Davacı vekili; müvekkilinin babası olan muris ...'ın ... Organize Sanayi Bölgesi nezdindeki 6618 ada 8 parsele ilişkin kooperatif payını Kooperatif Üyelik Hakkı Devir sözleşmesi ile Cam Yağ... şirketine devrettiğinden bilgisi olmadığını, davacının babasına ait olduğu iddia edilen sözleşmedeki imzaya ilişkin özel bir Adli Tıp Uzmanından alınan raporda; sözleşmedeki imzanın babası ...'a ait olmadığının tespit edildiğini ileri sürerek ... 14. Noterliği'nin 10/08/2004 tarih 24347 yevmiye sayılı Kooperatif Üyelik Hakkı Devir Sözleşmesi altındaki devreden ... adına atılı bulunan imzanın sahteliğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan şirket vekili, muris ...'ın davalı şirketin kurucusu olup murisin davacının izni ya da icazetini almak sureti ile tasarruflarda bulunmasının söz konusu olmadığını, devir senedinin resmi yetkili Noter başkatibi huzurunda düzenlendiğini, devir işlemlerinin üzerinden yaklaşık 15 ay geçtikten sonra ...'ın vefat ettiğini, davacının kardeşleri muris ...'ın oğulları olan ... ve ...'ın sözkonusu devirlerden haberdar olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar, dava konusu işlemin 1512 sayılı Noterlik Kanunun ve Noterlik Kanunun Yönetmeliği Hükümlerine ve Adalet Bakanlığı ile Türkiye Noterler Birliği genelgelerine uygun olarak yapıldığını savunarak ayrı ayrı davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davaya konu imzanın murisin eli ürünü olduğuna dair grafometrik, grafolojik ve kaligrafik bulgu tespit edilemediğine dair tek bir uzman kişiden alınmış özel bilirkişi raporu sunulmuş ise de Adli Tıp Kurumu Raporu İhtisas Dairesinin tereddüt içermeyen kurul halinde verilmiş davaya konu belgedeki imzanın davacının murisi ...'ın eli ürünü olduğuna ilişkin görüş bildiren raporuna karşı tek bir bilirkişi tarafından hazırlanmış özel bilirkişi raporuna itibar edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Miras ortaklığını oluşturan mirasçılar, terekedeki malvarlığı değerleri üzerinde elbirliği halinde mülkiyet hükümleri gereğince malik oldukları için, kural olarak tek başlarına veya birkaçı birlikte hareketle terekeye dahil hakkın biri üzerinde tasarrufta bulunamazlar.
Somut olayda, davacı, muris ...'ın mirasçılarından biridir. Davalı şirket vekili yargılama aşamasındaki beyanlarında, ... ve ... isimli kişilerin muris ...’ın oğulları olduğunu, Kooperatif Üyelik Hakkı Devir Sözleşmesinden oğulların haberdar olduğunu savunmuştur.
Hal böyle olunca, tüm mirasçıların terekeye dahil olan bir hak veya malın terekeye iadesi için birlikte dava açmaları veya hazır olmayanların usulüne uygun şekilde vekaletname ibraz etmeleri veya TMK’nın 640. maddesi gereğince miras ortaklığına temsilci atanması gerekir.
Bu durumda, mahkemece veraset belgesi getirtilerek anılan davacıdan başka mirasçıların bulunması halinde diğer mirasçıların HMK'nın 59 ve 60. madde hükümleri uyarınca davaya dahil edilmeleri ve asil olarak katılmaları halinde davaya onaylarının alınması ya da dava dışı diğer mirasçıların davayı açan vekile usulüne uygun şekilde vekaletname vermelerinin sağlanması, bunun mümkün olmaması halinde terekeye temsilci atanması için davayı takip eden davacı ...’a süre verilmesi ve tayin edilecek tereke temsilcisi marifetiyle davanın yürütülmesinin sağlanması, davayı açan mirasçı tarafından diğer mirasçıların davaya muvafakatlarının alınması için davaya dahil ettirilmemesi ya da diğer mirasçılarca davayı takip eden vekile verilmiş vekaletnamelerin sunulmaması ya da davayı açan anılan mirasçının terekeye temsilci atanması için dava açmaması durumunda davanın aktif taraf sıfatı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde esastan reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
2)Bozma nedenine göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün resen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.10.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.