OLAY : Davacılar vekilinin, dava dilekçesinde özetle; Davacıların murisinin, davalı bankanın Nuriosmaniye Şubesi Hesabındaki 400.000 USD miktarlı alacağını 29.6.1994 tarihli temlik sözleşmesi ile A. M. A.Ş.'ye ivaz karşılığı temlik ettiği, temliğin TYT Bank A.Ş.'ye bildirildiği ve Bakırköy 6. Noterliği'nin 49979 yevmiye no.lu takas dermeyan yazısıyla A. M. A.Ş.'nin borcu ile takas edildiği, TYT Bank A.Ş. hakkında 15.11.1996 tarihinde iflas kararı verildiği ve kesinleştiği, müflis banka iflas idaresi tarafından A.M. A.Ş.'ye İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin E: 1999/756 sayılı dosyası ile takasın iptali için dava açıldığı, dava dosyasından verilen karar ile A. M. A.Ş.'nin, bankaya olan borcuna karşı yaptığı takas dermeyanının iptal edildiği, takasa konu edilen ve Müflis banka iflas idaresi tarafından açılan dava ile İst. 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce iptal edilen alacağın, M.K.Z. varisleri tarafından 18.2.2006 tarihinde yapılan temlik sözleşmesi ile temellük edildiği, bu nedenle A. M. A.Ş. alacağının, davacılar adına İİK 202. maddesi uyarınca sıraya kaydedilmesi, tahakkuk edecek ödemenin davacılara intikalinin gerektiği, 400.000 USD alacağın davacılar adına iflas masasına kaydedilmesi, iflas masasından doğacak her türlü hakkın davacılara intikali hususunda Eyüp 4. Noterliği' nin 20.3.2006 tarih ve 05940 yemiye nolu kaydı ile Müflis banka iflas idaresine ihtarname gönderildiği, söz konusu ihtarnameye müflis banka iflas idaresince verilen cevap yazısında İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin E: 1999/756 sayılı dosyasından verilen karar ile A. M. A.Ş.'nin bankaya olan borcuna karşı yaptığı takasın iptal edildiği, ancak temliğin halen geçerli olduğu ve K.Z. varisleri ile A. M. A.Ş. arasında tanzim edilen 18.2.2006 tarihli temlikin iflas idaresince kabulünün mümkün olmadığının belirtilerek, sıra cetveline kayıt taleplerinin reddedildiği, davalı bankanın alacağın varlığına itiraz etmediği, alacaklarının var olmadığı veya ileri sürülemeyeceği gerekçesine değil takas yapılamayacağı gerekçesine dayanıldığı, davacıların bankaya borçlarının bulunmadığı ve takas dermayanının da yapılmadığından bahisle, davanın kabulü ile 400.000 USD alacağın davacılar adına iflas masasına kaydedilmesine, tahakkuk edecek ödemenin davacılara intikaline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin de davalıya yükletilmesine karar verilmesi istemleriyle adli yargı yerinde dava açtığı anlaşılmıştır.
