Terör Örgütü - Etkin Pişmanlık
Yargıtay 16. Ceza Dairesi
Esas No : 2018/421
Karar No : 2018/1848
Karar Tarihi : 2018-05-08





Örgüt kurma, yönetme, örgüte üye olma, üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme veya örgüte bilerek isteyerek yardım etme suçlarında etkin pişmanlık şahsi cezasızlık veya cezadan indirim yapılması gereken haller olarak kabul edilmiştir.

Amaç suçun işlenişine iştirak etmeksizin, hakkında bir soruşturma başlamadan önce örgütten gönüllü olarak ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi halinde (221/2 m.), hakkında soruşturma başladıktan sonra, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi (221/4 m. ilk cümle), verilen bilgilerin samimi ve örgütlü suçlarla mücadelede yararlı olması halinde, sanık yakalandıktan sonra pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını veya mensuplarının önemli ölçüde yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermesi halinde (221/3 m.), sanık hakkında şahsi cezasızlık nedeni uygulanacaktır.

Amaç suça elverişli vahim nitelikte sayılan eylemler gerçekleştirilmeden yakalanan, örgüt kuran, yöneten, örgüte üye olan, üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek isteyerek yardım edenlerin örgütün yapısı ve faaliyetleri hakkında bilgi vermesi halinde cezadan indirim yapılacaktır (221/4. fıkra 2. cümle).

Somut olayda dosya kapsamına göre herhangi bir eyleme katıldığı tespit edilemeyen sanığın aşamalarda değişmeyen ifadelerinde; Hatay’da yanına gelen ve eşgalini söylediği şahsın vasıtası ile daha önce PKK'ya katıldığını düşündüğü arkadaşını bulmak amacıyla yanında B.B., soy ismini hatırlamadığı bir kişi ve M.M. isimli arkadaşları ile Diyarbakır'a gittiklerini, burada İ1 Başkanlığına götürülerek yanlarına gelen ismini tanımadığı ancak eşgalini verdiği bir şahsın kendilerini bir eve götürdüğünü ertesi gün de ticari taksi ve minibüs ile Lice'ye giderek PKK terör örgütüne katıldığını, kamplarda ideolojik ve silahlı eğitim aldığını, kendisine eğitim veren kişilerin kod isimlerini paylaştığı, beraber olduğu örgüt üyelerinin bir kısmının da ismini verdiği anlaşılmakla; silahlı terör örgütüne üye olan, yakalandıktan sonra yargılama aşamasında örgütte kaldığı süre ve konumu itibarıyla, örgütün yapısı ve faaliyetler ile ilgili bilgi veren sanığın, verdiği bilgilerin konum ve faaliyetleri ile uyumlu olup olmadığı ve eldeki mevcut bilgiler ile örtüşüp örtüşmediği ilgili birimlerden sorulup, verdiği bilgiler de gözetilerek sanık hakkında TCK'nın 221/4-2 cümlesinin uygulanıp, uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,

Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden BOZULMASINA, 08.05.2018 tarihinde Üye ...'in hükmün onanmasına dair karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.

Başkan V. Üye (M) Üye Üye Üye

KARŞI OY:

Sanığın silahlı terör örgütüne üye olma suçunun sübut bulduğunda sayın çoğunluk ile aramızda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Ancak, sayın çoğunluğun, etkin pişmanlık ile ilgili tespit ve değerlendirmelerde bulunduktan sonra, “Somut olayda dosya kapsamına göre herhangi bir eyleme katıldığı tesbit edilemeyen sanığın aşamalarda değişmeyen ifadelerinde; Hatay’da yanına gelen ve eşgalini söylediği ... isimli şahsın vasıtası ile daha önce PKK’ya katıldığını düşündüğü ... isimli arkadaşını bulmak amacıyla yanında Burak Büyükkaya, ... (soyadını hatırlamıyor) ve Mahsun Macit isimli arkadaşları ile Diyarbakır’a gittiklerini, burada ... İl Başkanlığı’na götürülerek yanlarına gelen ismini tanımadığı ancak eşgalini verdiği bir şahsın kendilerini bir eve götürdüğünü ertesi gün de ticari taksi ve minibüs ile Lice’ye giderek PKK terör örgütüne katıldığını, kamplarda ideolojik ve silahlı eğitim aldığını, kendisine eğitim veren kişilerin kod isimlerini paylaştığı, beraber olduğu örgüt üyelerinin bir kısmının da ismini verdiği anlaşılmakla; silahlı terör örgütüne üye olan, yakalandıktan sonra yargılama aşamasında örgütte kaldığı süre ve konumu itibarıyla, örgütün yapısı ve faaliyetler ile ilgili bilgi veren sanığın, verdiği bilgilerin konum ve faaliyetleri ile uyumlu olup olmadığı ve eldeki mevcut bilgiler ile örtüşüp örtüşmediği ilgili birimlerden sorulup, verdiği bilgiler de gözetilerek sanık hakkında TCK’nın 221/4-2 cümlesinin uygulanıp, uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde” hüküm kurulduğundan bahisle eksik araştırmaya ilişkin bozma düşüncesine iştirak etmiyorum.

