A)Davacı İstemi: Davacı vekili, davacının 4/b kapsamındaki hizmetlerinin dikkate alınmadan 01/06/2013 tarihinden itibaren, kabul edilmediği takdirde 01/11/2013 tarihinden itibaren 4/a kapsamında yaşlılık aylığı almaya hak ettiğinin tespitini, biriken aylıkların yasal faizi ile ödenmesini talep etmiştir.
B)Davalı Cevabı: davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı : Mahkemece, "Davacının 23/10/2013 tarihli tahsis talep formunda Bağ-Kur hizmetlerinin birleştirilmeksizin yaşlılık aylığı bağlanması talebinde bulunduğu. Bu durumda davacının 506 Sayılı Kanuna göre veya 5510 Sayılı Kanun a göre 4/a kapsamında söz konusu tarihten itibaren yaşlılık aylığını hak ettiği açık olup davalı kurumun aksi yöndeki işleminin iptal edilmesi gerektiği, davacının 506 Sayılı Kanuna göre emekli olmak için ilk defa vermiş olduğu 28/05/2013 tarihinde yasal bütün şartların yerine getirilmiş olduğu dikkate alınarak dilekçe tarihini takip eden 01/06/2013 tarihinden itibaren davacının 4-b kapsamında geçen sigortalı hizmetlerinin dikkate alınmadan davalı kurum işleminin iptal edilerek davacıya yaşlılık aylığı bağlanması gerektiği, davacıya 01/06/2013 tarihi itibari bağlanacak yaşlılık aylığı ile davacıya ilk defa yaşlılık aylığının ödenmeye başladığı 01/10/2014 tarihi arasına geçen sürede ödenmesi gereken birikmiş yaşlılık aylığı tutarları ile dava tarihi sonrası ödenmiş olan yaşlılık aylıklarından oluşabilecek yaşlılık aylığı farkları da dahil yapılacak ek ödeme miktarlarının, ödeme tarihlerinden ilk ödemenin yapıldığı 01/10/2014 tarihi arasındaki süre için ay be ay yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesi gerektiği tespit edilmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. " gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu ; Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde, davanın reddi gerekirken kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı : "506 yasanın geçici 81.maddesinin B-c bendi gereği yaşlılık aylığına hak kazanan davacının 2829 sayılı Yasanın 8/2.maddesine göre hizmet birleştirmesine zorlanması mümkün bulunmadığından, davacıya yaşlılık aylığı tahsis talep tarihini takip eden aybaşı olan 01/06/2013 tarihinden geçerli müstakilen 506 sayılı Yasaya tabi hizmetleri üzerinden yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğine ve ödenmeyen aylıkların yasal faiziyle tahsiline ilişkin ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğu" gerekçesiyle davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermiştir.
E)Temyiz: Davalı SGK vekili; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olmakla Bölge Adliye Mahkemesince de karar usul ve yasaya uygun bulunmuştur.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 120/2 maddesi, “Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortalarına ilişkin yaş ile ilgili hükümlerin uygulanmasında, sigortalıların ve hak sahibi çocuklarının, sigortalının yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihleri, sigortalının sigortaya tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten sonra doğan çocuklarının da nüfus kütüğüne ilk olarak yazılan doğum tarihleri esas tutulur.” şeklindedir.1479 sayılı Bağ-Kur Kanununun 66, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununun 105 ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 57. maddesi "yaşlılık aylığının bağlanmasında; sigortalının ilk defa çalışmaya başladığı tarihteki yaşının esas alınacağı" şeklinde birbirine paralel düzenlemeler içermektedir.
Hiçbir yoruma yer vermeyecek şekilde yapılan bu düzenlemeler karşısında sigortaya ilk tescil tarihinden sonra yapılan yaş tashihinin yaşlılık aylığı bağlanmasında nazara alınamayacağı açıktır.Sosyal güvenliğe ilişkin yasalarda yer alan, “Yaşlılık aylığının bağlanmasında; sigortalının ilk defa çalışmaya başladığı tarihteki yaşının esas alınacağı” şeklindeki düzenlemenin amacı, yaş büyütmek suretiyle daha erken yaşlılık aylığı almak” gibi kötü niyetli uygulamaların önüne geçmektir.Somut olayda, 04/01/1982 tarihinde ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başlayan ve kayden 23/04/1967 doğumlu olan sigortalının, doğum tarihinin ilk işe giriş tarihinden sonra ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 17/05/1984 tarihinde kesinleşen 1984 /6 sayılı ilamı ile 23/04/1964 olarak tashih edildiği anlaşılmaktadır.Buna göre; davacının yaşlılık aylığının hesabında, ilk defa çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihinin yerine, çalışmanın başlamasından sonra mahkeme kararı ile düzeltilen tarihin esas alınarak hüküm kurulmuş olması isabetsiz olup yaşlılık aylığına ilişkin talep yaş tahsisi yapılmamış şekilde değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekmektedir.O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge Adliye Mahkemesince eksik inceleme ve araştırma sonucu SGK vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, SGK tarafından temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı ORTADAN KALDIRILMASI, ilk derece mahkemesinin kararının bozulması gerekmiştir.
G)Sonuç :
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddeleri uyarınca (KALDIRILMASINA), ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle (BOZULMASINA), dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25/03/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.