Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen menfi tespit davasının reddine dair verilen karar hakkında, bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; davacı ... ile davalı ... Yapı İnşaat San ve Tic. A.Ş arasında 04.03.2011 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin imzalandığını, davacı ...'ın aynı gün 55.000 TL peşin ödeme yaptığını ve 05.03.2012 vade tarihli 100.000 TL bedelli senet tanzim ederek davalı ... Yapı İnşaat San. ve Tic. A.Ş.ye verdiğini, daha sonra tarafların ortak rızası ile davacı ...'ın aynı koşullarla daireyi babası olan davacı ...'a devrettiğini, aralarında ayrı bir devir sözleşmesi yapılmadığını, davalı şirket ile davacı ... arasında 22.12.2011 tarihinde noterde fesihname, davacı ... ile aynı tarihte gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi düzenlendiğini, davalı şirketin fesihname uyarınca davacı ...'a senedi iade etmemesi nedeniyle davacı ...'ın da iade gerçekleşinceye kadar bir senet düzenlemekten imtina ettiğini, davalı ...'un ciro yoluyla elinde bulundurduğu senede dayanarak davacı ..., davalı ... Yapı İnş. San ve Tic A.Ş. ve dava dışı ... aleyhine icra takibi başlatması üzerine davacı ...'ın davalılar aleyhine menfi tespit davası açtığını, davalıların açılan menfi tespit davasından feragat edildiği takdirde taşınmazı tapuda devredeceklerini, davacı aleyhine açılan icra takibinden vazgeçileceğini belirtmeleri üzerine menfi tespit davasından feragat edildiğini, feragat tarihinin üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen dairenin teslim edilmediğini, icra dosyasında davacının araçlarına konulan hacizin kaldırılmadığını ileri sürerek; İstanbul 6. Tüketici Mahkemesinin 2012/1058 Esas sayılı dosyasında davacı ... tarafından yapılan feragatin hata, hile ve gabin nedeniyle geçersizliğine, dairenin teslimi şartıyla düzenlenip verilen senedin iptaline, sözleşmenin feshine, manevi tazminata ilişkin talepleri açısından davanın atiye terk edilmesini talep etmişlerdir.
Davalılar, davanın reddini istemişlerdir.
İlk derece mahkemesince; davacının feragat beyanını irade bozukluğu altında verdiği iddiasını ispatlayamadığı, taraflar arasında yapılan anlaşmalar uyarınca tapu devrinin yapıldığı, icra takibinden feragat edildiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, mahkemece verilen kararın yerinde bulunduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş; karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davacı ... tarafından yapılan feragatin hata, hile ve gabin nedeniyle geçersizliğine, dairenin teslimi şartıyla düzenlenip verilen senedin iptaline, gayrimenkul sözleşmesinin feshine ilişkindir.
Yargılama süresince tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip bulunmaları usul hukukunun temel ilkelerindendir ve dava şartıdır. Yargılama sırasında taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen tarafın ehliyeti sona ereceğinden, sadece bu kişinin mirasçıları tarafından (dava konusunun ölenin malvarlığına ilişkin olması ve dava sonunda verilecek hükmün olumlu veya olumsuz bir şekilde mirasçıların haklarını etkilemesi durumunda) davaya devam edilebilir. Bu halde, ölen tarafın mirasını reddetmeyen mirasçılarının, davayı mecburî dava arkadaşı olarak hep birlikte takip etmeleri gerekir.
TMK'nın 28. maddesine göre, ölüm ile kişilik son bulur. Ölü bir kişi herhangi bir hakkın sujesi olamayacağına göre, onun açmış olduğu davaya devam edilemez. Bu şekilde yürütülen bir dava sonunda ölü kişi aleyhine hüküm kurulamaz. Borçlar Kanunu'nun 397. maddesi hükmüne göre; aksi sözleşmeden ve işin mahiyetinden anlaşılmadıkça vekil edenin ölümü ile vekalet ilişkisi son bulur.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davacı ...’nın 14.09.2017 tarihinde vefat ettiği, eldeki davanın ise ilk derece mahkemesince 02.07.2019 tarihinde karara bağlandığı anlaşılmakla, davacı ... ile vekili arasındaki vekalet ilişkisinin ölümle sona erdiği kuşkusuzdur. Bu durumda mahkemece, ölüm ile vekalet ilişkisi son bulduğu halde davacı ...’nın mirasçılarından vekaletname alınmadan ve yöntemince davaya katılmaları sağlanmadan davaya devam edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Yapılacak iş; mahkemece davacı ...’nın mirasçılarına usulüne uygun olarak tebligat yapmak, mirası reddetmeyen mirasçıların mecburi dava arkadaşı olarak davada yer almalarını sağlamak, taraf sıfatı şartı sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
İlk derece mahkemesince; bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı, olup bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca, işbu karara karşı davacılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
Bozma nedenine göre, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacılar yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 27/05/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.