Şöyle ki;

Ceza Genel Kurulu’nun 08.12.2015 tarih ve 2014/14-710 esas, 2015/502 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; öğreti ve uygulamada; "bir suçun işlenmesinden sonra failin, herhangi bir dış etken bulunmaksızın kendi hür iradesiyle, meydana gelen neticeyi ortadan kaldırmaya yönelik davranışlarına etkin pişmanlık" denilmektedir. TCK'da etkin pişmanlık tüm suçlarda uygulanabilecek genel bir hüküm olarak değil, özel suç tipleri bakımından uygulanabilecek istisnai bir müessese olarak düzenlenmiştir. Gerek Türk Ceza Kanunundaki gerekse özel ceza kanunlarındaki etkin pişmanlık düzenlemeleri incelendiğinde ve öğreti ile yerleşik yargısal kararlardaki görüşler de değerlendirildiğinde etkin pişmanlığın unsurlarının;

1- Kanunda etkin pişmanlığa imkân tanıyan bir düzenleme bulunması,

2- Suçun tamamlanmış olması,

3- Failin kanunda öngörülen biçimde aktif bir davranışının gerçekleşmesi,

4- Failin bu davranışın iradi olması,

Şeklinde belirlenmesi mümkündür.

Etkin pişmanlığın uygulanabilmesi için öncelikle kanunda o suç ve faili bakımından buna imkân tanıyan özel bir hüküm bulunması gerekir. Her suç açısından etkin pişmanlığın uygulanması mümkün değildir. Esasen niteliği gereği her suç etkin pişmanlığa elverişli de değildir. Bir suç tipi bakımından kanunda etkin pişmanlık düzenlemesi öngörülmemiş ise "kanunilik ilkesi" uyarınca kıyas veya yorum yoluyla da olsa etkin pişmanlık uygulanamaz.

Etkin pişmanlığın bir şartı da, failin kanunda öngörüldüğü biçimde, pişmanlığını gösteren aktif bir davranışının bulunmasıdır. Gerçekten de etkin pişmanlığa ilişkin kanuni düzenlemeler incelendiğinde; "örgütü dağıtma ya da verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlama", "gerçeği söyleme" gibi çeşitli şekillerde failden işlediği suçla gerçekleşen haksızlığın neticelerini mümkün olduğu ölçüde ortadan kaldırmaya yönelik aktif davranışlarda bulunmasının arandığı görülmektedir. Gerçekleştirdiği haksızlığın neticelerini kanunun aradığı biçimde ortadan kaldırmaya yönelik hiçbir aktif davranışta bulunmayan fail hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. Nitekim kanun koyucu tarafından da etkin pişmanlığın adlandırılmasında sergilenmesi gereken davranışın bu özellikleri gözetilerek "etkin" kelimesi tercih edilmiştir.

Bu kapsamda TCK’nın "etkin pişmanlık" başlığını taşıyan 221. maddesine baktığımızda;

TCK’nın 314/3. maddesindeki, “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler bu suç açısından aynen uygulanır” hükmünün anlam, irade ve taşıdığı amaçtan hareketle, TCK'nın 221. maddesinde yer alan etkin pişmanlık hükümleri silahlı örgüt bakımından da uygulanacaktır. Silahlı örgüt bağlamında ortaya çıkabilecek suçların, TCK'nın 314. maddesinde düzenlenen suçlar ile örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmiş olan suçlar olabileceği görülmektedir.