İSTANBUL (Kapatılan) 41. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ: E:2011/21 sayılı dosyasında "... Toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre davacıların muris M.K.Z.'nun mirasçıları oldukları, murisin müflis bankadan olan 400.000 dolarlık alacağını 29/06/1994 tarihli temlikle dava dışı A. M. San. Ve Tic. A.Ş'ne temlik ettiği, temlik edilen alacağın A. M. San. Ve Tic. A.Ş'nin müflis bankaya olan borcu ile takas edildiği, İst. 7 Asl. Tic. Mah.'nin 1999/756 E sayılı dosyası ile takasın iptal edildiği, A. M. San. Ve Tic. A.Ş'nin kendisine temlik edilen alacağı 18/02/2006 tarihinde Muris M.K.Z.'nun mirasçıları olan davacılara temlik ettiği, temlik belgesi altındaki imza yönünden A. M. San. Ve Tic. A.Ş. Tasfiye memuruna ihtarlı tebligat çıkartılarak süresi içerisinde imzaya itiraz edilmediği, davalının 29/06/1994 tarihli temlik ve temlik konusu 400.000 Dolar alacağa itirazı bulunmadığı, davacıların dava konusu iflas masasına alacağın kaydı için yaptıkları başvuru üzerine iflas idaresinin düzenlediği 07/03/2011 tarihli yazıda davacıların 20/03/2004 ve 02/03/2011 tarihli dilekçeleri ile başvurdukları belirtilip talebin reddedildiğinin bildirildiği, ilgili yazının davacıların vekiline elden teslim edildiği teslim tarihinin yazılı olmadığı, ancak kararın 07/03/2011 tarihli olduğu ve davanın da 11/03/2011 tarihinde açıldığı dikkate alındığında davanın süresinde açılmış olduğu, iflas idaresinin 15/05/2012 tarihli yazısı ile A. M. San. Ve Tic. A.Ş'nin 11/03/2011 dava tarihi itibariyle müflis bankaya olan borç miktarının 1.683.900,66 Dolar kredi borcu ve 65.754,20 TL dava masrafı ve vekalet ücreti borcu olduğunun bildirildiği, davacı vekilinin 04/05/2011 tarihli celsede A.M. San. Ve Tic. A.Ş'nin iflas masasına olan borcu ödendikten sonra bakiye alacağın verilmesini talep ettiği anlaşılmakla davacılara 18/02/2006 tarihinde temlik edilen A.M. San. Ve Tic. A.Ş'nin dava dışı müflis TYT Bankası'ndan olan 400.000 Dolar alacağına ilişkin olarak davanın kabulüne ..." dair 14.5.2013 gün, K:2013/105 sayılı kararına karşı yapılan temyiz kanun yolu başvurusu üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesi'nce "... Bakanlar Kurulu'nun 11.04.1994 tarih ve 94/5456 sayılı kararıyla, malî bünyesinin güçlendirilmesine imkân görülmeyen T.Y.T. ve Dış Ticaret Bankası A.Ş.'nin (TYT Bank A.Ş.) bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırıldığı, Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığının 11.04.1994 günlü, 28301 sayılı yazısı ile Bankanın yönetim ve denetiminin geçici olarak mülga 3182 sayılı Bankalar Kanunu'nun 68/2. maddesi uyarınca İş Bankası'na devredildiği, Fon'un, 3182 sayılı Kanun'un 68. maddesinin (4) numaralı fıkrası uyarınca mevduat sahiplerine yaptığı ödemelerden kaynaklanan alacakları nedeniyle, aynı maddenin (5) numaralı fıkrasına dayanarak 05.10.1994 tarihinde adı geçen bankanın iflâsını istediği, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 02.02.1996 tarih ve 1994/1402 E., 1996/96 K. sayılı kararı ile bankanın iflâsına karar verildiği, iflâs kararının 15.11.1996 tarihinde kesinleştiği, müflis Bankanın iflâs tasfiye işlemlerine İstanbul 1. İflâs Müdürlüğü'nün 1996/2 esas sayılı dosyası ile başlandığı, yine 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 18.09.1999 tarihinde yürürlüğe girmesi ile birlikte iflâs tasfiye işlemlerinin, aynı Kanun'un 16. maddesi gereğince atanan iflâs idaresi tarafından sürdürüldüğü, iflas idaresi memurlarının fon tarafından atandığı anlaşılmıştır.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 106/5. maddesi; “Fon bu Kanunun uygulanması ile sınırlı olmak üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 166., 218., 219., 223., 234., 236., 249., 251. ve 254. maddelerindeki yetki ve görevler hariç olmak üzere iflas idaresi, alacaklılar toplantısı ve iflas idaresi görev ve yetkilerine sahip olarak bankayı tasfiye eder.” hükmünü içermektedir. TMSF, iflas idaresi görev ve yetkilerini haiz olarak iflas tasfiyesini yürüttüğüne göre, bu sıfatla düzenlenen sıra cetvelinin de TMSF'nin kamu gücüne dayalı olarak Bankacılık Kanunu uyarınca tek yanlı olarak aldığı idari karara dayalı bir işlemi olduğu kuşkusuzdur. İflas idaresinin İİK'ndaki haiz olduğu yetkileri TMSF'nin sahip olması, bu hükümlerden yararlanması bu sonucu değiştirmemektedir. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 110. maddesinde, 107. maddeye atıf bulunmadığı gibi, 107. madde uyarınca devir alınan alacaklar nedeniyle Fon'a borçlu olanların iflası halinde 132/9. bent uyarınca Fon'un bir ya da iki temsilcisinin katılımı ile oluşan ve İcra hakiminin seçtiği iflas idaresinin somut olayda söz konusu olmadığı, tamamının Fon'un gösterdiği adaylardan oluştuğu, iflas idaresinin Fon adına tasfiyeyi yürüttüğü anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 07.02.2011 tarih ve 2010/69 E., 2011/5 K. sayılı kararında da, TMSF'nin düzenlediği sıra cetvelinin iptaline idari yargının karar verebileceği sonucuna varılmıştır.
