Özet:
- Asıl ve birleştirilen dava, ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
- Yargılamanın seyri sırasında 3. kişilere devredilen dava konusu taşınmazlar bakımından 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu 125. maddesine göre davanın tazminata dönüştürüldüğü, halen davalılar adına kayıtlı olan dava konusu taşınmazlar bakımından ise davanın iptal tescil olarak devam ettiği kuşkusuzdur.
- Hal böyle olunca, 3. kişilere devredilmeyen dava konusu taşınmazlar bakımından iptal tescile karar verilmesi gerekirken asıl ve birleştirilen davada dava konusu bütün taşınmazlar bakımından tazminata hükmedilmesi doğru değildir.
-KARAR-
Asıl ve birleştirilen dava, ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar asıl ve birleştirilen davada, 2011 yılı Kasım ayında evlerinin kiralanması nedeniyle dava dışı ... ile tanıştıklarını, adı geçenin 08.11.2011 tarihinde davacı ... ile gezmeye gittiğini, dönüşte baskı, tehdit ve zor ile davacı ...’a açığa imzalattırmak sureti ile iki adet bono aldığını, bu olaydan kimseye bahsetmemesi konusunda ölümle tehdit ettiğini, 11.11.2011 tarihinde dava dışı ...’ın dava dışı ...isimli kişiyle birlikte gezme bahanesi ile kendilerini ...’a, daha sonra da kira sözleşmesinin noterde yapılması gerektiğinden bahisle notere götürdüğünü ve 11.11.2011 tarih 13048 yevmiye no’lu vekaletnameyi aldığını, daha önceki tehdit nedeniyle davacı ...’ın karşı koyamadığını, durumdan haberdar olmayan davacı ...’nın da şüphelenmediğini, davacı ...’ın oğlunun durumdan şüphelenerek tapuyu kontrol ettirmesi üzerine dava dışı ... tarafından anılan vekaletnameye dayalı olarak dava konusu 2224 parsel sayılı taşınmazda bulunan Z1 6, 4, 3, 1, 9, 10 no’lu altı adet bağımsız bölümün asıl davada davalı ...’e, dava konusu 1601 parsel sayılı taşınmazda bulunan 19, 10, 9, 8, 7, 20 no’lu altı adet bağımsız bölümün birleştirilen davada davalı ...’na satış yoluyla temlik edildiğini öğrendiklerini, dava dışı ...ı 25.11.2011 tarihinde vekillikten azlettiklerini, davacı ...’ın temyiz kudreti bulunmadığını, dava dışı ...ın önce baskı ve tehdit ile kurduğu hakimiyetten sonra hile ile vekaletname alıp vekalet görevini de kötüye kullanarak dava konusu taşınmazları davalılara devrettiğini, herhangi bir satış bedeli ödenmediğini, davalıların dava dışı vekille birlikte hareket ettiklerini ileri sürerek asıl davada dava konusu 2224 parsel sayılı taşınmazda bulunan Z1 6, 4, 3, 1, 9, 10 no’lu bağımsız bölümlerin, birleştirilen davada dava konusu 1601 parsel sayılı taşınmazda bulunan 7, 8, 9, 10, 19, 20 no’lu bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tescilini istemişler; asıl davada 20.03.2013, birleştirilen davada 31.07.2013 tarihli dilekçeleriyle 3. kişilere devredilen dava konusu taşınmazlar bakımından tazminat isteğinde bulunmuşlardır.
Asıl davada davalı ... ile birleştirilen davada davalı ..., davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, davacılardan...’ın vekaletname tarihinde hukuki ehliyeti haiz olmadığının Adli Tıp Kurumu raporuyla anlaşıldığı, ehliyetsiz kişiden alınan vekaletnameye dayanılarak yapılan tescilin yolsuz olduğu, iddiaların sübut bulduğu gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın kabulü ile tazminata karar verilmiş; karar, yalnızca davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacılar... ve ...’nın kardeş olup ...1. Noterliğinin 11.11.2011 tarih 13048 yevmiye no’lu vekaletnamesi ile dava dışı ...’ı, 12.12.2011 tarihine kadar geçerli olacak şekilde süreli olarak satış konusunda vekil tayin ettikleri, dava konusu 2224 parselde kayıtlı Z1-1, 3, 4, 6, 9, 10 no’lu bağımsız bölümler ile dava konusu 1601 parselde kayıtlı 7, 8, 9, 10, 19, 20 no’lu bağımsız bölümlerin 1/2’şer paylarla davacılar adına kayıtlı iken dava dışı vekilin anılan vekaletnameye dayanarak dava konusu 2224 parselde kayıtlı Z1-1, 3, 4, 6, 9, 10 no’lu bağımsız bölümlerin tamamını asıl davada davalı ...’e, dava konusu 1601 parselde kayıtlı 7, 8, 9, 10, 19, 20 no’lu bağımsız bölümlerin tamamını birleştirilen davada davalı ...’na 23.11.2011 tarihinde satış yoluyla temlik ettiği; dava tarihinden sonra, asıl davada dava konusu Z1-1 no’lu bağımsız bölümün 26.04.2012 tarihli satış işlemiyle dava dışı ...’a, Z1-6 no’lu bağımsız bölümün 27.01.2012 tarihli satış işlemiyle dava dışı ...’a, Z1-9 no’lu bağımsız bölümün 27.04.2012 tarihli satış işlemiyle dava dışı ....a, Z1-10 no’lu bağımsız bölümün 01.08.2012 tarihli satış işlemiyle dava dışı ...’a devredildiği, davacıların dava dışı vekili 25.11.2011 tarihinde vekillikten azlettikleri, Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu raporuna göre, davacı ...’ın 11.11.2011 vekaletname tarihinde fiil ehliyetini haiz olmadığının bildirildiği, davacılardan...’ın karar tarihinden sonra 19.08.2016 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, yargılamanın seyri sırasında 3. kişilere devredilen dava konusu taşınmazlar bakımından 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu 125. maddesine göre davanın tazminata dönüştürüldüğü, halen davalılar adına kayıtlı olan dava konusu taşınmazlar bakımından ise davanın iptal tescil olarak devam ettiği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, 3. kişilere devredilmeyen dava konusu taşınmazlar bakımından iptal tescile karar verilmesi gerekirken asıl ve birleştirilen davada dava konusu bütün taşınmazlar bakımından tazminata hükmedilmesi doğru değildir.
Diğer yandan, davacılardan...’ın karar tarihinden sonra ölmesi nedeniyle bu aşamadan sonra mirasçılarının davaya devam edip etmeyeceklerinin tespit edilerek yargılamaya devam olunması; davalılardan ...’in hükümlülük nedeniyle 03.04.2015 tarihinde kısıtlanıp dava dışı oğlu ...’ın vasi olarak atandığının, vasi ...’ın da hükümlülük nedeniyle kısıtlandığının, davalı ...’in 07.03.2015 tarihinde cezaevinden firar ettiğinin bildirilmesi karşısında adı geçen davalının kısıtlılığının devam edip etmediğinin, devam ediyor ise vasisinin kim olduğunun tespit edilerek davaya dahil edilmek suretiyle yargılamanın sürdürülmesi gerektiğinin de göz önünde tutulması gerekmektedir.
Asıl ve birleştirilen davada davacılar vekilinin değinilen yönlerden yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacılar- birleştirilen davada davacılar vekili için 2.540.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalı ve birleştirilen davada davalıdan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
kaynak: (www.corpus.com.tr)