TCK'nın 221/4. maddesinde yer alan "örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi halinde hakkında örgüt kurmak, yönetmek ve örgüte üye olmak suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz.", "...bu suçtan dolayı verilecek cezada ... indirim yapılır" şeklindeki hükümler uyarınca, etkin pişmanlık hükümleri silahlı örgüt bağlamında ortaya çıkabilecek suçlardan sadece TCK'nın 314. maddesinde düzenlenen örgüt kurmak, yönetmek ve üye olmak suçları bakımından uygulanacaktır. Aksine bir kabul, TCK'nın 221. maddesini bir etkin pişmanlık düzenlemesine bağlanmış olsun olmasın; örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenebilecek tüm suçlar bakımından genel bir etkin pişmanlık düzenlenmesine dönüştürecektir.

TCK'nın 221. maddesiyle, bir tehlike suçu olan silahlı örgüt kurma, yönetme ve üye olma suçları ile ortaya çıkan tehlikenin, sanığın etkin pişmanlık içeren ve maddede gösterilen koşulları sağlayan çabaları sonucunda azaltılması veya ortadan kaldırılması amaçlanmakta ve bu amacın gerçekleşme düzeyi ile sanığın oluşturduğu tehlike halinin yoğunluğuna göre de bir cezasızlık veya ceza indirimi öngörülmektedir. TCK'nın 221. maddesi hükümleri, yasa koyucunun bu amacı nazara alınarak yorumlanmalıdır.

5237 sayılı Kanundan önceki dönemde de, terör örgütlerinin insan kaynağının kurutulabilmesi, alınabilecek diğer tedbirlerle birlikte bu örgütlerin etkisizleştirilip ortadan kaldırılmaları, geçmişte meydana gelen terör eylemlerinin aydınlatılabilmesi, gelecekte işleyebilecekleri suçların engellenmesi ve terör örgütüne üye olanların tekrar topluma kazandırılabilmeleri bakımından 3216 sayılı Bazı Suç Failleri Hakkında Uygulanacak Hükümlere Dair Kanun ile başlayıp 4959 sayılı Topluma Kazandırma Kanunu ile sonlanan düzenlemeler yapılmıştı.

Etkin pişmanlığın uygulanabileceği haller ve uygulanma koşulları TCK’nın 221. maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir;

TCK m.221/1’e göre; örgüt kurma suçu nedeniyle ceza soruşturmasına başlanmadan ve örgütün amacı doğrultusunda suç işlenmeden önce, kurduğu veya yönettiği örgütü dağıtan veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlayan kurucu veya yöneticiler hakkında cezaya hükmedilmeyecektir.

Örgütün kurucu veya yöneticileri için getirilmiş olan bu fıkra hükmünün uygulanabilmesi için, örgüt kurma suçu nedeniyle soruşturmaya henüz başlanmamış ve örgütün amacı doğrultusunda da suç işlenmemiş olmalıdır. Bu şartların bir arada varlığı halinde, failin örgütü dağıtması veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlaması gerekir. Tüm bu koşulların oluşması durumunda kurucu veya yöneticiler hakkında örgüt suçundan dolayı cezaya hükmedilemez. Örgütünü dağıtmayan veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlayamayan örgüt kurucusu veya yöneticisi, etkin pişmanlığa bağlı cezasızlık halinden yararlanamaz. Yine örgütün varlığına ilişkin başlatılan veya yürütülen bir soruşturma ya da teşebbüs aşamasında kalmış olsa dahi örgütün amacı doğrultusunda hiçbir suç işlenmemiş olmalıdır.

Ancak, suça ilişkin ihbarlar kendilerine ulaştıklarında bunu soruşturma makamlarına göndermekle yükümlü ve CMK’nın 158/2-3. maddesinde yer alan mercilerden olan mahkemeler, valilikler, kaymakamlıklar, elçilik ve konsolosluklar suçu öğrenmiş veya idari tahkikat başlatmış olsalar dahi henüz başlamış bir soruşturmadan söz edilemeyeceğinden etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilecektir (Selami Turabi, Terör Örgütleri ve Terör Suçları, Ankara 2018, s.337).

TCK m.221/2’ye göre; örgüt üyesinin, suç örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenen bir suça iştirak etmeksizin ve gönüllü olarak örgütten ayrıldığını, yani örgütle üyelik ilişkisini kestiğini ilgili makamlara bildirmesi halinde, örgüt suçundan soruşturma başlatılıp başlatılmadığına bakılmaksızın suç örgütüne üyelik suçundan hakkında cezaya hükmolunmayacaktır.