Mahkemece, tüzel kişiliği haiz Fon tarafından İİK hükümlerinden yararlanılarak düzenlenen ve idari işlem niteliğinde bulunan sıra cetvelinin dava konusu edildiği, davalı müflis TYT Bank iflas idaresinin TMSF adına tasfiye yürüttüğü, gerçek hasmın TMSF olduğu, bu cetvelde davacı tarafın alacağı ile ilgili alınan kararın iptalini amaçlayan davacının, alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı varsa cetvelin davacı alacağı ile ilgili kısmının iptali ile ilgili inceleme yapıp karar vermenin Adli Yargının görevi dahilinde olmadığı, anılan kararın iptali üzerine idarece yeni bir karar alınarak davacının alacağının cetvele kayıt ve kabulüne karar verileceğinin gözetilmemesi doğru olmamıştır. (Dairemizin 05.06.2014 tarih ve 1112 E., 4346 K; 11.06.2015 tarih ve 2014/5898 E., 2015/4495 K.; 23.06.2015 tarih ve 2014/8060 E, 2015/4819 K., 26.05.2015 tarih ve 2014/10826 E., 2015/6184 K. sayılı ilamları da bu yöndedir.)
6100 sayılı HMK'nun 1. maddesindeki göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğu hükmü ile HUMK'nun 428/2. maddesinin mahkemenin görevli olmamasının mutlak bozma nedeni olduğuna ilişkin hükmü karşısında, görev gibi yargı yolu hususu somut olayda olduğu gibi, açıkça temyize ya da karar düzeltme istemine konu olmasa dahi temyiz mahkemesince re'sen gözetilmelidir. Çünkü yargı yolunun caiz olması dava şartlarındandır.
... hükmün yukarıdaki nedenlerle bozulması uygun bulunmuştur. ..." denilerek yerel mahkeme kararının re'sen bozulmasına 10.2.2016 tarihinde karar verilmiştir.
İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce Yargıtay'ın yukarıda belirtilen bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada E:2016/398 sayı ile kaydedilen dosyada "... dava konusunun tüzel kişiliğe haiz fon tarafından İİK hükümlerinden yararlanılarak düzenlenen ve idari işlem niteliğinde bulunan sıra cetvelinin dava konusu edildiği, davalı müflis TYT Bank iflas idaresinin TMSF adına tasfiye yürüttüğü, gerçek hasmın TMSF olduğu, bu cetvelde davacı tarafın alacağı ile ilgili alınan kararın iptalini amaçlayan davacının alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı varsa cetvelin davacı alacağı ile ilgili kısmının iptali ile ilgili inceleme yapıp karar vermenin adli yargının görev dahilinde olmadığı, anılan kararın iptali üzerine idarece yeni bir karar alınarak davacının alacağının cetvele kayıt ve kabulüne karar verileceği gözetildiğinde mahkememizin görevsiz olduğu ve yargı yolunun caiz olmasının dava şartlarından olduğu, 6100 sayılı HMK 1. maddesindeki göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğu ve bu nedenle HMK 114/1-b ve 115/2 maddeleri uyarınca yargı yoluna ilişkin dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine ..." dair 30.6.2016 gün, K:2016/565 sayılı kararına karşı yapılan temyiz kanun yolu başvurusu üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesi'nce hükmün onanmasına 22.10.2019 tarihinde karar verilmiş ve karar 23.12.2019 tarihinde kesinleşmiştir.
Davacı vekili, aynı yöndeki istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.
