TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Dava, Jandarma Genel Komutanlığı'nın 05/05/2011 günlü açıktan sivil memur alımı ilanında yer alan terzi kadrosuna yerleştirilen davacının, ilanda belirtilen şartları taşımadığından bahisle atamasının yapılmamasına ilişkin 16./01/2012 günlü işlemin; iptali ve dava konusu işlem tarihinden itibaren tahakkuk eden özlük ve parasal haklarının yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Ankara 5. İdare Mahkemesi'nin 01/03/2013 günlü, E:2012/475, K:2013/331 sayılı kararıyla; Türk Silâhlı Kuvvetleri'ne girecek kişiler ile birlikte bunları etkileyebilecek kanunî yakınlarında da bir kısım niteliklere sahip olma şartının aranmasının mevzuat gereği olduğu, Devletin güvenliğini, ulusun varlığını ve bütünlüğünü, iç ve dış menfaatlerini yakından etkileyebilecek/tehlikeye düşürebilecek yasa dışı ideolojik bir görüşü benimsediği ve/veya kurum güvenliğini ihlâl edebilecek tutum ve davranışlar içerisinde bulunduğu hususunda somut ve kanaat verici bir tespitte bulunulan kişilerin Türk Silâhlı Kuvvetleri'nde istihdam edilmelerine hukuksal bir engelin olduğu sonucuna varıldığı; yapılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda davacının 2010 yılı itibariyle Batman'daki Barış ve Demokrasi Partisi ve Kongra-Gel (PKK) sempatizanı bir kişi olarak tanındığı bilgisine ulaşıldığı, kardeşlerinin ise PKK terör örgütü ile iltisaklı olduğunun tespit edildiği; davacının ve kardeşlerinin Devletin güvenliğini, ulusun varlığını ve bütünlüğünü, iç ve dış menfaatlerini yakından etkileyebilecek/tehlikeye düşürebilecek yasa dışı ideolojik bir görüşü benimsediği ve/veya kurum güvenliğini ihlâl edebilecek tutum ve davranışlar içerisinde bulunduğunu ortaya koyan yeterli bilgi ve belgeye ulaşıldığı sonucuna varıldığından, davacının atanmaması yönünde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Anılan karar, Danıştay Onikinci Dairesi'nin 22/10/2013 günlü, E:2013/7082, K:2013/7206 sayılı kararıyla; güvenlik soruşturması kapsamında elde edilen istihbari nitelikte bilginin somut bilgi ve belgelerle desteklenmediği sürece hukuken geçerli belge olarak kabulüne olanak bulunmadığı, öte yandan davacı hakkında yapılmış bir işlem ya da açılmış bir kamu davası sonucunda verilmiş bir mahkumiyet kararı da bulunmadığı, bu nedenle davacının anılan göreve atanmasında şahsı nezdinde bir engel bulunmadığı gerekçesiyle bozulmuş ise de; İdare Mahkemesi, bozma kararına uymayarak ilk kararında ısrar etmiştir.
Davacı, Ankara 5. İdare Mahkemesi'nin 31/03/2014 günlü, E:2014/561, K:2014/343 sayılı ısrar kararını temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.
Anayasa'nın 70. maddesinin ikinci fıkrasında, hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım yapılamayacağı kurala bağlanmıştır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48. maddesinde, devlet memurluğuna alınacaklarda aranacak genel ve özel şartlar belirlenmiş ve aynı maddenin (B) fıkrasında "kurumların özel kanun veya diğer mevzuatında aranan şartları taşımak gerektiği" koşuluna yer verilmiştir.
4045 sayılı Güvenlik Soruşturması, Bazı Nedenlerle Görevlerine Son Verilen Kamu Personeli İle Kamu Görevine Alınmayanların Haklarının Geri Verilmesine ve 1402 Numaralı Sıkıyönetim Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 1. maddesinde de, "Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması; kamu kurum ve kuruluşlarında, yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olmaları hâlinde devlet güvenliğinin, ulusal varlığın ve bütünlüğün, iç ve dış menfaatlerin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgelerin bulunduğu gizlilik dereceli birimler ile askerî, emniyet ve istihbarat teşkilâtlarında çalıştırılacak kamu personeli ve ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak personel hakkında yapılır. Devletin güvenliğini, ulusun varlığını ve bütünlüğünü iç ve dış menfaatlerinin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgeler ile gizlilik dereceli kamu personeli ile meslek gruplarının tespiti, birim ve kısımların tanımlarının yapılması, güvenlik soruşturmasının ve arşiv araştırmasının usûl ve esasları ile bunu yapacak merciler ve üst kademe yöneticilerinin kimler olduğu Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulacak yönetmelik ile düzenlenir." hükmüne yer verilmiş, bu hükme dayanılarak Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılarak 12/04/2000 günlü, 24018 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliğinin 2. maddesinde bu Yönetmeliğin; yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olmaları hâlinde Devletin güvenliğinin, iç ve dış menfaatlerinin, ulusal varlığın ve bütünlüğün zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgeleri, bunların toplanmasını ve işlemini yürüten bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarının ilgili birim ve kısımlarının belirlenmesini, Türk Silâhlı Kuvvetlerinde, emniyet ve istihbarat teşkilâtlarında, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak personeli, ayrıca bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarının yurtdışı teşkilâtlarında sürekli görevlendirilecek bütün personel için yapılacak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının esas ve usûllerini, bunu yapacak