Bu etkin pişmanlık durumunda; örgüt üyesinin, hiyerarşik yapısına dahil olduğu örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeksizin ve gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi gerekir. Örgüt üyesi, örgüt tarafından işlenen veya teşebbüs edilen herhangi bir suça katılmamalı ve gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirmeli ve yakalanmamalıdır. Bu koşulların gerçekleşmesi halinde, fail hakkında cezaya hükmedilmeyecektir. Söz konusu koşullar gerçekleştikten sonra, kişi hakkında örgüt üyesi olmaktan dolayı soruşturma başlatılmış olmasının veya örgütün faaliyeti çerçevesinde başkaları tarafından suç işlenmiş olmasının etkin pişmanlıktan yararlanma açısından bir önemi bulunmamaktadır.

Üye yakalanırsa gönüllü bildirim ortadan kalkar ve yerini yakalanmaya bağlı etkin pişmanlık alır. TCK’nın 221. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen etkin pişmanlık halinin tatbiki için, örgüt üyesinin örgütle ilgili faydalı bilgiyi ilgili makama verip vermediğine bakılmaz (Ersan Şen (2016), Suç Örgütlerinde Etkin Pişmanlık, http://www.haber7.com).

Cumhuriyet savcılıkları, kolluk makamları, haber aldıkları suçları soruşturma makamlarına bildirmekle yükümlü mahkemeler, valilikler, kaymakamlıklar, elçilikler, konsolosluklar örgütten ayrılmaya ilişkin bildirimin yapılacağı ilgili makam olarak kabul edilmelidir. Hastalık, sakatlık gibi bizzat başvuru olanağının bulunmadığı zorunlu haller dışında bildirim bizzat örgüt üyesinin kendisi tarafından yapılmalıdır (Cihan Kavlak, Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma Suçu, 3. Baskı, Eylül 2017 (Ankara), s.457).

Hükümden örgütün kurucuları ya da yöneticileri değil, yalnızca örgüt üyeleri yararlanabilir.

TCK m.221/3’e göre; örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeden yakalanan örgüt üyesi hakkında, pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermesi halinde cezaya hükmedilmeyecektir.

Bu hüküm, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeden yakalanan örgüt üyesinin, pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi verdiği durumlarda uygulama alanı bulmaktadır. Verilen bilginin, örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli olup olmadığını takdir yetkisi mahkemeye aittir. Mahkeme, failin örgüt içerisindeki konumuna, somut olayın özelliklerine ve bilgilerin değerine ve olumlu sonucuna göre verilen bilgilerin önemini ve yeterliliğini değerlendirecektir.

Hükümden yalnızca örgüt üyeleri yararlanabilir.

TCK m.221/4’e göre; örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan ya da üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi halinde, bu kişi hakkında örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçu nedeniyle cezaya hükmolunmayacaktır. Kişi kendi isteğiyle adli makamlara teslim olmayıp da yakalandıktan sonra bu bilgileri verdiği takdirde, hakkında örgüt suçu kapsamında verilecek cezada üçte birden dörtte üçe kadar indirime gidilecektir.

Bu fıkrada iki ayrı durum bulunmaktadır;

Fıkranın ilk cümlesinde; suç işlemek amacıyla örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan veya üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen ya da örgüte bilerek veya isteyerek yardım eden kişilerden bahsedilerek, gönüllü olarak teslim olma, yani yakalanmama ve ek olarak örgütün yapısı ve bunun yanında faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi verilmesi şartları aranmış, ancak bu şartların varlığı durumunda fail hakkında cezaya hükmedilmeyeceği belirtilmiştir. Cezasızlık öngören etkin pişmanlığın uygulanabilmesi için; sayılan bu faillerin gönüllü olarak teslim olmaları, yakalanmamaları ve bunun yanında örgütün yapısı ve varsa faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili yararlı, yani somut ve makul bilgiler vermeleri, TCK’nın 221/4. maddesinin ilk cümlesinde sayılan etkin pişmanlık halinin tatbiki için aranan şartlardır.

Fıkranın ikinci cümlesinde ise, kişinin bu bilgileri yakalandıktan sonra vermesi hâlinde ise, hakkında bu suçtan dolayı verilecek cezadan üçte birden dörtte üçe kadar indirim yapılacağı düzenlenmiştir. Fıkrada öngörülen etkin pişmanlığa bağlı azaltılmış ceza ile aynı maddenin ilk cümlesinde öngörülen cezasızlık halinin farkı, failin yakalanıp yakalanmaması ile ilgilidir. Fail, gönüllü olarak teslim olmaz, yakalanırsa, bu durumda cezasızlık değil, örgüt suçundan verilen cezanın belli oranda indirilmesi gündeme gelecektir. Cezada yapılacak indirim oranının tayin ve takdiri ise, somut olayın özelliklerine göre cezayı bireyselleştirecek olan hâkime aittir.