İSTANBUL 11. İDARE MAHKEMESİ: E:2020/31 sayılı dosyasında "... Dava dosyasının incelenmesinden; davacılar tarafından, Müflis TYT Bank A.Ş' İflas idaresinin 07.03.2011 tarihli 400.000 USD tutarındaki davacı alacaklarının, alacaklılar sıra cetveline kabul edilmesine dair yaptıkları başvurunun ret edilmesine dair işlemin kaldırılarak 400.000 USD alacağının iflas masasına kaydedilmesi" şeklinde ifadeye yer verilmek suretiyle idari eylem ve işlem niteliğinde yargı kararı verilmesi sonucunu doğuracak biçimde istemde bulunulduğu, dava dilekçesinde herhangi bir işlemin gün ve sayısı verilerek iptal istemine yer verilmediği dava dilekçesine dava konusu işlemin/işlemlerin eklenmediği, görülmekte olan davanın adli yargıda açılan davanın görev yönünden reddi kararı üzerine açıldığı belirtildiği halde kesinleşme şerhi bulunan adli yargı kararının dosyaya eklenmediği anlaşıldığından dava dilekçesi 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 3. maddesine uygun bulunmamıştır.
Bu itibarla, idari eylem ve işlem niteliğinde yargı kararı talep edilmeden, davanın konusu ve sebepleri ile talebin veya taleplerin açık ve belirgin olarak, hiç bir tereddüde sebep olmayacak ve terdit oluşturmayacak şekilde dava konusu edilen işlemin gün ve sayısı belirtilmek ve iptal ibaresini de açıkça kullanmak suretiyle, davanın adli yargıda açılan davanın görev yönünden reddi kararı üzerine kesinleşme şerhi bulunan adli yargı kararının dosyaya eklenmek suretiyle karşı taraf sayısından bir nüsha fazla düzenlenecek dilekçelerle yenilenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, dava dilekçesinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15. maddesinin 1. fıkrası (d) bendi gereğince bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren (30) gün içinde bizzat veya bir avukat vasıtasıyla 3. maddeye uygun şekilde düzenlenecek dilekçeyle ve Mahkememizin Dilekçe Ret kararına ilgi tutularak Mahkememizde yeniden dava açılmak üzere Dilekçenin Reddine ..." dair 15.1.2020 gün, K:2020/13 sayılı kararı üzerine davacı yeni dava dilekçesiyle Mahkemeye müracaat etmiştir.
İstanbul 11. İdare Mahkemesi E:2020/196 sayılı dosyasında "... bu kabil alacaklar için özel bir düzenleme yapılmışsa da, işlemin tesisinde 5411 sayılı Bankacılık Kanunu hükümleri yanı sıra İcra ve İflas Kanunu hükümlerinin de tatbik edildiği gerçeğini değiştirmeyeceği, keza, İflas İdaresi memurlarının yetki ve görevlerini İflas Müdürlüğü adına yürüttükleri, kamusal alanda alınmış bir karardan ziyade yukarıda alıntısı yapılan rejim kapsamında bir karar niteliğinde olduğunun kabulü gerektiğinden, uyuşmazlığın çözümünün adli yargı mercilerine ait olduğu sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, iş bu dava dosyası Adli Yargı yerinde verilen görevsizlik kararı üzerine Mahkememize geldiğinden uyuşmazlığı çözmekte adli yargı mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna ulaşılmakla, yukarıda metnine yer verilen 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi için, Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 30/06/2016 tarih ve E:2016/398, K:2016/565 sayılı dosyası (kapatılan İstanbul 41. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 14.05.2013 tarih ve E:2011/21, K:2013/105 sayılı dosyası ile birlikte) temin edildikten sonra, adli ve idari yargı arasında çıkan olumsuz görev uyuşmazlığı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesi kararı gelene kadar işbu dosyanın bekletilmesine ..." dair 11.06.2020 günlü kararının ardından 03.07.2020 gün ve E:2020/196 sayılı yazı ile Mahkememize müracaat etmiş, başvuru 09.07.2020 tarihinde kayıt altına alınmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Burhan ÜSTÜN’ün Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Bilal ÇALIŞKAN'ın katılımlarıyla yapılan 26.10.2020 günlü toplantısında:
I- İLK İNCELEME:
Dosya üzerinde 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II- ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Burak Cenk İLHAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava; var olduğu belirtilen alacağın sıra cetveline kayıt ve kabulüne ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinden, Bakanlar Kurulu'nun 11.4.1994 gün ve 94/5456 sayılı kararıyla, malî bünyesinin güçlendirilmesine imkân görülmeyen Türkiye Turizm Yatırım ve Dış Ticaret Bankası A.Ş.'nin (TYT Bank A.Ş.) bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırıldığı, Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığının 11.4.1994 günlü, 28301 sayılı yazısı ile Bankanın yönetim ve denetiminin geçici olarak mülga 3182 sayılı Bankalar Kanunu'nun 68/2. maddesi uyarınca İş Bankası'na devredildiği, Fon'un, 5.10.1994 tarihinde adı geçen bankanın iflâsını istediği, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2.2.1996 gün ve E: 1994/1402, K: 1996/96 sayılı kararı ile bankanın iflâsına karar verildiği, iflâs kararının kesinleştiği, müflis Bankanın iflâs tasfiye işlemlerine İstanbul 1. İflâs Müdürlüğü'nün 1996/2 esas sayılı dosyası ile başlandığı, iflas idare memurlarının Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından atandığı anlaşılmıştır.
