Özet:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari iş ilişkisi mevcut olduğunu, dava dilekçesi ekinde cari hesap ekstresi ve iş bu hesaba müstenidat faturalar tahsil edilemeyince Bursa 11. İcra Dairesinin 2018/13473 E. sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin kısmen borçlu olduğundan bahisle icra takibine itiraz ettiğini, müvekkili şirketin muhasabe kayıtlarında, davalı şirketin müvekkiline 51.942,49 TL borçlu olduğunun anlaşıldığını, icra takibi sırasında borçlunun borcun 25.013,87 TL'lik kısmın ödediğini, geriye kalan 26.652,59 TL asıl alacak ve 276,03 TL faiz alacağı olan toplamda da 26.928,62 TL miktarda borca itiraz ettiğini, davalının icra takibine itirazında haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, % 20'den az olmamak şartıyla icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin takip tarihi itibariyle davacıya vadesi gelmiş bütün alacaklarını ödemiş olup itiraz edilen kısmın vadesi gelmemiş olan alacaklar olduğunu savunarak davanın reddini ve vadesi gelmemiş alacaklar için davacı tarafından kötüniyetli olarak icra takibi başlatıldığından davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, davanın 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 67. maddesine göre açılan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, bilirkişi raporunda 11/02/2019 tarihinde yani yargılama aşamasında borcun ödendiği ve davanın konusunun kalmadığı anlaşılmakla asıl alacak hakkında karar verilmesine yer olmadığına, borçlu tarafından davadan sonra asıl borç ödenmiş ise de itiraz sonucu takip tamamen durmuş olmakla, faiz, icra harç ve giderleri ile vekalet ücreti yönünden duran takibin devamı gerektiği gerekçesiyle, dava konusu asıl alacağın tamamının ödendiği anlaşıldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığını, Bursa 11. İcra Müdürlüğünün 2018/13473 Esas sayılı icra takip dosyasına yapılan itirazın faiz, icra harç ve giderleri ile vekalet ücreti yönünden iptaline, takibin bu yönlerden devamına, kararda belirtilecek ödeme günü göz önünde bulundurularak asıl alacağa işletilecek faizin hesaplanması ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine ve dava konusu 26.652,59 TL asıl alacağın %20 si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde, huzurdaki davaya konu bakiye takip tutarının vadesi gelmemiş, takip tarihi itibari ile muaccel olmamış alacaklara yönelik olduğunu, huzurdaki davanın ikame edilmesinden sonraki süreçte alacağa ilişkin vadenin gelmiş olması nedeniyle bu bakiye alacağın müvekkili tarafından ödendiğini ve mahkeme tarafından asıl alacak bakımından isabetli bir şekilde karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesine rağmen, bizzat davacının hiçbir hakkı olmaksızın açtığı icra takibine ilişkin faiz, harç ve giderleri ile huzurdaki yargılamaya ait giderler ve vekalet ücreti ile kötüniyet tazminatının müvekkili şirket aleyhine hükmedilmesinin usul ve yasalar ile Yargıtay'ın yerleşik uygulamasına aykırı olduğunu, zira davacı taraf ile müvekkili şirket arasında davacı tarafça düzenlenen faturalara ilişkin 27/04/2018 tarihinden itibaren ödeme vadesinin 60 günden 90 güne çıkarılması hususunda mutabık kalındığını, taraflar arasında gerçekleşen 24/04/2018 tarihli elektronik posta yazışmalarında müvekkili şirket tarafından davacı tarafa iletilen 60 gün vadenin 90 gün olarak değiştirilmesi önerisinin davacı tarafça açıkça kabul edildiğini, davacı şirket tarafından 16/11/2018 tarihinde itiraza konu icra takibi başlatılmış olup takip tarihi itibariyle toplam 26.652,59 TL’lik muaccel olmayan borç söz konusu olduğunu savunarak kararın kaldırılmasını, vadesi gelmemiş alacaklar için kötüniyetli olarak icra takibi başlatan davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;
Dava, itirazın iptali istemine ilişkin olup davacı tarafından davalı aleyhine alacağın tahsili talebi ile Bursa 11. İcra Müdürlüğünün 2018/13473 Esas sayılı dosyasında, 51.666,46 TL cari hesap alacağı ve 276,03 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 51.942,49 TL alacak talebi ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlu şirketin asıl alacak tutarının 25.013,87 TL'lik kısmını kabul ederek ödediği ancak dosya borcunun kalan kısmına ve kalan kısmın feri ve faizlerine itiraz ettiği, itirazı üzerin takibin durduğu ve hak düşürücü süre içerisinde iş bu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmaktadır.