Fıkrada, failin, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmemesi şartı yer almamış ise de, bu fıkra hükmünden yararlanabilmek için amaç suça elverişli vahim nitelikte sayılan eylemleri gerçekleştirmemiş ya da bu eylemlere iştirak etmemiş olması gereklidir.

Yine, TCK’nın etkin pişmanlığa ilişkin 221. maddesinde silahlı örgüt tarafından amaç suçun işlenmemiş ya da amaç suçun işlenmesine kalkışılmamış olması gerektiğine ilişkin bir koşul bulunmadığından, örgütün başka mensupları tarafından amaç suçun işlenmesine kalkışılmış olsa dahi fail bu eylem ya da eylemlere iştirak etmedikçe şartları oluştuğu takdirde TCK’nın 221. maddesinin hükümlerinden yararlanabilecektir.

Fail; sırf etkin pişmanlıktan yararlanmak için yanıltıcı, yanlış veya eksik bilgi verirse, bu durumda failin samimi olmadığı ve gerçek anlamda etkin pişmanlık göstermediği, etkin pişmanlığın görünürde kaldığı sonucuna varılır ki, TCK’nın 221. maddesinin uygulanmasından vazgeçilir. Keza etkin pişmanlığın gündeme gelebilmesi için, bu yöntemin kullanılması suretiyle suçun ortaya çıkarılması ve failine ulaşılıp cezalandırılması gerekir. Suçun ve faillerinin ortaya çıkarılmasında herhangi bir katkısı olmayan ve hükme de katkı sağlamayan beyanlardan dolayı cezasızlık veya azaltılmış ceza gündeme gelmez (Şen, 2016).

Etkin pişmanlık, suçu ortadan kaldırmaz, ancak cezanın tatbik edilmemesine veya kısmen tatbikine dayanak olur.

Fail hakkında TCK m.221’de gösterilen etkin pişmanlık hükümleri birden fazla uygulanamaz, yani her fail örgütle ilgili pişmanlık hükümlerinden bir defa yararlanabilir (TCK m.221/6).

Yerleşik yargısal uygulamalara göre;

5237 sayılı TCK.nın etkin pişmanlığa ilişkin 221. maddesinin amaç, kapsam ve madde gerekçesi birlikte nazara alındığında, TCK'nın 302. ve 309. maddelerinde yazılı amaç suçu gerçekleştirmeye elverişli bir suç işleyen; yakalanan ve örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar ve failler ile ilgili: örgüt içerisinde kaldığı süre ve üstlendiği konuma uygun ya da pişmanlık duyarak örgütün dağılmasına veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya ya da kanunun aradığı anlamda ya da konumuna uygun yeterli bilgi vermeyen; güvenlik güçlerine yakalandıktan sonra kolluk, savcılık ve sorgu ifadelerinde suçlamayı kabul ve pişman olduğunu beyan etmesine rağmen duruşmada aşamalardaki beyanlarından dönerek suçu inkar eden; yargılama aşamasında mahkeme huzurunda verdiği ifadede jandarma, Cumhuriyet savcılığı ve sorguda verdiği beyanlardan kısmen ancak esaslı noktalarda dönen; yakalanan ve suçlamayı kabul etmekten ibaret ifadeleri, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgiyi içermeyen; soruşturma aşamasında alınan ve ikrar içeren: kolluk ve el yazısı savunmalarını ya da savunma ve teşhislerini yargılama aşamasında kabul etmeyen; atılı suçlamayı reddeden; örgüte ne şekilde katıldıkları, katılımlarına kimlerin vasıta olduğu, örgütte bulundukları süre içerisinde irtibat kurdukları örgüt mensupları, varsa yardım edenler ile bu dönemde gerçekleşmiş ise eylemler hakkında samimi olarak bilgi vermeyen; suçun vasfına ilişkin kabulde ve örgütte kaldığı süre ile konumu itibarıyla verdiği bilgiler yeterli olmayan failler hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması mümkün bulunmamaktadır.

