Kasten yaralama suçundan sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 86/2 (iki kez), 86/3-d (iki kez), 29, 62 ve 52/2-3. maddeleri uyarınca iki defa 1.500,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına dair Alanya 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/05/2017 tarihli ve 2015/1132 Esas, 2017/482 sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 28.02.2018 tarih ve 2017/11551 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2018 tarih ve 2018/18028 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
Dosya kapsamına ve mahkemenin kabulüne göre sanık ...’ın Alanya Belediyesinde özel güvenlik görevlisi olarak çalıştığı, katılan sanık ...’e ait ... plaka sayılı araca Alanya Belediyesine bağlı zabıta ekipleri tarafından İdari para cezası uygulanması üzerine katılan sanıklar ... ve arkadaşı ...’in gece saat 03:00 sıralarında alkollü olarak Alanya Belediyesine geldikleri ve Belediyenin içerisine girmeye çalıştıkları, özel güvenlik olarak çalışan ... ve zabıta görevlisi katılan sanık ...’un alkollü şahısların gece vakti kapalı olan Belediye binasına girmelerini fiilen engellemek istemesi üzerine katılan sanıklar ve sanık ... arasında çıkan arbede neticesinde katılan sanıklar ..., ...'in yaralanması ile olayın son bulduğu, hal böyle olunca sanık ...’ın eyleminin 5237 sayılı Kanunun 25/1. maddesinde “Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.” şeklinde düzenlenen meşru savunma kapsamında gerçekleştiği nazara alınarak ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde sanığın mahkûmiyetine karar verilmesinde, isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK'nin 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nin 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Kanunun 309. maddesi uyarınca, hakim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddi hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hakim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır. Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hakimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir. (Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı Kararı da bu doğrultudadır.)
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olay incelendiğinde; sanık ... hakkında, mahkemece yargılama yapılarak deliller usulünce değerlendirilerek şikayetçiler ... ve ...’ı basit tıbbi müdahale ile giderilir şekilde yaralama eyleminden TCK 86/2, 86/3-d, 29, 62, 52/2 maddeleri uyarınca iki kez 1.500,00 TL. adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği; kanun yararına bozmaya konu edilen Alanya 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/05/2017 tarihli ve 2015/1132 Esas, 2017/482 sayılı mahkumiyet kararındaki ileri sürülen hukuka aykırılığın 5271 sayılı CMK'nin 309. maddesindeki hallere dahil olmayıp hakimin takdir hakkına ilişkin olduğu, mahkemenin de takdir hakkını olayda TCK’nin 25. maddesini değil, TCK’nin 29. maddesini uygulayarak kullandığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan bu nedenlerle Alanya 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/05/2017 tarihli ve 2015/1132 Esas, 2017/482 sayılı kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görülmeyerek kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, 11.04.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
KARARI YAZDIR