Özet:
- Türk Borçlar Kanunu'nun ilgili maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır.
- Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir.
- Mahkemece, meydana gelen trafik kazası sonucu davacıların çocuğu olan murislerinin ölümü nedeniyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla; tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kazanın meydana geldiği tarih de göz önünde bulundurularak davacılar için hak ve nasafet kuralları çerçevesinde daha düşük manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, somut olay ile bağdaşmayan, bir miktar yüksek manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.
- K A R A R -
Davacılar vekili; davalıların sürücüsü işleteni ve trafik sigortacısı olduğu aracın, bisikleti ile seyir halinde bulunan müvekkillerinin müşterek çocuğu ...’a arkadan çarpması sonucu ... ın vefat ettiğini, davacıların büyük üzüntü ve elem yaşadığını ve maddi durumunun iyi olmadığını, olası kast ve en kötü ihtimalle bilinçli taksir durumunda bu olayın gerçekleşmiş olduğunu belirterek her bir müvekkil için ayrı ayrı 50.000,00 TL maddi tazminatın ile ayrı ayrı 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsilini talep etmiştir.
Davalı Generali Sigorta A.Ş. vekili; kazaya karışan aracın müvekkili nezdinde trafik sigortasının olduğunu, kusur tespiti ile aktüer hesabı alınması gerektiğini, sigorta şirketine başvuru yapılmadığını bu nedenle sigorta şirketinin temerrüdünden bahsedilemeyeceğini, manevi tazminatların trafik sigorta poliçesi teminatına girmeyeceğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; maddi tazminat davasının
ödeme nedeniyle konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat yönünden, Generali Sigorta A.Ş. aleyhine açılan davada pasif husumet ehliyeti bulunmaması nedeniyle HMK 114 ve 115 maddeleri gereğince usulden reddine, diğer davalılar ... ve ... aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile davacılar için 20.000,00'er TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde,dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı ...’nin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
6098 sayılı TBK'nun 56. (818 sayılı BK'nun 47.) maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
O halde mahkemece, meydana gelen trafik kazası sonucu davacıların çocuğu olan murislerinin ölümü nedeniyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla; tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kazanın meydana geldiği tarih de göz önünde bulundurularak davacılar için hak ve nasafet kuralları çerçevesinde daha düşük manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, somut olay ile bağdaşmayan, bir miktar yüksek manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.
3-HMK'nın 26. maddesine göre; "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir."
Somut olayda; davacılar vekilinin dava dilekçesinde faiz talebi olmamasına rağmen; mahkemece, talep aşılarak dava tarihinden itibaren faize hükmedilmiştir. O halde mahkemece, HMK'nın 26. maddesi uyarınca taleple bağlı kalınarak hükmedilen tazminatlara faiz işletilmemesi gerekirken talep aşımı yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ...’nin sair temyiz itirazlarının reddine, (2)ve (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ...’nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ...'ye geri verilmesine 07/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.