ArabicAzerbaijaniEnglishFrenchGermanRussianSpanishTurkish

Hakim ve Savcıların İşlemleri Nedeniyle Sorumluluk - Tazminat Davası

16-05-2021 - 452

Hakim ve Savcıların İşlemleri Nedeniyle Sorumluluk - Tazminat Davası


Bu kararı Favorilerinize Eklemek veya Kopyalayabilmek için giriş yapın veya üye olun
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
2020/98
2021/48
2021-02-09





MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece)

Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı Yargıtay 4. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, dava dilekçesinin görevsizlik sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir.

Karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacıların İstemi:

Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkilleri ...’in eşi ve ...’in babası müteveffa ...’in 2007 yılının Haziran ayında yapılan Ümraniye operasyonu kapsamında...adlı kişinin iftiralarına istinaden gözaltına alındığını ve akabinde tutuklandığını, düzenlenen iddianamede Ergenekon terör örgütü yöneticisi olmakla, Cumhuriyet Gazetesi’ne bomba atılması olayı ve Danıştay suikastıyla suçlandığını, kapatılan Özel Yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yürütülen yargılama sonucunda iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 117 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiğini, verilen hükmün Yargıtay tarafından bozulduğunu, bozma üzerine İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılamada Ergenekon terör örgütünün varlığına ilişkin delil bulunmadığından böyle bir örgütün olmadığı tespit edilerek tüm sanıklar hakkında beraat kararı verildiğini, Ergenekon isimli bir terör örgütünün gerçekte hiç olmadığını, kapatılan Özel Yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi üyelerinin sahte belgelere dayanarak hem sanıkları uzun süre hürriyetlerinden yoksun bıraktıklarını, adil yargılanma haklarını ihlal ettiklerini hem de deformasyon haberler yaptırarak Ergenekon sanıklarının kamuoyunda da yargısız infaz edilmelerini sağladıklarını, ...’in yapılan haksızlıklara dayanamadığını ve pankreas kanserine yakalanarak 01.04.2015 tarihinde vefat ettiğini, yaşanılan süreçte sadece sanıkların değil ailelerinin de büyük acılar çektiğini, yargılama faaliyetinde yapılan hukuka aykırı davranışlar, hakkın yerine getirilmesinden kaçınılması, farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar verilmiş olması, kayırma, taraf tutma, kin ve düşmanlık sebebiyle kasıtlı olarak hukuka aykırı karar verilmesi nedeniyle müvekkillerinin duyduğu acı ve ızdırabın bir nebze olsun giderilmesi için bu davayı açtıklarını ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili ... için 20.000,00TL maddi ve 100.000,00TL manevi tazminatın, müvekkili ... için 100.000,00TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Özel Daire Kararı:

Yargıtay 4. Hukuk Dairesince tensiben yapılan inceleme sonucunda 15.11.2019 tarihli ve 2019/66 E., 2019/77 K. sayılı karar ile;

“…DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi müteveffa ...'in 2007 yılında Ümraniye operasyonu kapsamında...adlı kişinin iftiralarına istinaden gözaltına alınıp akabinde tutuklandığını, hazırlanan iddianamede Ergenekon terör örgütü yöneticisi olduğu, Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba atılması olayı ve Danıştay suikastıyla suçlandığını, Kapatılan Özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığını, 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 117 yıl hapis cezası ile cezalandırıldığını, müvekkillerinin murisi ...'in bu haksızlığa dayanamayıp Pankreas kanserine yakalanıp 01/04/2015 tarihinde vefat ettiğini, aslında Ergenekon adlı bir terör örgütünün hiç olmadığını, mahkeme heyetinin sahte belgelere dayanarak müteveffa ...'i hürriyetinden yoksun bıraktığını, adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini ve ölümüne neden olduğunu belirterek müvekkillerinin maddi ve manevi zararlarının tazminini talep etmiştir.

GEREKÇE: Dava, ceza mahkemesi hakimlerinin yargısal faaliyeti nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Dava şartı niteliğindeki görev sorunu, kendiliğinden ve öncelikle irdelenmeli ve ön inceleme aşamasında bu konuda bir karar verilmelidir. (HMK m.114, m.115 ve m.138)

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinin, 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile eklenen ek 3. fıkrasında ".... Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk halleri de dahil olmak üzere hakimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir." hükmü yer almakta olup, 142. maddesi ile de bu davalarda zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinin yetkili olduğu düzenlenmiştir.

Bu yasal düzenleme karşısında mahkememiz görevsiz olduğundan aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 6545 sayılı Yasa'nın 70. maddesi ile değişik 141 ve 142. maddeleri ile HMK'nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca dava dilekçesinin mahkememizin görevsizliği sebebiyle usulden reddine,

Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli Nöbetçi İstanbul Anadolu Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine,

Takdiren para cezası tayinine yer olmadığına,…” karar verilmiştir.

Kararın Temyizi:

Özel Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

II. GEREKÇE

Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 573 ve devamı maddelerinde, “hakim ve icra reisi” aleyhine 573. maddede belirtilen yedi bent ile sınırlı olmak üzere tazminat davası açılabileceği düzenlenmiş, 25.03.1931 tarihli ve 19/35 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile de ceza hâkimlerinin de hâkim kavramı içinde olduğu kabul edilmiştir. Cumhuriyet savcıları ise başlık ve madde metni dikkate alındığında mülga 1086 sayılı HUMK’nın 573 ve devamı koruması içine alınmamış, genel sorumluluk sebepleri çerçevesinde tazminat davası açılabileceği içtihatlar ile kabul edilmiştir.