Yargılama sırasında alınan 27/06/2019 tarihli bilirkişi raporunda; davacı Mat Kalıp Aparat İmalat San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin davalı Sirena Marine Denizcilik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi firmasına yönelik 16/11/2018 tarihinde 51.666,46 TL cari hesap ve 276,03 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 51.942,49 TL tutarlı icra takibine başladığı görüldüğü, ödeme emrinin Davalı Sirena Marine Denizcilik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin 28/11/2018 tarihinde borcun 25.013,87 TL asıl alacak kısmına itiraz ettiği, davacı ve davalı firmaların 2018 yılı defter ve kayıtlarının kayıtlama sistemi olarak Tek Düzen Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği ile Muhasebe İlke ve Kurallarına uygun olarak tutulduğu tespit edildiği, davacı Mat Kalıp Aparat İmalat San. ve Tic. Ltd. Şti. firmasının 2018 yılına ait ticari defterinin incelenmesi sonucunda; davalı Sirena Marine Denizcilik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi firmasından icra takibine başlanılan tarihte 51.666,46 TL alacak bakiyesinin olduğu, defter kayıtlarının, icra takip tutarı ile uyumlu olduğu tespit edildiği, davalı Sirena Marine Denizcilik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi firmasının 2018 ve 2019 yıllarına ait ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda ödeme emrinin tebliğ edildiği 22/11/2018 tarihinde davacı Mat Kalıp Aparat İmalat San. ve Tic. Ltd. Şti. firmasına 51.666,46 TL borç bakiyesinin olduğu, defter kayıtlarının, davacı tarafın başlattığı icra takip tutarı ile uyumlu olduğu tespit edildiği, davacı taraf ile davalı taraf 2018 yılından 2019 yılına devir eden cari hesap bakiyeleri arasında defter kayıtlarına göre 373,87 TL fark olduğu tespit edildiği, davalı tarafın defterleri yerinde incelendiğinden dolayı 2019 yılı kayıtları da incelenebildiğini, davacı taraf inceleme günü 2019 yılı defterlerini sunmadığından dolayı davacı tarafın 2019 yılı kayıtları incelenmediği, davalı tarafın defter kayıtlarına göre davalı tarafa 2018 yılından 2019 yılına devir eden bakiye borcunun 26.652,59 TL olduğu, bu tutarda bakiye borcunu 11/02/2019 tarih ve 7809 no.lu yevmiye kaydında da tespit edildiği üzere sunmuş oldukları banka havale dekontu ile ödedikleri tespit edildiği, davacı, davalıya herhangi bir ihtarname düzenleyip temerrüde düşürmediğinden dolayı alacağı tutar için herhangi bir faiz hesaplaması yapılmadığı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkemece de söz konusu bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmuş ise de; bilirkişi raporunda ve mahkemece davalının taraflar arasındaki ticari ilişkide vade ile çalışıldığı yönündeki savunmasının değerlendirilmediği görülmektedir. Zira davalı taraf, davacı tarafça düzenlenen faturalara ilişkin 27/04/2018 tarihinden itibaren 60 gün olan ödeme vadesinin 90 güne çıkarıldığını, takibe konu olan ve itiraz edilen fatura alacağının takip tarihinde muaccel olmadığını savunmakta olup bu hususta taraflar arasında yapılan elektronik posta yazışmalarını ibraz etmiştir.
