Davacı İsteminin Özeti:
Müvekkili sendikanın davalılardan Turtalya Araç Muayene İstasyonu A.Ş.'de gereken üye çoğunluğunu sağlayarak toplu iş sözleşmesi yapma yetkisi için 27/10/2010 tarihinde diğer davalı Bakanlığa başvurduğunu, Bakanlığın, sendikanın yeterli üye çoğunluğunun bulunduğu tespitine ilişkin yazısını taraflara tebliğ ettiğini, davalı firmanın olumlu yetki tespitine itiraz davasının Yargıtay 9. Hukuk Dairesince kesin olarak reddedildiğini, müvekkili sendikanın yetkisinin kesinleşmesi üzerine müvekkili sendikanın, İstanbul 15. Noterliğinin 01/08/2018 tarih ve 04307 nolu yazısıyla toplu iş sözleşmesi görüşmelerine başlamak için yer, gün, saat tespitini müştereken yapmaya davalı firmayı davet ettiğini, davalı firmanın sendikanın davetine icabet etmemesi üzerine müvekkili sendikanın 07/08/2018 tarihinde bir tutanak tutarak taraflar arasında toplantı gerçekleştirmesi için 09/08/2018 tarih ve 2018/357 sayılı yazısıyla Bakanlığa başvurduğunu, Bakanlığın 15/08/2018 tarih ve 13699 sayılı yazısıyla taraflara toplantı yer, gün ve saatini bildirdiğini, müvekkili sendika tarafından toplantıya katılmakla görevlendirilen sendikanın Konya temsilcisi Mehmet Ünver’in, toplantının yapılacağı Antalya İş Kurumu Antalya Bulvarı Kanal mah. no:12 Kepez/Antalya yerine, Antalya'yı yeteri kadar bilmediğinden sehven Antalya Çalışma ve İş Kurumu İl Müd. Gürsu mah. 337. sok. no:44 Konyaaltı/Antalya adresine gittiğini, bu nedenle 10:30 olan toplantı saatine 20 dakika gecikmeyle 10:50’de ulaşabildiğini ancak sendika temsilcisinin bu haklı mazeretinin Antalya İş Kurumu’nun 29/08/2018 tarih ve 14163 sayılı yazısı ekinde yer alan, kurum yetkililerince toplantı saati 10:50 olarak belirtilerek tutulan bir tutanakla birlikte imza altına alındığını, davalı firma yetkilisinin, sendika yetkilisinin bu haklı mazeretini dikkate almadan sendika temsilcisinin çok haklı mazereti nedeniyle gecikmesini sendikanın yetkisini düşürmek için fırsat bilerek toplantı yerini terk ettiğini, davalı firmanın ilk toplantıya gelmemesi, Bakanlık tarafından düzenlenen toplantıda da sendika yetkilisini beklemeden toplantı yerini terk etmesi üzerine müvekkili sendikanın 2018/389 sayılı ve 12/09/2018 tarihli yazısıyla Antalya İş Kurumuna resmi arabulucu tayini için başvuru yaptığını, Antalya İş Kurumunun da sendikanın resmi arabulucu tayini talebi başvurusuyla ilgili Çalışma Genel Müdürlüğünden görüş istediğini, Çalışma Genel Müdürlüğünün 69055 sayılı yazısıyla Antalya İş Kurumuna “sendikaya verilen yetki belgesinin hükümsüz kaldığı” şeklinde görüş ilettiğini, bunun üzerine Antalya İş Kurumunun da 17754 sayılı ve 22/10/2018 tarihli yazısıyla Çalışma Genel Müdürlüğünün görüşü nedeniyle sendikanın başvurusuyla ilgili işlem yapmadığı şeklinde olumsuz sonuç bildirdiğini, müvekkili sendikanın 8 yılı aşkın bir süredir binbir kahır ve meşakkatle sürdürdüğü yetki prosedürü sürecinin, çok haklı bir mazeret nedeniyle toplantıya 20 dakika gecikmesi nedeniyle yetkisinin düşürülerek sonlandırılmasının, sendikal haklara, toplu iş sözleşmesi yapma hakkına, İş Yasalarının işçiyi koruyucu temel felsefesine, ILO sözleşmelerine aykırı olduğu gibi insan vicdanını sızlatan, hukuka güveni dinamitleyen bir işlem olduğunu, şekil şartının, özü bu denli hiçe sayan, hakkaniyete ve vicdana bu kadar aykırı değerlendirilmesinin dünyada başka örneği olmadığını, ayrıca davalı firmanın kötüniyetinin gün gibi aşikar olduğunu, davalı kurumun, davalı firmanın böylesine aleni olan kötüniyetine rağmen davacı firmanın yetkisinin hükümsüzlüğüne karar vermesinin kötüniyetin kanunen himaye edilmeyeceğini emreden Medeni Kanunun 2. maddesine de aykırı olduğunu ileri sürerek Antalya Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünün 17754 sayılı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürlüğünün 69055 sayılı işleminin iptali ile müvekkili sendikanın resmi arabulucu tayini talebinin yerine getirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı davalılar istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı davalılar vekilleri temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
Gerekçe:
Toplu iş sözleşmesi yetkisi, toplu iş sözleşmesi ehliyetine sahip kuruluş veya kişinin belli bir toplu iş sözleşmesi yapabilmesi için Kanunun aradığı niteliğe sahip olmasını gösterir (Günay, Cevdet İlhan: İş Hukuku Yeni İş Yasaları, Ankara, 2013, s. 942).