Somut olayda;

Bingöl İl Emniyet Müdürlüğünce 21.08.2016 tarihinde yapılan operasyon sırasında yakalanan PKK/KCK sözde orta saha sorumlusunun yanında ele geçirilen örgütsel dijital materyaller ve “…2014 YILI/2014 Y.SAVAŞÇI DOSYALARI..” uzantılı dokümanlarda bireysel rapor, HPG kimlik kartı ve eğitim sonu bireysel raporları tespit edilen sanık ... hakkında soruşturma başlatılmış, yürütülen soruşturma sırasında sanık 07.03.2017 tarihinde yakalanmıştır. TEM Şube Müdürlüğü görevlilerince düzenlenen 08.03.2017 tarihli Doküman İnceleme ve Tespit Tutanaklarında; sanık adına tanzim edilmiş HPG kimliğinde sanığın kod adının Rohat Bager, katılım tarihinin 2014 Amed, mezuniyet tarihinin 06.04.2014 olduğunun, “Şehit Xebat Eğitim Devresi Komutanlığına Eğitimbaşı Raporumdur” başlığı ile başlayan ve “Rohat Bager 28.03.2014” ile biten ve yine “Şehit Xebat Eğitim Devresi Komutanlığına Eğitimsonu Raporumdur” başlığı ile başlayan ve “Rohat Bager 04.04.2014” ile biten örgütsel dokümanların, sanığın PKK/KCK terör örgütünün kırsal alanında faaliyet gösterdiğine dair diğer örgüt üyeleri ile birlikte çekilmiş 8 adet fotoğrafın ve sanığa ait telefon üzerinde yapılan incelemeye ilişkin İnceleme ve Tespit Tutanağında; sosyal medya ağlarında yapılan gezintilerden dolayı cep telefonu içerisinde kalan PKK/KCK ve PYD/YPG terör örgütleri mensuplarının bulunduğu fotoğraflara ilişkin çok sayıda görüntünün yer aldığı ve bildirildiği anlaşılmıştır.

Sanık, müdafii huzurunda verdiği ifadelerinde;

