Özet:
- ..... Özal'ın ölümünde Belediyelerce tesis edilmiş bulunan mezarlık dışındaki bir yere gömülmesini gerektirecek şekilde bir "fevkalade hal"in varlığından sözetmek olanağı yoktur.
- Bu nedenle, aksi yoldaki Bakanlar Kurulu kararı sebep ve maksat yönünden 1593 sayılı Yasaya da aykırı düşmektedir.
- Ayrıcalık yapılmasını gerektirecek hiçbir olağanüstü hal bulunmadığı halde ...... Özal'a, ölümünde belediye mezarlığı dışında ayrı bir yere gömülmesine izin veren ve bu suretle ona ayrıcalık tanıyan Bakanlar Kurulu kararının sözü geçen maddede ifadesini bulan "eşitlik" ilkesine uygunluğundan da sözedilemez.
- Diğer taraftan, Süleymaniye Cami ve çevresi İstanbul 1.Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulunun kararıyla "Kentsel ve Tarihi Sit, Kentsel ve Arkeolojik Sit" alanı olarak kabul edilmiş alan çevresinde her çeşit inşai ve fiziki müdahale yasaklanmıştır. Yasal dayanağı bulunmayan dava konusu Bakanlar Kurulu Kararının iptali gerekmektedir.
İstemin Özeti: Yusuf Bozkurt Özal'ın İstanbul İli Süleymaniye Camii Haziresine defnine izin verilmesine ilişkin 9.01.2001 tarih ve 2001/1888 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının; "dinsel inancı gereğidir", "tarikat şeyhi ve annesi de oraya gömülmüştür" veya "vasiyeti vardır" denilerek birisinin farklı işlem görmesinin ayrıcalık olduğu, dinsel inanç ve görüşlerle yaratılan ayrıcalığın, inançlar, mezhepler yahut tarikatlar arasında çatışmalara yol açacağı, bu nedenle dinsel inanç ya da dinsel kurallarla doğrudan ilişki kurularak yapılan düzenlemenin laiklik ilkesine aykırı olduğu, dinsel inanç veya dinsel kurallarla bağlantı kurularak tesis edilen kararla, devrim yasaları ve laiklik ilkesinin çiğnendiği, özel bir aile veya tarikat mezarlığının oluşmasının sağlandığı, dava konusu kararla, belirli bir dinsel zümre veya aileye öncelik veya ayrıcalık tanınarak, Anayasanın eşitlik kuralının çiğnendiği, imtiyazlı bir aile, özel korumaya alınmış bir tarikat yaratıldığı ve desteklendiği, yaşam sona erince ailenin olanaklarına veya devlet protokolündeki yerine göre, gerekli tören yapılıp mezar taşı dikileceği, bu törenin ve mezar taşının yerinin herkesin gömüldüğü belediye mezarlıkları olduğu, bunun dışındaki bir yerin söz konusu olması halinde bir ayrıcalık yaratılmış olacağı ve bununda eşitlik ilkesine aykırı olduğu, merhumun bir tarikat tarafından kutsal sayılan bir türbeye gömülmesinin sağlanmasıyla verilmek istenen anlam ve mesajların belli bulunduğu, özellikle, gerçekleştirilen bu eşitsizlikle, dinsel inanç gereği altında devlet ve düzen düşmanı bir tarikatın reklam ve takdiminin yapıldığı, 593 sayılı Toplum Sağlığının Korunmasına Dair Yasanın 211. maddesinin, mezarlıktan başka yerlere ölü gömülmemesine ilişkin 1580 sayılı Belediye Yasası ile getirilen yasağı tekrarlayarak "...fevkalade hallerde ve sıhhi mahzur mevcut olmadığı takdirde Bakanlar Kurulu Kararı ile muayyen ve malum mezarlıklar haricinde ölü defnine müsaade edilir..." kuralına yer verildiği, Yasanın 211. maddedeki koşulların gerçekleşmediği, gerçekleştirilmesi sağlanmış olsa bile, takdir yetkisinin kamu yararı için değil özel bir amaç için kötüye kullanıldığı, 211. maddenin öngördüğü iki koşulun birlikte gerçekleşmesi halinde, belediye mezarlığı dışında bir yere gömülme sağlanabileceği, bu iki koşuldan fevkalade hal kavramı anlamının Yasada tanımlanmadığı, fevkalade halin doğal afet, yangın, su baskını, deprem, tehlikeli ve salgın hastalık... vs'nin kavramın içinde yer alabileceği, fakat hiç bir fevkaladelik arzetmeyen biri için alınmış kararın devamı sağlanmakla bir başka "fevkalade durum" yaratıldığı, 1580 sayılı Yasanın 15/5 ve Mezarlıklar Tüzüğünün 5. maddelerinin yanısıra 2863 sayılı Yasa kurallarının da çiğnendiği, Süleymaniye Cami ve çevresinin İstanbul 1.Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulunun 12.07.1995 gün ve 6848 sayılı kararı ile "kentsel ve tarihi sit, kentsel ve arkeolojik sit alanı" olarak kabul ve ilan edildiği öne sürülerek iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Vakıfların kuruluş amaçları bakımından ikiye ayrıldığı, "Müessesat-ı Hayriyenin", Vakfın hizmet yönünü teşkil eden mektepler, medreseler, hastaneler, çeşmeler, köprüler, umumi kabristanlar....gibi doğrudan insanların kullanımına verilen taşınmazlar ve buralarda yürütülen bütün hizmetler; akarın ise, vakfiyelerden öngörülen hizmet ve faaliyetlerin sürekli bir şekilde yapılması için ihtiyaç duyulan finansmanı temin etmeye matuf vakıf bağ ve bahçeler, ticarethaneler, araziler olduğu, "Müessesat-ı Hayriyenin", kendi içinde ikiye ayrıldığı, imaret hastane gibi bölümlerden yalnız fakirlerin yararlanmasına karşılık yol, cami, köprü ve mezarlıklardan zengin ve fakir herkesin eşit şekilde yararlandığı, başka bir ifadeyle "vakıf mezarlıklarının", zengin-fakir ayrımı yapılmadan bütün insanların eşit bir şekilde yararlandıkları "Müessesat-ı Hayriye"den vakıf yerleri olduğu, bu genel ifadenin istisnasını vakıf, cami ve zaviyelerin bahçelerinde bulunan küçük çapta mezarlıkların oluşturduğu, Süleymaniye Vakfiyesinin tetkikinden, Süleymaniye Cami, Kanuni Türbesi ve eşi Hafsa Sultan Türbesi binalarının yapımında çalışanlar ve buralarda hizmet görecek kişiler hakkında dolaylı bilgiler bulunduğu, ancak bu yapıların hazirelerine defni konusunda herhangi bir hüküm bulunmadığı, Süleymaniye Cami Hazinesine de Osmanlılar döneminde vakıf ve vakıflar irsiyet ve diğer yönlerden ilgisine bakılmaksızın yüzlerce önemli şahsiyet defnedildiği, yapılan incelemelerde bu ve benzeri yerlere Cumhuriyet döneminde de BKK ile bazı kişilerin defnedildiğinin bilindiği, Belediye Kanunu ve Nizamnamesinin kabulünden sonra da Umumi Hıfzısıhha Kanununun 211. ve 218. maddelerine göre, BKK ile uygun görülen kimselerin cenazeleri, cami, mescid, zaviye, dergah....gibi vakıf hayrat yapıların hazirelerine defnedilmeye devam edildiği mevzuatta bu durumu yasaklayan herhangi bir hüküm bulunmadığı, 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanununun 211. maddesindeki fevkalade hallerin takdirinin Bakanlar Kuruluna bırakıldığı, fevkalade halin daha geniş anlamda yorumlanıp uygulandığı, geçmişte üstün meziyetleri ve anılmaya değer başarılı hizmet ve bağışları olan kişilerin de mezarlıklar dışında gömülmelerine izin verilmek suretiyle onlara olan saygıyı göstermenin Türklere has gelenekleri yaşatmak ve sürdürmek fikrini esas aldığı, dava konusu Kararnamenin bu görüşten hareketlerle Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak ve de Kanuna uygun olarak tekemmül ettiği iddiaları ile davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
D.Tetkik Hakimi: Özden Atabek
Düşüncesi: 1580, 1593 ve 6848 sayılı Yasa Hükümlerine aykırı olarak tesis edilen işlemde kamu yararı ve eşitlik ilkelerine uyarlık bulunmadığından, dava konusu Bakanlar Kurulu Kararının iptali gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı: Bilgin Arısan
Düşüncesi: Dava Yusuf Bozkurt Özal isimli bir şahsın İstanbul İli Süleymaniye Camii Haziresine defnine izin verilmesine ilişkin 2001/1888 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının iptali talebiyle açılmıştır.
2868 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na istinaden Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulunun 12.07.1995 tarih ve 6848 sayılı kararı ile Süleymaniye Camisi Haziresi " Kentsel ve tarihi SİT alanı ve Kentsel Arkeolojik SİT alanı " ilan edilmiş ve bu karar halen yürürlükte bulunmaktadır..Dünyada bir eşi ve benzeri bulunmayan Süleymaniye Camii Haziresinde sadece Türkiyenin değil dünyanın en değerli anıtları bulunmaktadır. Kanuni Sultan Süleyman Türbesi, Hürrem Sultan Türbesi, dünyanın en büyük coğafyacılarından Piri Reisin bir benzeri bulunmayan muhteşem lahdi bunlardan sadece birkaçıdır. Paha biçilmez tarihi, mimari ve arkeolejik değeri sebebiyle Türk turizminin ilgi odaklarından biridir.
