Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, paydaşı olduğu 487 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki payını davalıya olan borcundan dolayı teminat amacıyla 07.11.2006 tarihli satış yoluyla devrettiğini, gerçek borcunu ödemeye hazır olduğunu, davalının fazla faiz isteyip taşınmazı iadeye yanaşmadığını ileri sürerek tapu iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, iddianın yersiz olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, yazılı delil bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece, "... davacı iddiasında taşınmazı inançlı işleme dayalı olarak (teminat amaçlı) devrettiğini ileri sürdüğüne göre iddiasını 05.02.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca yazılı bir belge ile kanıtlaması zorunludur. Oysa davacı davasını yazılı belge ile kanıtlayamamış ise de dava dilekçesinde açıkça yemin teklif etme hakkını saklı tuttuğunu bildirdiği halde değinilen yemin deliline de başvurabileceğinin gözetilmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Diğer taraftan dava dilekçesinde gösterilen değere davalı tarafından itiraz edildiği ve keşfen değer belirlendiği halde harç ikmali için taraflara önel verilmemesi de isabetli değildir." gerekçesi ile bozulmuş; mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda iddianın yazılı delille ispatlanamadığı gibi, davacı vekilinin yemin teklifinin de davalı tarafından eda edildiği gerekçesi ile sabit olmayan davanın reddine, davalı yararına 3.000,00 TL vekâlet ücretine karar verilmiş; davalı vekilinin tavzih istemi üzerine davalı yararına verilen vekâlet ücreti 26.307,43 TL'ye çıkartılmış; hüküm ve tavzih kararının davacı tarafından temyizi üzerine Dairece, “...Dosya içeriğine, mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin mümkün bulunmamasına göre, davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine. Davacı vekilinin tavzih kararına yönelik temyiz itirazına gelince, tavzih 6100 sayılı HMK’nun 305. (1086 sayılı HUMK’nun 455.) maddesinde düzenlenmiş olup, hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa uygulanır. Tavzih ile hüküm fıkrası değiştirilemez. Somut olayda yerel mahkemece vekâlet ücretine ilişkin hüküm fıkrası tavzih yolu ile değiştirilmiş olup bu husus açıkça yasaya aykırılık teşkil etmektedir.” gerekçesiyle hüküm ve tavzih kararı bozulmuş; mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davalının vekalet ücreti talebinin kabulü ile davalı yararına 26.307,43 TL vekalet ücretine hükmedilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 22.09.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... Mityat gelmedi, temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldi, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen vekili için 2.540.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 25.20. TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 22.09.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.