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun “Yetki” başlıklı 41’inci maddesinin birinci fıkrasına göre “Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması hâlinde bu işyeri veya işletme için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.”
6356 sayılı Kanun'un “Yetki İtirazı” başlıklı 43’üncü maddesinin birinci fıkrasına göre de, “Kendilerine 42 nci madde uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren; taraflardan birinin veya her ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı veya kendisinin bu şartları taşıdığı yolundaki itirazını, nedenlerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde mahkemeye yapabilir.”
6356 sayılı Kanun'un “Yetki Belgesi” başlıklı 44. maddesine göre de “Tespit yazısına süresi içinde itiraz edilmemişse sürenin bitimini takip eden altı iş günü içinde; yapılan itiraz reddedilmişse ya da kendisine yetki şartlarına sahip olmadığı bildirilen sendikanın itirazı sonucunda yetki şartlarına sahip olduğunu tespit eden kesinleşmiş mahkeme kararının tebliğ edildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde; ilgili sendikaya, Bakanlıkça bir yetki belgesi verilir.”
Ayrıntılı olarak belirtilen düzenlemeler doğrultusundaki usûle göre yetki belgesinin alınmasından sonra yapılacak çağrı ile toplu görüşme süreci başlayacaktır.
Belirtmek gerekir ki, yetki tespiti ve toplu görüşme sürecine dair 6356 sayılı Kanun’da yer alan hükümlerin bir çoğunda kesin ve düzenleyici süreler öngörülmüştür. Kanun koyucunun amacının, toplu iş sözleşmesinin en kısa sürede imzalanması ve işçilerin toplu iş sözleşmesinde kararlaştırılacak haklarına kavuşmaları olduğu gözetildiğinde, kesin ve düzenleyici süreler aracılığı ile toplu iş sözleşmesinin ivedi şekilde imzalanmasının amaçlandığı ifade edilebilir.
Somut uyuşmazlıkta Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yetki belgesinin düzenlenmesi sonrasında davacı sendika tarafından toplu görüşme çağrı yazısı işverene tebliğ edilmiş, taraflar arasında ilk toplantı tarihi belirlenemediği için işçi sendikası tarafından Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne (Kurum) başvuru yapılmıştır.
Antalya Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü tarafından ilk toplantının 28/08/2018 tarihinde ve saat 10:30’da “Antalya Bulvarı Kanal Mah. No:12 Kepez/Antalya” adresinde yapılması kararlaştırılmış, toplantının yeri ve zamanının belirtildiği 15/08/2018 tarih ve 13699 sayılı yazı işçi sendikası ile işverene tebliğ edilmiştir.
Bununla birlikte 28/08/2018 tarih ve saat 10:45’de düzenlenen (1) sayılı ilk tutanağa göre işçi sendikasını temsilen toplantıya katılan olmamış, işvereni temsilen işveren avukatı toplantıya iştirak etmiş ve tutanak işveren avukatı ile Kurum temsilcileri tarafından imzalanmıştır. Diğer taraftan saat 10:50’de tanzim olunan (2) sayılı ikinci tutanağa göre de saat 10:50’de davacı sendika temsilcisi toplantıya iştirak etmiş ve bu tutanak da sendika temsilcisi ile Kurum temsilcileri tarafından imzalanmıştır.
Dava dilekçesi ile (2) sayılı tutanak içeriğine göre de sendika temsilcisinin yanlış adrese gitmesi sebebiyle toplantıya geç katıldığı anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalara göre Kurum tarafından ilk toplantının yeri ve zamanı taraflara usulüne uygun şekilde tebliğ edildiğinden, (1) sayılı tutanak içeriği ile dosya kapsamına göre işçi sendikasının ilk toplantıya katılmadığı sabittir. Bununla birlikte işçi sendikası tarafından ilk toplantıya katılmama sebebi olarak haklı bir mazeretin ileri sürülmesi de söz konusu olmamıştır. Belirtmek gerekir ki sendika temsilcisinin Antalya ilini yeteri kadar bilmemesi sebebiyle toplantının yapılacağı adrese geç ulaşması haklı bir mazeret olarak kabul edilemez.
6356 sayılı STİSK’nın “Toplu görüşmenin başlaması ve süresi” başlıklı 47 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre “İşçi sendikası, çağrı tarihinden itibaren otuz gün içinde yapılacak olan ilk toplantıya gelmez veya aynı süre içinde toplu görüşmeye başlamazsa yetkisi düşer.”
Açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında, haklı bir mazereti olmaksızın toplu görüşmenin ilk toplantısına katılmayan işçi sendikasının yetkisi düştüğünden, Antalya Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü tarafından yetkinin düştüğü gerekçesiyle toplu görüşme sürecine dair müteakip işlemin gerçekleştirilmemesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Bu itibarla İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi ve bu karara karşı yapılan istinaf başvurularının esastan reddi kararı hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.