
Özet:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının, davacılardan S… Y…'ın kardeşi, diğer davacıların ise dayısı olduğunu, davacıların murisi M… Y…'ın, kayınbiraderi olan davalıya 21.07.2017 tarihinde banka havalesi ile 20.000 TL borç para verdiğini ve havalenin açıklama kısmında "borç" ifadesinin bulunduğunu, toplam borcun, havale masrafları olan 84 TL ile birlikte 20.084 TL olduğunu, davalının söz konusu borcu ödemediğini, alacağın tahsili için başlatılan Ereğli İcra Müdürlüğü'nün 2019/5333 Esas sırasında kayıtlı icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini, Arabuluculuk merkezinin 2020/74619 sayılı dosyası ile yapılan arabuluculuk görüşmesinden de bir sonuç alınamadığını belirterek Ereğli İcra Müdürlüğü'nün 2019/5333 E. sayılı dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına ve alacağın %20'si oranında inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 17/03/2022 tarihli ISLAH talebiyle davasını alacak davasına dönüştürerek 20.084,00 TL'nin takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; "...Dava, tüketim ödüncüne dayalı alacak istemine ilişkindir.
Davacı taraf davacılar murisi tarafından davalıya 20.000,00 TL borç para verildiğini, davalının para geri istenmesine rağmen borcunu ödemediğini ileri sürmüş, davalı ise borcunu ödediğini savunmuştur.
Dava itirazın iptali davası olarak açılmış olup sonradan alacak davası olarak ıslah edilmiştir.
6098 sayılı TBK'nın 386. maddesinde, tüketim ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin, bir miktar parayı ya da tüketilebilen bir şeyi ödünç alana devretmeyi, ödünç alanın da aynı nitelik ve miktarda şeyi geri vermeyi üstlendiği sözleşme şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanun'un 392. maddesinde "Ödüncün geri verilmesi konusunda belirli bir gün ya da bildirim süresi veya borcun geri istendiği anda muaccel olacağı kararlaştırılmamışsa ödünç alan, ilk istemden başlayarak altı hafta geçmedikçe ödüncü geri vermekle yükümlü değildir." denilmektedir.
Somut olayda davacılar murisi tarafından davalının banka hesabına 21/07/2017 tarihinde "borç" açıklamasıyla 20.000,00 TL havale edilmiştir. TBK'nın 392. maddesinde öngörülen ilk istemin Ereğli İcra Müdürlüğü'nün 2019/5333 E. sayılı dosyasında davalıya 26/11/2019 tarihinde tebliğ edilen ödeme emri ile gerçekleştiği, dava tarihi olan 28/12/2020 tarihi ile ilk istem arasında 6 haftadan uzun bir süre geçtiği anlaşılmıştır. Ödünç olarak verildiği yazılı delille ispatlanmış paranın geri ödendiğinin ispat yükü davalı taraftadır. Davalı ödeme iddiasını yazılı delille ispatlayamadığı gibi yemin deliline de dayanmamıştır. O halde davanın asıl alacak üzerinden kabulüne karar verilmesi gerekmektedir.
Davacı taraf havale masraflarını da talep etmiş ise de, davalıya verilen borç miktarının 20.000,00 TL olduğu davacı tarafın da kabulündedir. Davacı, 84,00 TL havale masrafının davalı tarafından geri ödeneceğinin kararlaştırıldığını yazılı delille ispatlayamadığına ve bahsi geçen masraf ödünç verilen paranın içinde olmadığına göre bu miktar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..." gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 20.000,00 TL'nin 26/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin, 22.01.2021 tarihli dilekçesine konu tanıkları dinlemediğini, bu nedenle delilleri toplanmadan eksik inceleme ile karar verildiğini, davacıların murisi olan M… Y…'dan kesinlikle borç almadığını, dosya kapsamında dinlenen tanıkların beyanlarının çelişkili olduğunu, esasında kendisinin davacıların murisine askerlik borçlanması için 15.000 Mark borç verdiğini, bu borcunun bir kısmı olan 20.000 TL'yi 2017 yılında davacıların murisinin gönderdiğini ancak banka dekontuna kötüniyetli olarak “borç” açıklaması yazdığını, eksik kalan diğer parayı ise göndermediğini, bu konuyu 2018 yılında davacıların murisi ile yaptığını telefon görüşmesinde ona söylediğinde geri kalan kısmı vermeyeceğini söylediğini, dosya kapsamına sunduğu mal beyanı belgelerinde davacıların murisinden alacaklı olduğunun görüleceğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacıların murisinin 27/09/2018 tarihinde vefat ettiğini, davacıların 24/10/2019 tarihinde kendisine karşı icra takibi başlattığını, mirasçıların murisinin alacağın yönelik talep ve dava hakkının 1 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, bu nedenle davanın zamanaaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini belirterek istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dairemizce HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde;
