Davacı vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın, davacının idaresindeki motorsiklete çarpmasıyla oluşan kazada davacının ağır biçimde yaralandığını, % 63 oranında malul kaldığının saptandığını, ancak tedavisi hala devam eden davacının maluliyet oranının artma ihtimalinin bulunduğunu, davalı ... şirketi tarafından 69.000,00 TL. ödenmişse de gerçek zararın daha fazla olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve davalı ... şirketi sadece maddi tazminattan sorumlu olmak kaydıyla 10.000,00 TL. maddi ve 60.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiş; 21.06.2012 tarihli ıslah dilekçesiyle, maddi tazminat taleplerini 111.655,41 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı ... şirketi vekili, davalı tarafa ait aracın trafik ve ihtiyari mali sorumluluk poliçelerinden davacıya gerekli tüm ödemeleri yaptıklarını ve poliçelerden doğan sorumluluklarının son bulduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalılar ... ve ... vekili, kazadan sonra davacı ile davalılar arasında varılan mutabakat gereği ve ibraname karşılığı davacıya ödeme yaptıklarını, diğer davalı ... şirketi tarafından da ödemeler yapıldığını ve davacının tüm zararlarının karşılandığını, kazada davacının asli kusurlu olduğunu, yaralanma derecesinin iddia edilen boyutta olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile 111.655,41 TL. maddi tazminatın (davalı ... şirketi 2.500,00 TL'lik kısmından sorumlu olmak üzere) sigorta şirketi için dava ve diğer davalılar için kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte müteselsilen tahsiline; 20.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte sigorta şirketi dışındaki davalılardan müteselsilen tahsiline, fazla isteğin reddine; tedavi giderleri yönünden, davacı tarafça usulüne uygun olarak açılmış dava bulunmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davalılar ... ve ... vekili ile dahili davalı SGK Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; davacının kazadaki yaralanmasından kaynaklanan kalıcı maluliyeti bulunup bulunmadığı hususunu, kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan mevzuat hükümlerine uygun biçimde ve kazadaki yaralanma ile illiyet bağı içinde bulunan durumları irdelemek suretiyle değerlendiren uzman bilirkişi heyeti raporundaki maluliyet oranının benimsenmesinde bir usulsüzlük görülmemesine; davacının kaza anında kask takmadığı ve zararın doğumu ya da artmasında etkili olduğuna dair bir delilin dosya kapsamında bulunmadığı ve davalı tarafın da bu hususu ispat edemediği gözetildiğinde, davacı için müterafik kusur kabulünü gerektirir bir durumun somut olayda bulunmamasına; manevi tazminatın takdirinde TBK'nun 56. (BK'nun 47.) maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nasafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına; davacı için hüküm altına alınan maddi tazminatlardan davalıların sorumluluğuna karar verildiği ve SGK Başkanlığı'nın davada dahili davalı olarak yer aldığı, sorumluluğuna karar verilmediği dikkate alındığında, hükmü temyizde hukuki yararının bulunmamasına göre; dahili davalı SGK Başkanlığı vekilinin tüm temyiz itirazları ile davalılar ... ve ... vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, Borçlar Kanunu'nun 46. maddesi (6098 sayılı TBK md. 54) gereğince çalışma gücü kaybı nedeniyle maddi tazminat ve 47. maddesi (TBK m. 56) gereğince manevi tazminat istemine ilişkindir.
Cismani zarar nedeniyle uğranılan mevcut ve gelecekteki zararın karşılığı olan tazminat miktarının tespit edilebilmesi için, öncelikle zarar görenin kazadan önce elde ettiği net gelirin doğru saptanması icap eder.
Davacı taraf dava dilekçesinde, davacının kebap ustası olarak çalışıp aylık 1.500,00 TL. gelir elde ettiğini iddia etmiş; bu hususu ispat için tanık ve emsal araştırması delillerine dayanmıştır. Mahkemenin maddi tazminat yönünden benimsediği 23.06.2014 tarihli hesap bilirkişisi ek raporunda; emsal gelir araştırması kapsamında alınan sendika cevabı, davacı tanıklarının anlatımları ve davacı iddiası gereği davacının geliri 1.500,00 TL. kabul edilerek asgari ücretin 3,57 katı üzerinden hesaplama yapılmıştır. Ne var ki; davacının SGK hizmet döküm cetveli incelendiğinde, kazanın gerçekleştiği 2007 yılında sadece 1 günlük çalışması için priminin yatırıldığı; önceki yıllarda çalışmasının olmadığı ve sadece 1988 yılında 49 günlük çalışmasının bulunduğu görülmektedir. Bu nedenlerle, sadece emsal araştırması kapsamında sendika tarafından bildirilen ve davacının yakını olan tanıklar tarafından beyan edilen, hiçbir resmi belgeye yansımamış olan gelirin, davacının sürekli ve düzenli geliri olarak kabulü esasına dayanan hesap bilirkişisinin 23.06.2014 tarihli ek raporu yerinde olmadığı gibi, hüküm kurmaya da elverişli değildir.
3-Davacının tazminat hesabına esas gelirinin asgari ücret olarak kabul edilmesiyle hesaplamanın yapıldığı ve davacı tarafın ıslah dilekçesindeki miktarın dayanağı olan 23.05.2012 tarihli kök hesap raporu da, davalılar tarafından yapılan ödemelerin güncellenmiş bedelleri ile SGK Başkanlığı tarafından yapılan ödemenin düşülmemiş olması nedeniyle hatalı hesaplamalar içermektedir.
Anılan kök rapor incelendiğinde; davalı gerçek kişiler ile davalı ... şirketi tarafından, davadan önce ödenen bedellerin güncellenmediği ve davalılar tarafından ödenen bedellerin hesaplanan tazminattan doğrudan düşüldüğü; yine, davaya konu kazayı iş kazası olarak kabul edip davacıya sürekli işgöremezlik tazminatı ödeyen SGK Başkanlığı ödemesinin de (davalılara rücusu için ... 22. İş Mahkemesi'nin 2013/111 Esas sayılı dosyasında dava konusu edildiği de dikkate alındığında tazminattan düşülmesi gerektiğinden) hesaplanan tazminattan düşülmediği görülmektedir. Bu nedenlerle; esas alınan davacı geliri yönünden doğru olsa da, anılan yönlerden hatalı olan bu raporun da hükme esas alınması mümkün değildir.
Açıklanan vakıalar karşısında mahkemece; kebap ustası olduğu ileri sürüldüğü halde bu hususta herhangi bir belge (sertifika vs.) ve iddia ettiği işi yaparak asgari ücretin üzerinde gelir elde ettiğine dair belgeye dayanan somut delil sunamamış olan davacı için tazminatın hesaplanmasında, kamu düzenine ilişkin olan asgari ücretin esas alınması gerekeceğinin gözetilmesi; tüm davalılar tarafından ödenen miktarların güncellenmiş bedelleri ile SGK Başkanlığı tarafından iş kazası kolundan davacıya ödenen ve İstanbul 22. İş Mahkemesi'nin 2013/111 Esas sayılı dosyasında rücuya konu edilen sürekli işgöremezlik tazminatının davacı için hesaplanacak tazminattan düşülmesi suretiyle hesaplamanın yapılması için, konusunda uzman başka bir aktüerya bilirkişisinden rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, dahili davalı SGK Başkanlığı vekilinin tüm temyiz itirazları ile davalılar ... ve ... vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalılar ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2.037,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalılar ..., ...'e verilmesine, 492 sayılı Harçlar Yasasının 13/J maddesi uyarınca dahili davalı SGK'dan harç alınmamasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar ..., ...'e geri verilmesine 25/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KARARI YAZDIR