Özet:
- Dava, trafik kazası sonucunda meydana gelen ölüm olayına bağlı olarak açılmış maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.
- Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiştir.
- Bu yasal düzenlemeye göre ihtiyati tedbir kararının ancak uyuşmazlık konusu hakkında verilmesi mümkün olup, davanın konusunu oluşturmayan hususların anılan madde kapsamında ihtiyati tedbir kararına konu olması mümkün değildir.
- İİK'nun 257 ve devamı maddelerinde ise ihtiyati haciz ayrıca düzenlenmiştir.
- Somut olayda üzerine ihtiyati tedbir konulması istenilen davalılara ait mal varlıklarının mülkiyeti husunda ihtilaf bulunmayıp, alacak para alacağına ilişkindir. Bu nedenle, Mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık tespit edilemediğinden;davacılar vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmektedir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 25/10/2018 günlü trafik kazası sonucunda vekil edenlerinden ...'in oğlu, diğer davacıların da kardeşi olan n hayatını kaybettiğini ileri sürerek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla davacı anne ... için 10.000,00-TL maddi ve 200.000,00-TL manevi, diğer davacıların her biri için ayrı ayrı 20.000,00-TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, ayrıca kazanın oluşumunda kusuru bulunan davalı araç sürücüsü ... ile araç işleteni olan davalı ...'nun mal varlıkları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep edilmiştir. Mahkemece, bu istem değerlendirilerek 25/10/2019 günlü ara kararı ile; mevcut delil durumuna göre üzerine tedbir konulması talep olunan davalılara ait mal varlığının somut dava yönünden uyuşmazlık konusu bulunmadığı, dolayısıyla HMK'nun 389/1 maddesindeki şartların oluşmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekilinin istinaf sebepleri; ihtiyati tedbir şartlarının oluşmuş olmasına rağmen talebin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu hususuna ilişkindir. Dava, trafik kazası sonucunda meydana gelen ölüm olayına bağlı olarak açılmış maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.HMK'nun 389. maddesinde, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiştir. Bu yasal düzenlemeye göre ihtiyati tedbir kararının ancak uyuşmazlık konusu hakkında verilmesi mümkün olup, davanın konusunu oluşturmayan hususların anılan madde kapsamında ihtiyati tedbir kararına konu olması mümkün değildir. İİK'nun 257 ve devamı maddelerinde ise ihtiyati haciz ayrıca düzenlenmiştir. Somut olayda üzerine ihtiyati tedbir konulması istenilen davalılara ait mal varlıklarının mülkiyeti husunda ihtilaf bulunmayıp, alacak para alacağına ilişkindir. Bu nedenle, Mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık tespit edilemediğinden;davacılar vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan mahkeme ara kararına yönelik olarak davacılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılardan karar tarihi itibariyle alınması gereken istinaf karar ve ilam harcı ile istinaf başvurma harçlarının peşin olarak alındığı anlaşıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından yapılan giderlerin üzerlerinde bırakılmasına,HMK. m.353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-f gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 13/07/2020