Özet:
I. HUKUKİ SÜREÇ
A. Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesinin, 03.06.2021 tarihli ve 2020/239 Esas, 2021/336 Karar sayılı kararı ile sanığın uyuşturucu madde ihraç etme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 188 inci maddesinin birinci fıkrası, 35 inci maddesi, 62 nci maddesi, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci, ikinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının ilk cümlesi uyarınca 13 yıl 9 ay hapis ve 37.500,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
B. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin, 08.07.2021 tarihli ve 2021/1985 Esas, 2021/1715 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
C. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, 5237 sayılı Kanun'un 53 üncü maddesinde yapılan değişiklikler ve müsadere hususunda, hükmün düzeltilerek onanması yönünde karar verilmesi görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz sebepleri özetle;
1. Kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,
2. Yeterli delil bulunmadığına, beraat kararı verilmesi gerektiğine,
3. Sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğine,
4. Suçun ihraç yönünden işlenebilir olup olmadığı tespit edilmesi gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulduğuna,
İlişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Sanık soruşturma aşamasındaki savunmalarında atılı suçlamayı kabul etmemiş ise de, mahkeme huzurunda alınan savunmalarının tevilli ikrar niteliğinde olduğu, kargo paketinin içinde ne olduğunu bilmediğine ilişkin savunmalarının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, savunmasında geçen Haluk Larok isimli kişinin açık adres ve kimlik bilgilerini veremediği, açık kimlik ve adres bilgilerinin araştırılması hususunda ilgili kolluğa yazılan müzekkereye, Haluk Larok isimli şahsı belirtilen adresinde tanıyan bilen olmadığı, çevrede yapılan araştırmada yine *** isimli iş yerine rastlanmadığından bahisle cevap verildiği, bu hali ile sanık savunmalarının suçtan kurtulmaya dönük inkar mahiyetinde olduğunun değerlendirildiği; tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde sanığın Katar ülkesine gönderilmek üzere dekoratif üç adet ahşap sandık içine zulalanmış net 1421,7 gram amfetamin etken maddesi içerir uyuşturucu maddeyi kargoya verdiğinin ve kargonun da İstanbul *** ilçesinde bulunan kargo şirketinin yurt dışı kargo toplama ve dağıtım bölümünde yapılan kontroller esnasında yakalandığının sabit olduğu; uyuşturucu madde ihraç etme suçunun icra hareketlerinin "kargo paketini kargoya verme" ile başlayacağı, kargonun Türkiye sınırından çıkarılmadan ele geçirilmesi durumunda suçun teşebbüs aşamasında kalacağı, bu durumda tek olan fiilin, biri "teşebbüs aşamasında kalan uyuşturucu madde ihraç etme" ve diğeri "tamamlanmış olan uyuşturucu nakletme" olmak üzere iki ayrı suçu oluşturacağı bu sebeple de 5237 sayılı Kanun'un 44 üncü maddesinde öngörülen fikri içtima kuralı gereğince daha ağır sonuç doğuran suçtan hüküm kurulması gerekeceği, "teşebbüs aşamasında kalan uyuşturucu madde ihraç etme" suçunun daha ağır sonuç doğuran suç olduğu anlaşılmakla; sanığın uyuşturucu madde ihraç etmek suçundan, ele geçen uyuşturucu madde miktarı göz önüne alınarak alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle cezalandırılmasına ve sanığın eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığı anlaşıldığından cezasında indirim yapılarak mahkûmiyetine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgular konusunda, Bölge Adliye Mahkemesince, isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
İlk Derece Mahkemesinin ve Bölge Adliye Mahkemesinin, suçun sübutuna ilişkin takdirlerinde bir isabetsizlik bulunmadığı, sanık savunmasında içerisinde uyuşturucu maddelerin bulunduğu kargo paketini kendisine veren şahsın Haluk Larok isimli şahıs olduğunu beyan etmiş ise de, mahkemece yapılan araştırmada şahsın açık kimlik ve adres bilgilerinin tespit edilemediği, anılan şahıs hakkında bu suçtan kamu davası açılması halinde kovuşturma sonuçlarına göre sanık lehine her zaman yargılamanın yenilenmesi yolu ile etkin pişmanlık hükmünün uygulanmasının mümkün olduğu ve bu aşama etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmamasının yerinde olduğu anlaşılmakla, sanık müdafiinin bu yöndeki temyiz sebepleri yerinde görülmemiş, hükümde açıklanan gerekçeler, tüm dosya kapsamına göre usul ve yasaya uygun bulunarak, aşağıda belirtilenler dışında hükümde hukuka aykırılık tespit edilmemiştir.
1. Uyuşturucu ve uyarıcı madde ihraç etme suçunun icra hareketleri "gümrük beyanı" ile başlar. 27.10.1999 tarihli 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun üçüncü maddesinin onaltıncı fıkrasına göre ""gümrük beyanı" deyimi, belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde eşyanın bir gümrük rejimine tabi tutulması talebinde bulunulmasını" ifade eder. Sanık tarafından Katar'a gönderilmek üzere kargoya verilen ve içerisinde uyuşturucu maddelerin ele geçirildiği paketin gümrük beyanında önce kargo şirketinin yurtdışı kargo toplama ve dağıtım bölümünde yapılan kontrol esnasında yakalandığı, uyuşturucu madde ihraç etme suçunun icra hareketinin başlamadığı ve henüz gümrük sahasına girmemesi nedeniyle bu suça teşebbüsün söz konusu olmadığı, sanığın eyleminin tamamlanmış uyuşturucu madde nakletme suçunu oluşturduğu gözetilmeden, sanık hakkında uyuşturucu madde ihraç etmeye teşebbüs suçundan hüküm kurulması,
2. Hükümden önce 15.04.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun'la 5237 sayılı Kanun'un 53 üncü maddesinde yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
3. Adli Emanetin 2020/9267 sırasında kayıtlı uyuşturucu madde ambalajlarının 5237 sayılı Kanun'un 54 üncü maddesinin birinci fıkrası gereğince müsaderesi yerine 5237 sayılı Kanun'un 54 üncü maddesinin dördüncü fıkrası gereğince müsaderesine karar verilmesi, hukuka aykırı görülmüştür.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle sanık müdafiinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin, 08.07.2021 tarihli ve 2021/1985 Esas, 2021/1715 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Bozma nedeni ile tutukluluk süresi ve tutuklama koşullarında değişiklik bulunmaması karşısında sanık hakkındaki salıverilme talebinin REDDİNE,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.03.2023 tarihinde karar verildi.