Taraflar arasındaki davada Bakırköy 3. Tüketici Mahkemesi'nce verilen yukarıda sayı ve tarihi belirtilen kararın HMK 363. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmesi üzerine, dava dosyası ve içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve diğer tüm dosya kapsamı delil ve belgeler incelendi. Gereği müzakere edilip düşünüldü.
Davacı A.bank TAŞ vekili, davalı O.N.Ö.’in Bakırköy Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığı’na müracat ederek A.bank TAŞ’a ait kredi kartı ile harcama yapmadığı halde kredi kartından 19.01.2014 tarihinde her biri 180 TL olmak üzere toplam 3 kalemde 540.- TL tahsilat yapıldığı gerekçesiyle iadesi talebinde bulunması üzerine Bakırköy TSHH’nin 28.05.2014 Tarih, 2014/1895 Sayılı kararı ile davalı Osman’ın harcama yapmadan kredi kartından tahsilat yapıldığı gerekçesiyle iadesine karar verildiğini, davalı Osman’ın itiraz ettiği işlemlerin 3D Secure şifresi kullanılmak suretiyle yapıldığını, davalının şifresini koruyamadığını ileri sürerek, tüketici hakem heyeti kararının itirazen incelenerek iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı davaya cevap vermemiş, duruşmaya da katılmamıştır.
Mahkemece; Bakırköy TSHH 2014/1895 Sayılı kararı ile davalı olarak gösterilen A.bank ve T. İletişim A.Ş’nin tüketiciye karşı sorumlu oldukları belirtilmiş ise de fatura alacaklısının Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararında davalı olarak gözüken T. İletişim A.Ş olduğu ve işlemin dayanağının da T.’e ait fatura olduğu, davacısı A.bank A.Ş’nin banka olarak talimat doğrultusunda hesaptan kesim yaptığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 540.- TL’nin davacı A.bank A.Ş yönünden Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına, AAÜT uyarınca davacı vekiline takdir olunan 540.- TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine miktar itirabiyle kesin olarak karar verilmiştir.
Adalet Bakanlığı’nın talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, davalı O.N.Ö.’in gerçek adres ve bilgilerinin araştırılması, davacının Banka olduğu nazara alınarak vatandaşlık kimlik numarasının istenmesi ve adres kayıt sisteminden davalı Osman’a adresinin araştırılması, Tebligat Kanunu ve Yönetmeliğine uygun olarak dava dilekçesinin tebliğ ettirildikten sonra yargılamaya devam edilmesi gerekirken, davalı Osman’ın adresinin gerekçeli karar yazıldıktan sonra araştırılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu ve kabule göre, 2015 yılı AAÜT’nin, Tüketici Hakem Heyetinin lehine vermiş olduğu karar mahkemece iptal edildiğinden uygulanması gereken 12'nci maddesinin 1. fıkrasına göre davalı aleyhine hükmedilmesi gereken avukatlık ücretinin 64,80 TL yerine 540.00.- TL olarak karar verilmesinin de doğru olmadığı gerekçesiyle hükmün 6100 sayılı HMK m.363/1 uyarınca kanun yararına bozulması istenmiştir.
Yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere mahkemece, davanın kabulüne, 540.- TL’nin davacı A.bank A.Ş yönünden Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına, AAÜT uyarınca davacı vekiline takdir olunan 540.- TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine miktar itibariyle kesin olarak karar verilmiş ise de dava dosyası incelendiğinde davalı O.N.Ö.’in Bakırköy Tüketici Hakem Heyetine başvuru dilekçesinde adres olarak Basınköy Tepe Sok. No:5/C, Bakırköy-İstanbul adresini gösterdiği, Bakırköy Tüketici Hakem Heyeti’nin 28.05.2014 tarihli kararında da bu adresin yer aldığı, dava dilekçesi ekinde davacı banka tarafından ibraz edilen hesap ekstresinde O.N.Ö.’in adresi Basınköy Tepe Sok. Villa Öner Apt.No:5 Blok: C, Bakırköy-İstanbul adresi, yine davacı banka tarafından O.N.Ö.’e gönderilen 07.02.2014 ve 22.02.2014 tarihli yazılarda yine aynı adres yazılı olduğu halde dava dilekçesine davalı O.N.Ö. adresi olarak Dumlupınar Cad. A2 Blok, Ataköy 5.Kısım, Bakırköy İstanbul Adresinin yazıldığı, mahkemece dava dilekçesi ve duruşma gününün tebliğine dair tebligatın Dumlupınar Cad. A2 Blok, Ataköy 5.Kısım, Bakırköy adresine çıkarıldığı, tebligat belgesinde “...muhatap adreste tanınmıyor, kapıcı Hasan Kozan’ın sözlü beyanından anlaşıldı, kapıcı imzadan imtina etti, merciine İADE...” şerhi yazılı olduğu halde mahkemece davalıya usulüne uygun tebligat yapılıp savunma hakkı tanınmadan davalının yokluğunda yargılama yapılıp karar verildiği ve kararın da yine Dumlupınar Cad. A2 Blok, Ataköy 5.Kısım, Bakırköy adresine çıkarıldığı ve yine tebligatın “muhatap adreste tanınmadığından merciine iade” edildiği anlaşılmıştır.
Anayasa'nın 36'ncı maddesine göre herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Adil yargılanma hakkı hak arama özgürlüğünün uygulamaya yönelik uzantısı niteliğindedir. 1086 sayılı HUMK'nın 73 ve 6100 sayılı HMK'nın 27'inci maddeleri uyarınca taraflar dinlenmeden, iddia ve savunmalarını beyan etmeleri için Tebligat Kanunu ve Yönetmeliği’ne uygun şekilde davet edilmeden hüküm kurulması savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğundan adil yargılanma hakkı ve hukuki dinlenilme hakkına aykırıdır. Bu itibarla mahkemece, yargılama sırasında davalı O.N.Ö.’e usulüne uygun şekilde tebligat yapılıp savunma hakkı tanınmadan hüküm tesisi doğru görülmediğinden, kanun yararına temyiz isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Ayrıca 6502 sayılı Kanun'un 70/6 maddesi "Tüketici hakem heyetlerinin tüketici lehine verdiği kararlara karşı açılan itiraz davalarında, kararın iptali durumunda tüketici aleyhine, avukatlık asgari ücret tarifesine göre nispi tarife üzerinden vekalet ücretine hükmedilir." hükmünü havidir.
Kanunun bu açık hükmü karşısında mahkemece davalı aleyhine nispi tarife üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru olmamış, HMK 363/1 maddesi gereği bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 6100 sayılı HMK'nın 363. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere kanun yararına BOZULMASINA, aynı Yasa'nın 363/3. maddesi uyarınca kararın bir örneğinin Resmi Gazete'de yayımlanmak üzere Adalet Bakanlığına gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına verilmesine, 08.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.