Açıklanan sebeplerle dava konusu Süleymaniye Camisi Haziresine ölü gömülmesine ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı, 2886 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununa müstenid Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 12.07.1995 tarih ve 6848 sayılı Süleymaniye Camisi Haziresini " Kentsel ve tarihi Sit alanı ve Kentsel Arkeolojik SİT alanı" olarak belirleyen kararına aykırı bulunduğundan iptali gerekeceği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesinde Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 19.10.2001 tarih ve E: 2001/415, K: 2001/737 sayılı bozma kararı uyarınca davanın esası incelenerek gereği görüşüldü:
Dava, Yusuf Bozkurt Özal'ın İstanbul İli Süleymaniye Camii Haziresine defnine izin verilmesine ilişkin 9.01.2001 tarih ve 2001/1888 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Hazireler, cami, mescit, tekke gibi dinsel yapıların yanı başında yer alan ve etrafı duvar yada parmaklıklarla çevrili mezarlıklardır. Sultanlar tarafından inşa ettirilen külliyelerdeki Hazirelerin orta yerinde padişah ailesinden insanların defnedildiği türbeler yer alır.
Hukukumuzda, Bakanlar Kuruluna, "türbe" ihdas etmek, cami haziresine defne izin vermek yolunda yetki veren bir yasa hükmü bulunmamaktadır. Aksine, Anayasanın 153'üncü maddesi ile "devrim yasa"sı olarak nitelendirilen 1930 yılında yürürlüğe konulmuş bulunan 677 sayılı Yasayla, o tarihe kadar mevcut türbeler ilga edildiği gibi, bunları yeniden ihdas edenler hakkında da para ve hapis cezaları öngörülmüştür. Bu nedenle Yusuf Bozkurt Özal'ın cami haziresine gömülmesine izin veren Bakanlar Kurulu Kararı öncelikle yetki yönünden 677 sayılı Yasaya aykırı düşmektedir.
Kaldı ki, Bakanlar Kurulu Kararındaki "cami haziresi" kelimesi ile "mezar" ın kastedildiği kabul edilecek olsa dahi, anılan kararın yasalara uygunluğundan söz etmek olanaksızdır. Çünkü,1580 sayılı Yasa'nın 15. maddesinin 5.bendi, mezarlıklar tesis etmeyi ve bu mezarlıklardan başka yerlere ölü gömdürmemeyi tüm belediyelerin zorunlu görevleri arasında saymaktadır.
Aynı şekilde, 1931 yılında yürürlüğe konulmuş bulunulan Mezarlıklar Tüzüğünün 5. maddesiyle de, belediyece tespit olunan umumi mezarlıktan başka yerlere ölü gömülmesinin yasak olduğuna işaret edilmektedir.
1593 sayılı Yasanın dava konusu karara dayanak yapılan 211'inci maddesiyle de aynı ilke getirilmekte ve maddede "Mezarlık ittihaz olunan yerlerden başka yerlere ölü defni memnudur. Fevkalade hallerde ve sıhhi mahzur bulunmadığı takdirde İcra ve Vekilleri Heyeti kararıyla muayyen ve malum mezarlıklar haricinde ölü defnine müsaade olunur." hükmüne yer verilmektedir.
Görüldüğü üzere, bir kişinin ölümünde belediyece tesis olunan mezarlığa gömülmesi esas olduğu gibi, 211. maddeyle de Bakanlar Kuruluna bir kişinin belediyelerce tesis olunan mezarlıklar dışındaki yerlere gömülmesine izin verme konusunda mutlak bir takdir yetkisi ve serbesti tanınmamış, aksine bu yetkinin kullanılışı "fevkalade hal" in mevcudiyeti ve "sıhhi mahzur bulunmaması" gibi iki koşulun birlikte varolmasına bağlı tutulmuştur.
Olayda ise, Yusuf Bozkurt Özal'ın ölümünde Belediyelerce tesis edilmiş bulunan mezarlık dışındaki bir yere gömülmesini gerektirecek şekilde bir "fevkalade hal"in varlığından sözetmek olanağı yoktur. Bu nedenle, aksi yoldaki Bakanlar Kurulu kararı sebep ve maksat yönünden 1593 sayılı Yasaya da aykırı düşmektedir.
Öte yandan Anayasamızın 12. maddesi "Herkes, dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ayrımı gözetilmeksizin, kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz." hükmünü taşımaktadır. Ayrıcalık yapılmasını gerektirecek hiçbir olağanüstü hal bulunmadığı halde Yusuf Bozkurt Özal'a, ölümünde belediye mezarlığı dışında ayrı bir yere gömülmesine izin veren ve bu suretle ona ayrıcalık tanıyan Bakanlar Kurulu kararının sözü geçen maddede ifadesini bulan "eşitlik" ilkesine uygunluğundan da sözedilemez.
Diğer taraftan, Süleymaniye Cami ve çevresi İstanbul 1.Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulunun 12.07.1995 tarih ve 6848 sayılı kararıyla "Kentsel ve Tarihi Sit, Kentsel ve Arkeolojik Sit" alanı olarak kabul edilmiş ve 2863 sayılı Yasanın değişik 9.maddesi uyarınca alan çevresinde her çeşit inşai ve fiziki müdahale yasaklanmıştır.
Açıklanan nedenlerle, yasal dayanağı bulunmayan dava konusu Bakanlar Kurulu Kararının iptaline, aşağıda dökümü gösterilen 59.280.000.-Tl yargılama giderlerinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, 9.06.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi.