Davacılar vekili, 06.09.2015 tarihinde, davacıların çadır önünde oturan 8 aylık oğlu ...'e, dava dışı sürücü idaresindeki aracın çarpması sonucu, ....'un vefat ettiğini belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL. maddi tazminatın tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Hakem heyetince dosyada yer alan belgelerin, olay yerinin Karayolları Trafik Kanunu'nun 2. maddesi kapsamında olup olmadığı hususunu değerlendirip, bu kapsamda dosyanın esasına girerek karar vermeye yeterli olmadığı, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu 30/15 madde uyarınca Hakemlerin sadece dosyada mevcut belgeler üzerinden inceleme yapma yetkisinin bulunduğu, Tahkim Yargılaması kapsamında olay yerinde keşif yapılmasının mümkün olmadığı, bu kapsamda yargılamaya HMK madde 435/1 (c) uyarınca, dosyadaki mevcut belgelerle esasa yönelik karar vermenin imkansız olması nedeniyle, davacıların genel mahkemelerde dava açma hakları saklı kalmak kaydı ile davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Bir zararın, zorunlu trafik sigortası teminatı kapsamına girebilmesi için o zararın motorlu araç ile karayolunda meydana getirilmiş olması gerekir. KTK’nun 3’ncü maddesinde karayolu, trafik için kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlar olarak tanımlanmıştır.
Ancak, anılan Yasa’nın 2’nci maddesinde de bu kanunun karayolunda uygulanacağı hükme bağlandıktan sonra, aksine hüküm bulunmadığı hallerde, karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerlerin, erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da bu kanun hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Somut olayda, hakem heyetince yukarıda yazılı gerekçelerle talebin usulden reddine karar verilmiştir.
Dosyada mevcut .... Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/2850 Sor. ve 2015/1612 K. nolu Kovuşturma Yapılmasına Yer Olmadığına Dair Kararda; “...Müşteki ve şüphelilerin tarım işinde çalışmak üzere geçici olarak .... ilçesine geldikleri, ...köyü İncirli yolu üzerinde bulunan iki adet çadırda kaldıkları, olay günü ....'ün (21.10.2012 doğumlu) dedesi şüpheli...'e ait kontak anahtarını alarak çadırın önünde duran ve kilitli olmayan arabayı çalıştırarak hareket ettirdiği, bu esnada çadırın gölgesinde oturan .... ve ....'ün üzerinden geçerek yol kenarında bulunan taşlık alana çarpması sonucu durduğu,..olay yerinde yapılan incelemede araç tekerlek ve çarpma izlerinin olduğu, fren yapıldığına dair izin olmadığı ...” belirlenmiştir. Bu halde, kazanın meydana geldiği yerin karayolu sayılan yerlerden olduğunun kabulü gerekir. H.G.K.'nın kararıda bu yöndedir. Bu durumda rizikonun teminat kapsamında olduğu kabul edilerek, tarafların delilleri toplanarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 29/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.