarafların bilirkişi raporlarına itirazlarının reddine karar verilerek sözlü yargılama duruşmasının 12.02.2019 tarihine bırakıldığı,12.02.2019 tarihli celsede davacı vekilince ıslah dilekçesi sunulduğu ve bu durumun duruşma zaptında belirtildiği,devamında ara karar ile davacı vekilinin tahkikat aşamasından sonra ıslah dilekçesi sunduğu gerekçesi ile ıslah talebinin reddine karar verilerek açık yargılama devam edildiği ve davacı vekiline son sözleri sorularak yargılamaya son verilerek karar verildiği anlaşılmaktadır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 316/1-d. maddesine göre, iş mahkemelerinde basit yargılama usulü uygulanır. Aynı Kanunu’nun 177. maddesi gereğince ıslah tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir. Belirtilen maddelere göre davacı vekili tarafından tahkikat bitmeden ıslah dilekçesi sunulduğunun anlaşılmasına göre, ıslah dilekçesi dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken ıslah talebinin reddi usul ve yasaya aykırıdır.

Açıklanan nedenlerle, Adalet Bakanlığı'nın Kanun yararına bozma isteminin kabulü gerekmiştir.

SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerle, Adalet Bakanlığı'nın Kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile Kağızman Asliye Hukuk Mahkemesinin(İş Mahkemesi Sıfatıyla) anılan kararının sonuca etkili olmamak üzere HMK'nın 363/1 maddesi uyarınca Kanun yararına BOZULMASINA, HMK'nın 363/3. maddesi gereğince gereği yapılmak üzere kararın bir örneğinin ve dosyanın Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE, 25.05.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

KARARI YAZDIR


Aşağıdaki arama terimleri ile ilgili kararlara etiketlere tıklayarak ulaşabilirsiniz :
ıslah sözlü yargılama basit yargılama
Bu kararı Favorilerinize Eklemek için giriş yapın veya üye olun

Bu kategorideki diğer İçtihatlardan bazıları