09.03.2017 tarihinde emniyette özetle; 2014 yılının mart aylarında yaklaşık 20 gün PKK/KCK terör örgütüne katıldığını, 28.03.2014 tarihli dokümanı kendisinin el yazısı olduğunu, örgüt mensuplarının bu şekilde yazarsan daha çok sevilirsin demeleri üzerine yazdığını, 04.04.2014 tarihli dokümanı da kendisinin yazdığını, HPG başlıklı kimliği yaklaşık bir buçuk haftalık eğitim sonrası düzenlenen eğitim sonu töreni sırasında eğitim alırken yanlarında olmayan soy ismini bilmediği... isimli, M16 silah taşıyan, kır saçlı olan bir örgüt üyesinin teslim ettiğini, 08.03.2017 tarihli Doküman İnceleme Tutanağındaki 8 adet fotoğrafın kendisine ait olduğunu, örgütün eğitiminde bulunduğu zamanda çekildiğini, tutanağın 4. sayfasında... isimli örgüt mensubu tarafından HPG kimliğinin verildiği esnadaki görüntünün, 5. sayfasında ismini bilmediği örgüt mensubu tarafından şarjörü boş kaleşnikof marka silahın verildiği görüntünün olduğunu, silahların eğitim sonunda toplandığını, örgüt içerisinde bulunduğu süre zarfında silahla ateş etmediğini, Kaleşnikof ve Bixi isimli silahların takıp sökülmesini öğrendiğini, tabanca ve el bombası kullanımını gösterdiklerini, ayrıca silahla yanaşık düzen eğitimi yaptığını, 2014 yılı Martın 20’si civarı PKK/KCK terör örgütüne katıldığını, ...’nin ...’da bulunan kampüsünde olduğu sırada ... Damar isimli çocukluk arkadaşının örgüte katıldığını duyduğunu, ...’in ... isimli amcasının Hatay’a geldiğini, birlikte ...’i aradıklarını, onun kırsala giderek örgüte katıldığını öğrendiklerini, bundan birkaç gün sonra ...’daki ADODER isimli dernekte bulunduğu sırada daha önce hiç görmediği tanımadığı ismini ... olarak tanıtan uzun boylu siyah kısa saçlı esmer bir şahsın yanına gelerek “...’i görmek istermisin akşam yola çıkarsan sabah onu görürsün” dediğini, teklifi kabul ettiğini, eve gidip üstünü değiştirdiğini, tekrar ...’in yanına geldiğini, onun farklı bir isimle ismini hatırlamadığı bir otobüs firmasına bilet aldığını,... ve (sanık müdafinin 15.09.2017 havaleli dilekçesinde soyadını ... olarak belirttiği) ... isimli şahıslarla Diyarbakır’a, orada da ... il binasına gittiklerini, sonra kendilerinden yaşça küçük birinin gelerek hiçbir şey söylemeden kendilerini binadan dışarıya çıkardığını, kendilerini bekleyen otomobil tarzı rengini hatırlamadığı bir araca bindirerek Nevruz alanına yakın bölgede bulunan bir eve götürdüğünü, evin kapısını anahtarla açıp “bu gece burada kalacaksınız yarın sizi buradan alacaklar” dediğini, arkadaşlarıyla geceyi bu evde geçirdiklerini, ertesi gün öğleden sonra zayıf uzun boylu 25 yaşlarında saçını yana tarayan esmer ismini bilmediği bir şahsın eve geldiğini, birlikte evden çıkıp şehir içi minibüse binerek surlara yakın bir yerde indiklerini, burada bir parka gittiklerini, kendilerini getiren şahsın kendilerini bir başka kişinin gelerek alacağını söyleyerek yanlarından ayrıldığını, burada oturdukları sırada yanlarına kısa boylu sarışın 20’li yaşlarda ön dişi çürük erkek bir şahsın geldiğini, kendilerini surların dibine götürdüğünü, burada bekleyen kendilerinin yaşında esmer tenli 1.80 boylarında normal kilolarda ismini söylemeyen bir şahsın kendilerini ticari taksiye bindirerek Lice istikametine doğru götürdüğünü, ismini bilmediği bir köy yakınında taksiden indiklerini, bir süre bekledikten sonra köy tarafından gelen bir minibüse hep birlikte binerek 15 dakika kadar yolculuk yaptıklarını, etrafın karanlık olmasından dolayı ne tarafa gittiklerini hatırlamadığını, minibüsten indikten sonra şoförle birlikte yaklaşık 30-35 dakika dağlık alanda yürüyerek PKK/KCK kamp alanına vardıkları andan itibaren eğitim almaya başladıklarını, eğitimin yaklaşık 12-13 gün sürdüğünü, katılmış olduğu kampta dahil kamplarda kimsenin rütbe ve isimleri hakkında bilgi vermediklerini, eğitim aldıkları sırada kampta birbirlerine heval kelimesini kullandıklarını, tören sırasında kendilerine kimliklerini teslim eden örgüt mensubuna ...(komutan) diye hitap edildiğini, örgütün stratejisi, eylemleri, gelir kaynakları ve yurtdışı faaliyetleri hakkında bilgisi olmadığını, verilen eğitimde örgütün kuruluş amacının halkı korumak olduğu yönünde bilgiler verildiğini, örgütün amacının halkı korumak olduğunu, örgütün yapısı hakkında kaldığı süre içinde bir bilgi verilmediğini, eğitim veren örgüt mensuplarının kendilerine halk savunma birliği (HPG) yapısında olduklarını söylediklerini, örgüt adına faaliyette bulunması için herhangi bir yer bildirimi yapılmadığını, yukarıda anlattığı katılım haricinde örgüte katılım şekli ve kampta bulunduğu sırada katılım gösteren diğer kişilerinde nasıl katılım gösterdiklerini, örgüte en çok katılımın nereden ve ne zaman olduğunu bilmediğini, örgütün genel anlamda lojistik durumu hakkında bilgisinin bulunmadığını, eğitim veren kişilerin yiyecekleri her sabah ellerinde getirdiklerini, askeri eğitim olarak silahlı eğitim, silahları söküp takma, menzili, atış şekli, askeri anlamda savunma ve saldırı şeklinde eğitimler verildiğini bildiğini, herhangi bir silahlı ve silahsız faaliyetinin olmadığını, tanıdığı örgüt mensuplarının kampa birlikte katılım sağladığı ... ve ... ile yine kampta beraber olduğu ismini bilmediği Argeş kod adlı kişiler olduğunu, telefondan kullandığı sosyal medya ağlarındaki PKK/KCK ve PYD/YPG terör örgütü fotoğrafı içeren paylaşımlara ve uzantılarına giriş yaparak fotoğraflar indirmiş olabileceğini, eğitim sonu programından sonra yaşadığı pişmanlıktan sonra kamptan kaçtığını,

