Dava konusu istem: Davacının 6552 Sayılı İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun kapsamında yaptığı yapılandırma başvurusunun, borcun 6552 Sayılı Kanun'un yayım tarihi olan 11/09/2014 tarihinde kesinleşmediğinden bahisle reddine dair 08/12/2014 tarih ve 20164 Sayılı işlemin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davacı adına re'sen tarh edilen; 2010 yılı kurumlar vergisi, 2010/Ocak-Aralık dönemlerine ilişkin damga vergisi ve bu vergiler üzerinden tekerrür hükümleri uygulanmak suretiyle kesilen vergi ziyaı cezası ile 2010/Ekim-Aralık dönemine ait aslı aranmayan geçici vergi üzerinden tekerrür hükümlerine göre arttırılarak kesilen vergi ziyaı cezasına ait ihbarnamelerin 06/12/2013 tarihinde tebliği üzerine, 18/12/2013 tarihinde uzlaşma talep edildiği, 20/11/2014 tarihinde söz konusu vergi ve cezalarla ilgili olarak uzlaşmaya varılması üzerine davacı tarafından 28/11/2014 tarihinde 6552 Sayılı Kanun kapsamında yapılandırma başvurusunda bulunulduğu, davalı idarece 08/12/2014 tarih ve 20164 Sayılı işlemle yapılandırma isteminin reddi üzerine bakılan davanın açıldığı, ancak 6552 Sayılı Kanun uyarınca yapılandırmadan faydalanmanın temel şartının kamu alacağının kesinleşmesi olduğu ve başvuruya konu kamu alacağının Kanun'un Resmi Gazete'de yayımlandığı 11/09/2014 tarihinden sonra kesinleştiğinin açık olduğu ve davacının yapılandırma isteminin reddine dair işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: 6552 Sayılı Kanun'da kapsama giren amme alacaklarının kesinleşmesinin gerektiğinden bahsedilmekle birlikte hangi tarih itibarıyla kesinleşmiş olması gerektiği konusunda Yasa metninde herhangi bir düzenleme bulunmadığı, uzlaşılan vergi ve cezaların yapılandırma başvurusu tarihi itibarıyla kesinleştiği, alacağın kesinleşme tarihinin idareden kaynaklanan sebeplerle geciktiği, 6552 Sayılı Kanun ile ilgili uygulamaların mükellefler açısından eşitsizliğe neden olduğu iddialarıyla kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ: Davacının 6552 Sayılı Kanun kapsamındaki yapılandırma isteminin reddedilmesi nedeninin, davalı idare tarafından söz konusu cezalı tarhiyata ilişkin uzlaşma gününün 6552 Sayılı Kanun'un yürürlük tarihi olan 11/09/2014 tarihinden sonraki bir tarihte verilmesinden kaynaklandığı anlaşıldığından ve davacının kendi eylemine ve kusuruna dayanmayan bu gecikme nedeniyle 6552 Sayılı Kanun kapsamındaki yapılandırma isteminin reddedilmesi, hakkaniyet ve adalet ilkelerine aykırı düşeceğinden söz konusu işlemde ve davayı reddeden mahkeme kararında hukuka uygunluk bulunmadığından temyiz isteminin kabulünün gerekeceği düşünülmektedir.
Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
KARAR : İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Davacının 6552 Sayılı İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun kapsamında yaptığı yapılandırma başvurusunun, borcun 6552 Sayılı Kanun'un yayım tarihi olan 11/09/2014 tarihinde kesinleşmediğinden bahisle reddine dair 08/12/2014 tarih ve 20164 Sayılı işlemin iptali istenilmektedir.
İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 125. maddesinin ilk fıkrasında ; "İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır." hükmü yer almakta olup, aynı maddenin son fıkrasında; idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu belirtilmiştir.
6552 Sayılı İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun'un 73. maddesiyle; maddede sayılan ve kesinleşmiş olup bu Kanun'un yayımlandığı tarih itibarıyla vadesi geldiği hâlde ödenmemiş olan ya da ödeme süresi henüz geçmemiş bulunan alacakların ödenmemiş kısmının tamamı ile bunlara bağlı faiz, cezai faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi ferî amme alacakları yerine bu Kanun'un yayımlandığı tarihe kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın; ödenmemiş alacağın sadece ferî alacaktan ibaret olması hâlinde ferî alacak yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu maddede belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla alacaklara bağlı faiz, cezai faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi ferî amme alacaklarının tahsilinden vazgeçileceği kuralı getirilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda belirtilen mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden; idarenin, yasalarla kendisine görev olarak verilen kamu hizmetlerinin ifasında önce gerekli teşkilatı kurmak; bu teşkilatın ayni, şahsi ve mali imkan ve araçlarını hizmete hazır tutmak, hizmetin ifası sırasında hizmetin zamanında ve gereği gibi işlemesini devamlı olarak gözetmek ve hizmetin işleyişini kontrol etmek zorunda olduğu açıktır.
Bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün dahi doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karekteri olan bir kusur olup, hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı adına yapılan cezalı tarhiyata ilişkin ihbarnamelerin 06/12/2013 tarihinde tebliği üzerine, dava açılmayıp 18/12/2013 tarihinde uzlaşma talebinde bulunulduğu, davacının uzlaşma isteminin 10 ay 4 gün sonra 22/10/2014 tarih ve 101406 Sayılı yazıyla cevaplandırılıp 20/11/2014 tarihine uzlaşma günü verildiği ve aynı gün söz konusu vergi ve cezalarla ilgili olarak uzlaşmaya varıldığı, tahakkuk eden vergi ve cazalar için davacı tarafından 28/11/2014 tarihinde 6552 Sayılı Kanun kapsamında yapılandırma başvurusunda bulunulduğu, 6552 Sayılı Kanun ve Bazı Alacakların 6552 Sayılı Kanun Kapsamında Yeniden Yapılandırılmasına Dair Genel Tebliğ (Seri No: 1) uyarınca tarh edilen vergiler ile kesilen cezalara ilişkin düzenlenen vergi ceza ihbarnamelerinin, Kanun'un yayımlandığı tarih itibarıyla kesinleşmiş olması gerektiği, kesinleşme için süresi içerisinde dava açılmaması, dava açılmış olmakla birlikte yargılama aşamalarının son bulması ya da uzlaşma hükümlerinden yararlanılarak uzlaşılması gerektiği, ancak başvuruya konu borçlar, 6552 Sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 11/09/2014 tarihinden sonra kesinleştiğinden yapılandırma isteminin davalı idarece reddedildiği görülmektedir.
Bu durumda, davacının 6552 Sayılı Kanun kapsamındaki yapılandırma isteminin reddedilmesi nedeninin, davalı idare tarafından söz konusu cezalı tarhiyata ilişkin uzlaşma gününün 6552 Sayılı Kanun'un yürürlük tarihi olan 11/09/2014 tarihinden sonraki bir tarihte verilmesinden kaynaklandığı anlaşıldığından ve davacının kendi eylemine ve kusuruna dayanmayan bu gecikme nedeniyle 6552 Sayılı Kanun kapsamındaki yapılandırma isteminin reddedilmesi, hakkaniyet ve adalet ilkelerine aykırı düşeceğinden söz konusu işlemde ve davayı reddeden mahkeme kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. İstanbul 9. Vergi Mahkemesi'nin 30/04/2015 tarih ve E:2015/41, K:2015/1077 Sayılı kararının BOZULMASINA,
3. 2577 Sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.