mercileri, hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılacak gizlilik dereceli yerlerde çalışan kamu personeli ile meslek grupları ve üst kademe yöneticilerini kapsadığının belirtildiği; Yönetmeliğin 9. maddesinde "Türk Silâhlı Kuvvetlerinin kadro ve kuruluşlarında yer alacak personelin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması, Türk Silâhlı Kuvvetlerince bu Yönetmeliğe uygun olarak hazırlanacak yönerge uyarınca yapılır." kuralına yer verildiği; bu karara dayanılarak Türk Silâhlı Kuvvetleri tarafından çıkarılan Silâhlı Kuvvetler İstihbarata Karşı Koyma, Koruyucu Güvenlik ve İşbirliği Yönergesi ile Türk Silâhlı Kuvvetleri'nde görev alacak personel hakkında yapılacak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının esaslarının belirlendiği, anılan Yönerge'nin üçüncü bölümünün birinci kısmında yer alan 2/e-5 maddesinde işe yeni alınacak personelin, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının olumlu olarak sonuçlanmaması durumunda işe alınmayacakları belirtilmiştir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinden, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının, hakkında soruşturma yapılan kişinin, mevzuatta belirtildiği gibi "yasadışı siyasi, yıkıcı, bölücü ideolojik görüş ve eylem içinde" olup olmadığını tespit etmek amacıyla yapıldığı anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, Jandarma Genel Komutanlığı'nın 05/05/2011 günlü ilanında yer alan terzi kadrosuna yerleştirilen davacının, yapılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında 2010 yılı itibariyle Batman'daki Barış ve Demokrasi Partisi ve Kongra-Gel (PKK) terör örgütü sempatizanı bir kişi olarak tanındığı, kardeşi Mehmet S. A.'ın 30/05/1992'de Ankara'da PKK terör örgütü yanlısı faaliyetlerinden dolayı gözaltına alınıp, bilahare serbest bırakılanlar arasında yer aldığı, 09/12/1998'de HADEP Batman İl Örgütünce yapılan açlık grevlerine destek vermek amacıyla düzenlenen eylem sırasında gözaltına alınan şahıslardan olduğu, 26/01/2003'de Batman'da KADEK (PKK) terör örgütü mensupları tarafından düzenlenen "canlı kalkan grubu" üyelerinden olduğu, Demokratik Toplum Partisi yanlısı şahısların kontrolünde faaliyet gösterdiği belirtilen Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Batman Şubesi'nin 30/01/2005'de yapılan olağan genel kurulu toplantısı sonucu başkanlığa seçildiği, 2011 yılı itibariyle SES örgütülenme sekreteri olarak faaliyet yürüttüğü ve Kontra-Gel (PKK) terör örgütü /(DEMEP-Demokratik Emek Platformu) üyeleri arasında yer aldığı, diğer kardeşi Mehmet H. A.'ın ise 2010 yılı itibariyle Batman'daki çevresinde BDP ve Kongra-Gel (PKK) terör örgütü sempatizanı olarak tanındığının tespit edildiği, buna göre davacının güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının olumsuz olduğu sonucuna varılarak ilanda belirtilen şartları taşımadığından bahisle atamasının yapılmadığı, davacının 08/02/2012 günlü göreve başlatılma talebiyle yaptığı başvurunun 16/01/2012 günlü işlem ile reddi üzerine temyizen incelenmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar, kamu hizmetine alınmada, görevin gerektirdiği niteliklere uygun olarak genel şartlar yanında özel şartlar aranmasında ve bu kapsamda görevin önem ve özelliği de gözönünde bulundurularak güvenlik ve arşiv araştırmasının olumlu olması şartı getirilmesinde mevzuata aykırılık bulunmamakta ise de, olayda, yapılan güvenlik soruşturması kapsamında elde edilen ve davacının Kongra-Gel terör örgütü (PKK) ile iltisaklı olduğuna ilişkin istihbari nitelikte bilginin, somut bilgi veya belgelerle desteklenmediği sürece, bu örgütün ya da başka bir örgütün üyesi olduğunu veya yasadışı siyasi, yıkıcı, bölücü ideolojik görüş veya eylem içinde olduğunu kanıtlayan hukuken geçerli bir belge olarak kabulüne olanak bulunmadığı gibi, bu nedenle hakkında yapılmış bir işlem ya da açılmış bir kamu davası sonucunda verilmiş bir mahkumiyet kararı da bulunmadığından, davacının anılan göreve atanmasında şahsı açısından bir engel bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, kardeşlerinin içinde bulunduğu öne sürülen yasadışı görüş ve eylemlerinden, Anayasa'nın 38. maddesinde de yer alan ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesi gereği, davacının sorumlu tutulamayacağı da tabiidir.
Bu durumda, hakkında hukuken geçerli kabul edilebilecek herhangi bir olumsuz tespit bulunmayan davacının güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığından bahisle tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığından, iptaline karar verilmesi gerekirken davanın reddi yönünde verilen Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüne, Ankara 5. İdare Mahkemesi'nin 31/03/2014 günlü, E:2014/561, K:2014/343 sayılı ısrar kararının BOZULMASINA, dosyanın anılan İdare Mahkemesine gönderilmesine, kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/02/2017 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
K A R Ş I O Y
X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; İdare Mahkemesince verilen ısrar kararının usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davacının temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesinin ısrar kararının onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz
KARARI YAZDIR