Özet:
- Somut olayda, şirket müdürleri ... ve ...'ın şirket gelirini usul ve yasaya aykırı ortaklar arası paylaşıma konu yapmaksızın zimmetlerine geçirdiklerini tespit edildiğini, hukuka ve usule uygun olmayacak şekilde para akışının sağlandığı suretiyle şirketi zarara uğrattığı yönündeki iddiaların tamamının davacı yönünden dolaylı zarar niteliğindedir.
- Davadışı şirketin tasfiyesi usulsüz sonlandırılmış ise TTK 547.maddesi uyarınca ihyası mümkün bulunduğundan sorumluluk davası açma ve zararın kendisine ödenmesini talep hakkının davacıya geçtiği iddiasının yasal dayanağı bulunmamaktadır.
- Davanın davacıyı dolaylı olarak zarara uğrattığı iddiası ile şirket müdürleri aleyhine açılmış sorumluluk davası olduğu, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK 555.maddesi hükmü uyarınca ortağın “tazminatın şirkete verilmesi” kayıt ve şartıyla sorumluluk davası açmasının mümkün bulunmasına rağmen davacının zararın müvekkiline ödenmesini talep etmesi karşısında HMK 26(1) gereği taleple bağlılık kuralı gözetilerek bu gerekçe ile davacının aktif dava ehliyeti olmadığından davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamıştır.
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/04/2019
NUMARASI : 2018/1297 E.-2019/382 K.
DAVA : Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/10/2019
İlk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şahsın davalılar ... ve ... ortaklığında 2012 yılında 400.000,-TL değerinde sermaye ile kurulan ...Sanayi Ticaret Limited Şirketi'nin 2016 yılında feshedilmiş olduğunu, hali hazırda müvekkili tarafından şirketin banka hesaplarında usulsüzlük tespit edildiğini, şirketin müdürü davalı ...'ın ve daha sonra şirket müdürlüğü görevini üstlenen ...'ın şirket gelirini usul ve yasaya aykırı ortaklar arası paylaşıma konu yapmaksızın zimmetlerine geçirdikleri kendilerince tespit edildiğini, işbu zararın tespitiyle birlikte müvekkilinin oluşan zararının tazmini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davanın aktif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın reddine, zamanaşımına uğraması nedeniyle davanın reddine, hiçbir sebep ve gerekçelerle hiçbir dayanağı bulunmadığından davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece, davanın limited şirket yöneticisine karşı açılmış sorumluluk davası niteliğinde olması nedeniyle davacı şirket ortağının kendi adına tazminat istemesi mümkün bulunmamakta olup, davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığından sorumluluk davası ile ilgili olarak davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili, TTK'nın 553. maddesinin tazminat davasının dayanağı olup, tasfiye sonrası doğrudan zararlarına ilişkin sorumluluğuna gidecekleri kişi olan tasfiye memurunun ise davalı yanın sunmuş olduğu tasfiyeye giriş evrakından görüleceği üzere davalı ... olduğunu, bu nedenle hem tasfiye memuru hem de şirket müdürü olan ...'ın sorumluluğu cihetine gitmelerinin kaçınılmaz olduğunu, TTK.'nın 553'ün pay sahiplerinin doğrudan zararlarına ilişkin olarak direkt pay sahibinin şahsına dava hakkı tanıdığı göz önünde bulundurulduğunda davalı yanın husumet itirazlarının reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin açıkça yasal düzenlemeye aykırı olduğunu, mahkeme tarafından değerlendirme yapılırken suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hallerinin de işlenmiş olabileceği görülüyorsa, davanın zamanaşımı süresinin suçun nitelikli hali dikkate alınarak belirleneceği, şirketin aktif olmayıp tasfiye edildiği için husumet ehliyeti olabilecek bir şirketin varlığının da söz konusu olmadığında, şirketin tasfiye olmasından kaynaklı olarak hak sahibi olan alacaklının, şirketin pay sahibi olan müvekkili olup; husumet ehliyetinin direkt şirket ve haliyle şirketin tüzel kişiliği olmamasından sebep müvekkilinin şahsına geçtiğini belirterek, usul ve yasaya aykırı olarak verilmiş kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: :Uyuşmazlık, limited şirket müdürleri davalı ... Ve ...'ın şirket hesaplarında usulsüzlük yapmak suretiyle şirkete verdiği zarar nedeniyle oluşan zararın tespiti ve davacıya ödenmesi istemine ilişkindir. Davacı vekili şirketin tasfiyesinin sonlanması nedeniyle dava açma hakkının davacı şirket ortağına geçtiğini ileri sürmektedir. TTK nun 644(1) -a maddesi atfı ile yöneticilerin sorumluluğuna ilişkin 553.madde hükmü limited şirketlerde de uygulanır. TTK 553/1 Kurucular, YK üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. TTK 555/1 şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler. Buna göre, şirketin uğradığı zararın tazminini şirket veya her bir pay sahibinin isteyebileceği ancak pay sahibi tarafından dava açılması halinde talep edilen tazminatın şirkete ödenmesinin istenebileceği düzenlenmiştir. Somut olayda, şirket müdürleri ... ve ...'ın şirket gelirini usul ve yasaya aykırı ortaklar arası paylaşıma konu yapmaksızın zimmetlerine geçirdiklerini tespit edildiğini, hukuka ve usule uygun olmayacak şekilde para akışının sağlandığı suretiyle şirketi zarara uğrattığı yönündeki iddiaların tamamının davacı yönünden dolaylı zarar niteliğindedir. Davadışı şirketin tasfiyesi usulsüz sonlandırılmış ise TTK 547.maddesi uyarınca ihyası mümkün bulunduğundan sorumluluk davası açma ve zararın kendisine ödenmesini talep hakkının davacıya geçtiği iddiasının yasal dayanağı bulunmamaktadır. Davanın davacıyı dolaylı olarak zarara uğrattığı iddiası ile şirket müdürleri aleyhine açılmış sorumluluk davası olduğu, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK 555.maddesi hükmü uyarınca ortağın “tazminatın şirkete verilmesi” kayıt ve şartıyla sorumluluk davası açmasının mümkün bulunmasına rağmen davacının zararın müvekkiline ödenmesini talep etmesi karşısında HMK 26(1) gereği taleple bağlılık kuralı gözetilerek bu gerekçe ile davacının aktif dava ehliyeti olmadığından davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 'nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, HMK 'nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 10/10/2019
(www.corpus.com.tr)