09.02.2011 tarihli ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 14. maddesi ile mülga 1086 sayılı HUMK’nın 573. maddesinde değişiklik yapılmış, hâkimlerin yargılama faaliyetlerinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği düzenleme altına alınmıştır. Aynı Kanun’un 12. maddesi ile 24.02.1983 tarihli ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’na 93. maddeden sonra gelmek üzere 93/A maddesi eklenmiş; hâkim ve savcıların bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet veya verdikleri her türlü kararlar nedeniyle ancak Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği, hâkim ve savcılar aleyhine kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa tazminat davası açılamayacağı düzenlenmiştir.

Aynı Kanun’un geçici 2. maddesinde görevli mahkeme konusunda düzenleme yapılmış, 12.01.2011 tarihli ve 6100 sayılı HMK yürürlüğe girinceye kadar, mülga 1086 sayılı HUMK’nın 573. maddesindeki sebeplere dayanılarak açılacak tazminat ve rücu davalarının ve hâkimlerin bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet veya verdikleri her türlü kararlar nedeniyle Devlet aleyhine açılan tazminat davasının, Yargıtay ilgili hukuk dairesinde açılacağı ve ilk derece mahkemesi sıfatıyla görüleceği hüküm altına alınmıştır.

01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 46. maddesinde hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği düzenlenmiş, madde gerekçesinde “Hükümde geçen ‘hâkim’ kavramının genel anlamda kullanıldığı, buna yargı yetkisini kullanan tüm hâkimlerin dâhil olduğu, ilk derece mahkemesi hâkimleri, bölge adliye mahkemesi hâkimleri, Yargıtay, Danıştay başkan ve üyeleri keza ceza mahkemesi hâkimlerinin de buraya dâhil olduğu” ifade edilmiştir.

6100 sayılı HMK’nın 46. maddesine istinaden açılan tazminat davalarında görevli mahkeme 47. maddede düzenlenmiş; ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hâkimlerinin fiil ve kararlarından dolayı Devlet aleyhine tazminat davasının Yargıtay ilgili hukuk dairesinde açılacağı ve ilk derece mahkemesi sıfatıyla görüleceği hükmü getirilmiştir.

21.02.2014 tarihli ve 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 19. maddesi ile 24.02.1983 tarihli ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 93/A maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. Böylelikle “Cumhuriyet savcıları” hakkında açılacak tüm tazminat davalarında görevli mahkemenin neresi olduğu sorunu, “ceza hâkimleri” hakkında ise 6100 sayılı HMK’nın 46. maddesi haricindeki hukuksal nedene dayalı olarak açılan tazminat davaların da görevli mahkemenin neresi olduğu sorunu ortaya çıkmıştır.

5271 sayılı CMK’nın “Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat” başlıklı 141. maddesinde suç soruşturması veya kovuşturması sırasında 141. maddenin 1. fıkrasında düzenlenen hâller nedeni ile zarar gördüğünü iddia eden kişilerin maddî ve manevî her türlü zararlarını Devletten isteyebilecekleri düzenlenmiştir.

Aynı Kanun’un 142. maddesinde ise koruma tedbirleri nedeni ile tazminat isteminin, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanacağı hükmü getirilmiştir.

18.06.2014 tarihli ve 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la 5271 sayılı CMK’nın 141. maddesine;

“(3) Birinci fıkrada yazan hâller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir.

(4) Devlet, ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan hâkimler ve Cumhuriyet savcılarına bir yıl içinde rücu eder.”

şeklinde üçüncü ve dördüncü fıkralar eklenmiştir.

Ayrıca “Ceza hâkimleri” ve “Cumhuriyet savcıları” hakkında açılmış derdest olan davalar hakkında ise 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’a geçici 8. madde eklenerek; bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce suç soruşturması ve kovuşturması sırasında yapılan her türlü işlem veya alınan karar nedeniyle hâkimler ve Cumhuriyet savcıları hakkında hukuk mahkemelerinde açılan ve hâlen derdest olan tazminat davasına ilişkin dosyaların mahkemesince, Yargıtay incelemesinde bulunan dosyaların ise esası incelenmeksizin ilgili dairece yetkili ağır ceza mahkemesine gönderileceği ve bu davaların ağır ceza mahkemelerince, 5271 sayılı CMK’nın 141 ve devamı maddeleri uyarınca Devlet aleyhine yürütülmek suretiyle karara bağlanacağı düzenlenmiştir. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.12.2017 tarihli ve 2016/4-2259 E., 2017/1577 K. sayılı kararında da yer verilmiştir.

Somut olayda davacılar vekili müvekkilleri ...’in eşi ve ...’in babası müteveffa ... hakkında açılan ceza davasında yapılan işlemler sebebiyle tazminat talep etmiş olup belirtilen yasal düzenlemeler uyarınca görevli mahkeme davacıların oturduğu yer ağır ceza mahkemesidir.

Bu durumda, Özel Dairece verilen dava dilekçesinin görevsizlik sebebiyle usulden reddine ilişkin karar usul ve yasaya uygun olup onanması gerekmektedir.

III. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın ONANMASINA, 09.02.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

KARARI YAZDIR


Aşağıdaki arama terimleri ile ilgili kararlara etiketlere tıklayarak ulaşabilirsiniz :
hakimlerin sorumluluğu savcıların sorumluluğu maddi tazminat manevi tazminat görev
Bu kararı Favorilerinize Eklemek için giriş yapın veya üye olun

Bu kategorideki diğer İçtihatlardan bazıları