Taraflar arasındaki trafik kazası nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı maddi tazminat yönünden davanın atiye terkine, manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ile davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacılar vekili; 13.06.2009 tarihinde müvekkilleri ... ve ...’nin ... İlçesinde dar bir sokakta yürürken,davalılardan...’ın maliki, ...’in sürücüsü olduğu aracın müvekkillerine çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasında müvekkillerinin ağır şekilde yaralandığını, ...’in uzun süre tedavi gördüğünü, kazanın oluşumunda araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, beyanla fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, müvekkili ... için hesaplanacak maddi tazminatın ve ... için 20.000,00 TL, ... için 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılar vekili 23.06.2015 tarihli celsede maddi tazminata ilişkin taleplerini atiye bıraktıklarını beyan etmiştir.
Davacılardan ...’ın davanın devamı sırasında vefat etmesi üzerine, usulüne uygun olarak sunulan veraset ilamına ve vekaletnameye göre, bir kısım mirasçıları tarafından davaya devam edilmiş, mirasçılardan ...’in babasının mirasını reddettiğine dair ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/617-583 E.,K. sayılı kararının dosyaya sunulduğu, bu defa Medeni Kanun hükümlerine göre Asiye’nin mirasçısı olabilecek ... ve küçük ...’e tebligat çıkarılmıştır.
Davalı ...; kazanın meydana gelmesinde bir kusuru bulunmadığını,davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ...; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacılar vekilinin talebi gereğince maddi tazminat davasının atiye terkine, muris ...’ın mirasçıları ... ve küçük ... yönünden davanın müracaata bırakıldığı anlaşıldığından, üç aylık müracaat süresinin dolması bekleneceğinden bu kişiler yönünden davanın tefriki ile dosyanın yeni esas üzerinden devamına, ... yönünden manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 13.06.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile ölü davacı ...’ın işbu davayı takip eden mirasçıları olan ..., ... ve ...’e payları oranında verilmesine, ... yönünden manevi tazminat davasının kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 13.06.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile ...’a verilmesine, dair karar verilmiş; hüküm davacılar vekili ve davalılar vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Dava,trafik kazası sonucunda cismani zarar nedeniyle, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalılar vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davanın atiye terki (bırakılması) deyimi, davanın geri alınması anlamına gelir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK'nun 123.maddesi (eski 1086 sayılı HYUY'nın 185/1maddesi) uyarınca davanın geri alınması ancak karşı tarafın açık kabulü ile mümkündür. Davacının atiye terk (davayı geri alma) isteğine, davalının karşı çıkmaması ve açıkça rıza göstermesi gereklidir. Zımni muvafakat davayı geri almak için yeterli değildir.
Somut uyuşmazlıkta; davacılar vekili 23.06.2015 tarihli celsede maddi tazminata ilişkin taleplerini atiye bıraktıklarını beyan etmiştir. Mahkemece davalılara, davacılar vekilinin atiye bırakma talebine muvafakat edip etmediği sorulmadan, mahkemece maddi tazminata ilişkin davanın atiye terkine karar verilmiştir.
Davacılar vekilinin maddi tazminat ile ilgili talebini atiye bırakma ile ilgili beyanına karşı davalıların ne diyeceği belirlenmeden ve davalılardan, davacının atiye bırakma talebine muvafakat edip etmedikleri sorularak, muvafakat etmeyen davalılar yönünden yukarıdaki açıklamalar ışığında davaya devam edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
3-Borçlar Kanunu'nun 47. maddesi(TBK 56. mad) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen hususlar ve meyadana gelen zararın ağırlığı dikkate alındığında, davacı eş ... lehine takdir olunan manevi tazminat miktarının fazla olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun şekilde manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; hükmedilen manevi tazminat miktarları yönünden davacılar vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru görülmemiştir.
4-Gerekçeli karar başlığında davacı ... mirasçısı ...’un adının yazılmaması mahallinde düzeltilmesi mümkün maddi hata olarak değerlendirilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara ve davacılara geri verilmesine 25/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.