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF/Fon), 22.7.1983 tarihinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) bünyesinde tasarruf mevduatını sigorta etmek üzere kurulmuştur. 1999 yılında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) kurulmuş ve TMSF’nin temsil ve idaresi TCMB’den alınarak BDDK’ya devredilmiştir. 26.12.2003 tarihinde TMSF’nin karar organının Fon Kurulu olduğu hükme bağlanarak TMSF'nin özerk bir statüye kavuşturulduğu anlaşılmıştır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun "İflas takiplerinde yetkili merci" başlıklı 154. maddesinde;
" (Değişik: 18/2/1965-538/74 md.)
İflas yolu ile takipte yetkili merci, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu mahaldeki icra dairesidir.
Merkezleri yurt dışında bulunan ticari işletmeler hakkında yetkili merci, Türkiye’deki şubenin, birden ziyade şubenin bulunması halinde merkez şubenin bulunduğu yerdeki icra dairesidir.
Borçlu ile alacaklı yetkili icra dairesini yazılı anlaşma ile tayin etmişlerse, o yerin icra dairesi dahi iflas takibi için yetkili sayılır. Şu kadar ki, iflas davaları için yetki sözleşmesi yapılamaz ve iflas davası mutlaka borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinde açılır." hükmüne yer verilmiş olup, iflas yolu ile takipte icra dairesinin, iflas davasında ise ticaret mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmaktadır.
2004 sayılı Kanun'un "îflas daireleri" başlıklı 2. maddesi şöyledir:
"Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde lüzumu kadar iflas dairesi bulunur.
Birinci madde iflasları daireleri hakkında da caridir."
Aynı Kanun'un 3. maddesine göre; icra ve iflas işleri bir dairede birleştirilebilir.
2004 sayılı Kanun'un "İflas kararının tebliği ve ilanı" başlıklı 166. maddesinde;
" (Değişik: 18/2/1965-538/79 md.)
İflas kararı, iflas dairesine bildirilir.
(Değişik: 9/11/1988-3494/30 md.) Daire, kararı kendiliğinden ve derhal tapuya, ticaret sicil memurluğuna, gümrük ve posta idarelerine, Türkiye Bankalar Birliğine, mahalli ticaret odalarına, sanayi odalarına, taşınır kıymet borsalarına, Sermaye Piyasası Kuruluna ve diğer lazım gelenlere bildirir. Daire, ayrıca kararı, karar tarihinde, tirajı edibinin (50.000) üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden biri ile birlikte iflas edenin muamele merkezinin bulunduğu yerdeki bir gazetede ve Ticaret Sicili Gazetesinde ilan eder. Tirajı edibinin (50.000) üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetenin yayınlandığı yer aynı zamanda muamele merkezi ise mahalli gazetede ilan yapılmaz." hükmüne yer verilmiştir.