Dava tüketim ödüncünden kaynaklı alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Davacılar, murislerinin davalıya karz ilişkisine dayalı olarak borç para verdiğini ve geri ödenmediğini ileri sürerek, verdiği paranın davalıdan tahsili amacıyla başlattığı takibe vaki itirazın iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı ise, gönderilen paranın borç olarak gönderilmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Bu hali ile davalı, karşı tarafın ileri sürdüğü maddi vakıanın varlığını (havale ile para gönderildiğini) kabul etmekle birlikte, onun hukuki niteliğinin (vasfının), ileri sürülenden başka olduğunu bildirmek suretiyle gerekçeli inkarda (vasıflı ikrar) bulunmuştur. Öğreti ve uygulamada kabul edildiği üzere vasıflı ikrar (gerekçeli inkar), bölünemeyen ikrarlardan olduğundan bu durumda ispat yükü davacıdadır. Davacılar delil olarak banka havale dekontuna dayanmış olup davaya konu dekontta ise açıklama olarak “borç” ibaresi bulunmaktadır. Bu haliyle davacılar iddiasını ispatlamış durumdadır.
Alacağın miktarı ve davacıların murisi ile davalı arasındaki akrabalık bağının HMK'nın 203/1-a maddesinde sayılan tanıkla ispatı sağlamaması nedeniyle tanıkla davalının savunmaları ispatlanamaz. Öte yanlan eldeki dava genel zamanaşımı olan 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu gibi süresinde zamanaşımı def'inde de bulunulmamıştır. Bu nedenle davanın kısmen kabulü kararında bir isabetsizlik yoktur.
Ancak;
Dava, zorunlu arabuluculuğa tabi olmamasına rağmen, davacı tarafından dava açılmadan önce arabuluculuğa müracaat edildiği ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı'nın tanzim edildiği ve arabuluculuk ücreti olan 1320.00 TL'nin de Hazine tarafından karşılandığı anlaşılmıştır. Bu halde; ilk derece mahkemesince re'sen, 6325 sayılı HUAK'ın 18/A maddesinin 13 ve 14. fıkraları uyarınca, Bakanlık bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin zorunlu olmadığı halde arabulucuya başvuran davacıdan yargılama gideri olara tahsil ederek Hazineye irad kaydedilmesine karar verilmesi gerekirken, bu hususta bir karar verilmemesi hatalı olmuştur. ( Emsal Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 28.02.2022 tarihi ve 2022/501 E. 2022/1576 K. Sayılı İlamı)
Açıklanan sebeplerle; davalının istinaf başvurusunun kabulüne, yapılan hatanın düzeltilmesi için yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından 6100 sayılı HMK'nın 33/1-b-2 maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve hükme Dava açılmadan önce yapılan tarifenin 4/ac maddesi uyarınca 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına bendinin eklenmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
Davalının istinaf başvurusunun KABULÜNE,
6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.2.maddesi gereğince hükmün düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek üzere Ereğli(Konya) 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06/07/2022 tarih ve 2020/643 Esas - 2022/253 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Davanın KISMEN KABULÜNE,
20.000,00 TL'nin 26/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
Yargılama dolayısıyla yapılan toplam 756,91 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 753,74 TL'sinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, geri kalan 3,16 TL'sinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
Harçlar Kanunu uyarınca alınması lazım gelen 1.366,20 TL harçtan yatırılan 291,91 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.074,29 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, (İlk Derece Mahkemesince harç tahsil müzekkeresi düzenlendiğinden yeniden düzenlenmesine yer olmadığına)
Davacılar kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
Dava açılmadan önce yapılan tarifenin 4/ac maddesi uyarınca 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına (Harç tahsil müzekkeresinin İlk Derece Mahkemesince düzenlenmesine,
Davalı tarafından yatırılan 341,55 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde İlk Derece Mahkemesince davalıya iadesine,
Kararın mahiyeti gereğince davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Gider avansından artan kısmın ilk derece mahkemesince re'sen davacıya iadesine,
İstinaf karar tebliği, avans iadesi ve harç tahsil işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK'nun 362/1-a maddesi uyarınca, kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.09/11/2023