10.03.2017 tarihinde Sulh Ceza Hakimliğinde özetle; dosyada bulunan ifadesinin doğru ve kendisine ait olduğunu, tekrar ettiğini, örgütün dağ kadrosunda 16-17 gün kaldığını, bu süre içerisinde silah eğitimi aldığını, yemin törenine katıldığını, örgüt adına hiçbir eylemde bulunmadığını, silahlı ve silahsız eyleme katılmadığını, örgüt içerisinde resimlerde göründüğü tarihlerin 19.03.2014 ve sonrasına ait olduğunu, tam tarihini hatırlamamakla birlikte bu tarihlerde örgüte katıldığını, dosya içerisindeki kendisine ait resimlerin Diyarbakır Lice dağlık kesiminde çekilen resimler olduğunu, 2014 yılı Eylül ayında silahlı terör örgütünden ayrıldıktan sonra Balıkesir Üniversitesi Coğrafya bölümüne kayıt olduğunu,

Mahkemede, 17.07.2017 ve 12.09.2017 tarihli duruşmalarda da özetle; suçlamayı kabul etmediğini, örgüt üyesi olmadığını belirtmiştir.

Sanık hakkında 221/4-2. cümlesinin uygulanması için yakalanan sanık örgüt üyesi olma suçunu kabul etmiş olmalı, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili örgütteki konum ve faaliyetlerine uygun yeterli bilgi vermelidir.

Sanık ise atılı suçlamayı kabul etmemiş, örgüt üyesi olmadığını söylemiştir.

Ayrıca örgüte Mart 2014 tarihinde katılıp ideolojik ve silahlı eğitim aldığını ve örgütten 2014 yılı Eylül ayında ayrıldığını belirten sanık, tüm dosya kapsamına göre; örgüte katılma sürecinde ve örgütte bulunduğu süre içerisinde irtibat kurduğu örgüt üyelerine, yardım edenler ile bu dönemde gerçekleşen eylemlere ilişkin örgüt içindeki konum ve faaliyetleriyle uyumlu ve yeterli bilgi vermemiş, örgüte katılma kararını bir anda verilmiş bir karar gibi göstermeye ve tüm faaliyetlerini fotoğraflarla tespit edilen 15-20 günlük süreyle sınırlamaya çalışmış, katılmadan önce kaldığı yer, örgüte katılıncaya kadar geçen zamandaki karşılaştığı kişiler ve birlikte olduğu örgüt mensupları ile ilgili herhangi bir fotoğraftan da olsa teşhis dahi yapmamıştır. Bildirdiği eşkallerde ise teşhis ve tanımdan uzak genel ve muğlak ifadeler kullanmıştır. Kaldı ki, birlikte örgüte katıldığını belirttiği ... ve ... ile kampta beraber kaldığı Argeş kodu dahi teşhis etmemiş, bundan sonra da gerek bunları gerekse başkalarını teşhis edeceğine veya başka bilgiler vereceğine dair bir beyanda bulunmamıştır.

Diğer taraftan, kamptan ayrıldığını belirttiği Mart ayı sonundan örgütten ayrıldığını söylediği Eylül ayına kadar olan süre yönünden örgütsel faaliyetler ve irtibatlar hakkında hiçbir açıklama getirmemiş, kaldığı kampta dahil kamplarda kimsenin rütbe ve isimleri hakkında bilgi vermediklerini, eğitim aldıkları sırada kampta birbirlerine heval kelimesini kullandıklarını söylemesine rağmen Argeş (kod) ve... isminden bahsederek kendi içinde çelişkili beyanlarda bulunmak suretiyle ifadelerinde samimi olmadığını göstermiştir.

Atılı suçu da reddeden sanığın savunmasında salt “pişman” olduğunu söylemesi samimi ve etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması için yeterli değildir.

Açıklanan nedenlerle; somut olayda TCK’nın 221/4. maddesinin ikinci cümlesindeki koşullar gerçekleşmemiş olup, mahkemenin, örgüt üyesi olma suçunu kabul etmeyen, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili örgüt içindeki konum ve faaliyetiyle uyumlu ve yeterli bilgi vermeyen sanık hakkında hükmün gerekçe kısmında gerekçelerini göstermek suretiyle TCK’nın 221/4. maddesinin ikinci fıkrasını uygulamamasında isabetsizlik bulunmadığından, CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddine ve hükmün ONANMASINA karar verilmesi gerektiği görüşüyle, sayın çoğunluğun bozma düşüncesine katılmamaktayım.