2004 sayılı Kanun, icra mahkemesinin icra hukukundaki birtakım görevlerini iflas hukukunda ticaret mahkemesine vermiş olup Asıl iflas organı ticaret mahkemesidir.(Kuru,B./Arslan,R./Yılmaz,E., İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı, 28. Baskı, Ankara, 2014, s. 454-455)
Ayrı bir asliye ticaret mahkemesinin olmadığı yerlerde, o yerdeki asliye hukuk mahkemesi iflas davalarına da bakmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun "İflas masası" başlıklı 184. maddesi şöyledir:
"İflas açıldığı zamanda müflisin haczi kabil bütün maldan hangi yerde bulunursa bulunsun bir masa teşkil eder ve alacakların ödenmesine tahsis olunur. İflasın kapanmasına kadar müflisin uhdesine geçen mallar masaya girer.
Müflis namına gelen mektuplar iflas idaresi tarafından açılır ve sair mevrudelerin de masaya gönderilmesi posta idaresine bildirilir"
2004 sayılı Kanun'un 226. maddesinin 1. fıkrasında "Masanın kanuni mümessili iflas idaresidir. İdare masanın menfaatlerini gözetmek ve tasfiyeyi yapmakla mükelleftir." hükmü yer almaktadır.
2004 sayılı Kanun'un "Alacaklılar sıra cetvelinin müddet ve şekli" başlıklı 232. maddesinde;
"Alacakların kaydı için muayyen müracaat müddeti geçtikten sonra ve iflâs idaresinin seçilmesinden itibaren en geç iki ay içinde iflâs idaresi tarafından 206 ncı ve 207 nci maddelerde yazılı hükümlere göre alacaklıların sırasını gösteren bir cetvel yapılır ve iflâs dairesine bırakılır. Zorunlu hâllerde iki ayın hitamından önce iflâs idaresinin icra mahkemesine başvurması hâlinde icra mahkemesi bir defaya mahsus olmak üzere bu süreyi en çok iki ay daha uzatabilir. Süresi içinde sıra cetvelinin verilmemesi hâlinde iflâs dairesinin durumu icra mahkemesine intikal ettirmesi üzerine iflâs idaresi üyelerinin vazifesine son verilir ve sebketmiş hizmetleri için kendilerine bir ücret tahakkuk ettirilmez. Mahkeme ayrıca bu üyelerin bir yıldan az olmamak ve üç yılı geçmemek kaydıyla herhangi bir iflâs idaresinde görev almalarını yasaklayabilir, bu karar kesindir." hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanun'nun 234. maddesi şöyledir:
"(Değişik birinci fıkra: 6/6/1985-3222/29 md.) İflas idaresi sıra cetvelini iflas dairesine verir ve alacaklıları 166 ncı maddenin 2 nci fıkrasındaki usule göre ilan yoluyla haberdar eder.
İddialarının tamamı veya bir kısmı reddedilen yahut iddia ettikleri sıraya kabul edilmiyen alacaklılara doğrudan doğruya haber verilir."
2004 sayılı Kanun'un "Sıra cetveline itiraz ve neticeleri" başlıklı 235. maddesinin 1. fıkrasında;
"(Değişik: 9/11/1988-3494/49 md.) Sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren onbeş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar. 223 üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmü mahfuzdur. Bu davaya bakan mahkeme, davacının isteği halinde ikinci alacaklılar toplantısına katılıp katılmaması ve ne nisbette katılması gerektiği konusunda 302 nci maddenin altıncı fıkrasına kıyasen onbeş gün zarfında karar verir." hükmü bulunmaktadır.
Somut olayda TYT Bank A.Ş.'nin iflasına dair 02.02.1996 tarihli kararın adli yargı yerince verildiği ve bu kararın ardından oluşan iflas idaresinin sıra cetveline ilişkin işlemlerinin 2004 sayılı Kanunla düzenlendiği anlaşılmakta ise de, sıra cetvelini düzenleyen iflas idaresini oluşturan iflas idare memurlarının Fon tarafından atanması nedeniyle, iflas idaresince düzenlenen sıra cetvelinin, idarenin kamu gücüne dayalı ve tek yanlı olarak tesis ettiği idari işlem niteliğinde olduğu değerlendirilerek, alacağın sıra cetveline kayıt ve kabulü istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, İstanbul 11. İdare Mahkemesi'nin başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 11. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 26.10.2020 gününde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
KARARI YAZDIR