Sulh Durumunda Avukatlık Ücreti
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi
Esas No : 2020/373
Karar No : 2020/4575
Karar Tarihi : 2020-06-11





Özet:

  • Avukatlık Kanunu' nun 165. maddesinde düzenlenen "ücret dolasıyla müteselsil sorumluluk" hallerinden olan "sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde" karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken "akdi vekalet ücretinin" dahil olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır" şeklinde karar verilmiş olup, somut olaya ilişkin söz konusu içtihadı birleştirme kararına göre, davalılar ... ile ...’ın davacının hak ettiği akdi vekalet ücretinden sorumlu olmayacağının kabulü gerekir.

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalılardan ... vekili olarak diğer davalılar aleyhine ... 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/412 E. sayılı dosyası ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin iptali ve tapu kaydındaki şerhin terkini, taşınmaz değeri tutarındaki tazminatın tahsili talebiyle dava açtığını, vekalet ücreti olarak davalı ...’ın payına düşen taşınmaz hissesinin % 20’sinin kararlaştırıldığını, yargılama devam ederken tarafların sulh olduklarını, müvekkilinin 12.02.2013 tarihli feragatname ile davadan feragat ettiğini ve davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiğini, 17.05.2013 tarihli ihtarname ile vekillik görevinden istifa ettiğini, Avukatlık Kanunu 165. maddesi uyarınca tarafların vekalet ücretinden müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, sulh olunan değerin taşınmazın satış bedelinden davalı ...'ın hissesine düşen 5.399.763,75 TL olduğunu ileri sürerek akdi vekalet ücreti nedeniyle şimdilik 10.000,00 TL, karşı taraf vekalet ücreti nedeniyle şimdilik 10.000,00 TL ve 5.000,00 TL manevi tazminatın feragat tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiş; bilahare talebini ıslah etmiştir.

Davalılar, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, manevi tazminat yönünden açılan davanın reddine, maddi tazminat yönünden açılan ve ıslah edilen davanın kabulü ile 134.555,00 TL’nin 28.03.2013 tarihiden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalılar ... ile ... tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, Avukatlık Kanunu 165. maddesine dayalı akdi ve karşı yan vekalet ücretinin tahsili istemine ilişkin olup, davalılar ... ve ... ile davacı arasında avukatlık sözleşmesine dayalı müvekkil-vekil ilişkisi bulunmadığı anlaşılmaktadır

Hemen belirtilmelidir ki; kural olarak sonradan yürürlüğe giren yasa hükümlerinin ve İçtihadı Birleştirme Kararlarının kazanılmış hak (usulü müktesep hak) ilkesinin 28.6.1960 tarihli, 21/9 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince istisnai niteliği gereği kesin hüküm halini almamış eldeki davalarda da gözetilmesi ve uygulanması gerekeceği tartışmasızdır.

Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulu tarafından 05.10.2018 tarihinde 2017/6 esas 2018/9 karar sayılı ilamla " İçtihadı birleştirmenin konusu, Avukatlık Kanununun 165. maddesinde yer alan ücret dolasıyla müteselsil sorumluluk hallerinden olan sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşma ile sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken akdi vekalet ücretinin girip girmediği hususudur.... Avukatlık bir kamu hizmeti olmakla birlikte ücret karşılığında müvekkiline hukuksal yardım hizmeti sunan avukat ile iş sahibi/müvekkili arasındaki ilişki bir özel hukuk ilişkisidir... Özel hukukta, bir borç ilişkisinden doğan alacak hakkı da nisbi hak niteliğindedir. Böyle olunca, alacak hakkı ancak o borç ilişkisi nedeniyle borçlu olan kişi ya da kişilere karşı ileri sürülebilir, yargısal kararlarda ve doktrinde borç ilişkilerinin nisbiliği ilkesi denilen bu ilke uyarınca sözleşmeler kural olarak yalnızca sözleşmenin tarafları bakımından hüküm ve sonuç doğururlar.... Akdi vekalet ücretinin iş sahibi ile hasmın müteselsil sorumluluğu kapsamında bulunduğunun kabul edilmesi hukuk güvenliği ilkesini zedeleyecektir. Ayrıca vekalet ücreti avukatın yaptığı hukuki yardımın karşılığı olan bir meblağ veya değeri ifade ettiği halde avukattan hiçbir hukuki yardım almayan hasmın, karşı yanın yaptığı sözleşmeden doğan vekalet ücreti nedeniyle onun avukatı lehine müteselsilen sorumlu tutulması, avukatlık ücretinin mahiyet ve amacına da uygun değildir. Tarafların aralarındaki dava ve uyuşmazlığı sulh ile sonuçlandırmaları herşeyden önce dava açılmakla bozulan toplumsal barış ve huzurun yeniden tesis edilmesini sağladığı gibi tarafların bir an önce hak ve alacaklarına kavuşmasını da temin etmektedir. Nitekim 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK'nın 140/2. maddesinde hakimin tarafları sulhe davet edeceği düzenlenerek sulh teşvik edilmiştir. Böyle olunca, usul hukuku bakımından bu kadar önemli bir müessesenin önüne sözleşmenin tarafı olmayan kişinin akdi vekalet ücretinden sorumlu tutulması şeklindeki bir engelin konulması da doğru olmayacaktır.... Hal böyle olunca, Avukatlık Kanunu' nun 165. maddesinde düzenlenen "ücret dolasıyla müteselsil sorumluluk" hallerinden olan "sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde" karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken "akdi vekalet ücretinin" dahil olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır" şeklinde karar verilmiş olup, somut olaya ilişkin söz konusu içtihadı birleştirme kararına göre, davalılar ... ile ...’ın davacının hak ettiği akdi vekalet ücretinden sorumlu olmayacağının kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece, yukarıda anlatılan İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

Bozma nedenine göre davacı ve davalılar ... ile ...’ın temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davacı ve davalılar ... ile ...’ın temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan 27,70 TL harcın davacıya, 3.447,86 TL harcın davalı-...'a, 1.150,00 TL harcın davalı-...'a, 27,70 TL harcın davalı-...'a iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.