Davalı tarafça ibraz edilen davalı şirketin elektronik posta adresinden gönderilen elektronik postanın " 27/04/2018 itibariyle 60 gün vadesi dolan hesabımızın kapatılıp ve bu tarih itibariyle 90 gün ödeme koşulunu firma olarak kabul ediyoruz" şeklinde olduğu anlaşılmakla, taraflar arasındaki ticari ilişki gereği faturaların 90 gün vadelerle ödenmekte olduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, davacı tarafından 16/11/2018 tarihinde yapılan takibe konu faturalardan 03/09/2018, 06/09/2018, 06/09/2018, 24/09/2018, 28/09/2018, 05/10/2018 ve 08/10/2018 tarihli ve toplamda 26.652,59 TL alacağın muaccel olmadan takip yapıldığı, davanın da takip tarihindeki şartlarına göre değerlendirilmesi gerektiği, bu itibarla davalının savunmasının yerinde olduğu anlaşılmakla, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması yerinde görülmemiştir (Yargıtay 11. HD.nin 10/03/2021 tarih, 2020/4956 Esas, 2021/2260 Karar sayılı ilamı, Yargıtay 19. HD.nin 20/04/2009 tarih, 2008/7987 Esas ve 2009/3414 Karar sayılı ilamı ).
2004 sayılı İİK’nın m. 67/2 hükmü “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare: 02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir” hükmüne yer verilmiştir.
Bu hüküm uyarınca, alacaklının kötüniyet tazminatına mahkûm edilebilmesi için takibin haksız ve kötüniyetle yapılmış olması gerekir. Hemen belirtilmelidir ki, alacaklının icra takibini kötüniyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır.
Öğretiye ve Yargıtay uygulamasına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklı, kötüniyetli kabul edilir. Örneğin, alacağı kendisine tamamen ödenmesine rağmen icra takibine girişen, kefil hakkında kefalet limitinin üzerindeki bir miktar için takip yapan, vadeden önce icra takibine girişen veya kredi sözleşmesinde imzasının bulunmadığı kendisine bildirilen bankanın gerekli incelemeyi yapmaksızın icra takibi başlatması durumlarında alacaklı, İİK’nın 67. maddesi anlamında kötüniyetli sayılmalıdır (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2. Baskı, Ankara 2013, s. 258).
Somut olayda da, davalı kötüniyet tazminatı talebinde bulunmuş olup vadesinden önce takip başlatan alacaklının haksız ve kötüniyetli olduğunun kabulü gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nın 353/1-b-2 hükmü gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın reddine ve davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi yönünde yeninden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
I-) Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, ilk derece mahkemesinin yukarıda anılan kararının KALDIRILMASINA, 6100 sayılı HMK'nın m. 353/1-b-2 hükmü gereğince YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA, Buna göre;
1-) Davacı tarafından davalı aleyhine açılan DAVANIN REDDİNE,
2-) Davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-)Davalının kötüniyet tazminatı talebinin kabulü ile 26.928,62 TL'nin %20'si olan 5.385,72 TL kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-) 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL karar ve ilâm harcının davacı tarafça yatırılan 200,17 TL peşin harçtan mahsubuna, bakiye 119,47 TL’nin talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-) Davacı tarafından ilk derece mahkemesindeki yargılama esnasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-) Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 9.200,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-) Taraflarca yatırılan gider/delil avansından arta kısmın 6100 sayılı HMK'nın m. 333, HMK Yönetmeliğinin m. 207/1 ve HMK Gider Avansı Tarifesinin m. 5 hükümleri uyarınca ilgilisine iadesine,
II-) İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf karar ve ilâm harcının talep halinde davalıya ilk derece mahkemesince iadesine,
III-) Davalı tarafından istinaf başvuru aşamasında yapılan yargılama giderlerinden olan istinaf başvuru harcı olan 121,90 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
IV-) İstinaf incelemesi duruşma açılmadan yapıldığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
V-) 6100 sayılı HMK'nın 7035 sayılı Kanun ile değişik 359/4 maddesi uyarınca kararın kesin olması nedeniyle İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK'nın m. 362/1-a hükmü uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.02.11.2022