"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Samsun 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... Özonat tarafından, davalı ... aleyhine 30/01/2018 gününde verilen dilekçe ile soy bağının reddi nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 09/04/2019 günlü karara karşı davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen 10/07/2019 günlü Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi kararının Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Davacı vekili, davacının 1972 yılında, davalı ile müteveffa....’in kızı olarak dünyaya geldiğini, davalının henüz bebek olan davacıyı dava dışı kardeşi ....ile eşi ....e yetiştirmek üzere verdiğini, nüfus kayıtlarında dava dışı Beyhan ve ....’ün anne ve baba olarak kayıtlı olduğunu, davacının gerçeği yıllar sonra öğrendiğini, buna karşın davalının davacıya anne şevkati göstermediğini, 21 yaşında iken annesi olarak tanıdığı teyzesi Beyhan’ın ölümü sonrasında da taraflar arasında anne-çocuk ilişkisinin kurulamadığını, davacı tarafından Samsun 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/405 esas sayılı dosyası ile nüfus kaydının düzeltilmesi istemli açılan davada, davalının soybağını inkar ettiğini ve hatta mahkemece kan örneklerinin alınması için yazılan talimata karşı direndiğini, nihayetinde zorla getirme kararı ile kan örneklerinin alınması sonucu yapılan DNA analizi neticesinde, Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın 31/05/2017 tarihli raporuyla davalının davacının %99,99 ihtimalle annesi olduğunun tespit edildiğini belirterek oluşan manevi zararın tazmini isteminde bulunmuştur
Davalı vekili; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, nüfus kaydının düzeltilmesi istemli davada, davalı Şeküre'nin davayı kabul etseydi dahi, kabul beyanının mahkemeyi bağlamayacağı ve mutlaka DNA testi yapılmasını gerektireceği, bu nedenle davalının davayı reddetmesinin manevi tazminata hükmedilme nedeni olarak kabul edilemeyeceği; ancak davacının küçük yaşta davalı tarafından davacının teyzesine verilmesi, uzun yıllar gerçek anne ve babasını bilmeden büyümesi nedeniyle manevi olarak acı çektiğinin kabul edilmesi gerektiği, tanık anlatımları doğrultusunda davalının davacı ile yakınlaşmaya çalıştığı; ancak gerek davacının davalıya ve babasına duyduğu kızgınlık ve gerekse davacının teyzesi Şeküre’nin engel olması nedeniyle taraflar arasında bağ kurulamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükme karşı davacı vekili istinaf talebinde bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; somut olayın özellikleri, tazminata esas olan fiilin ağırlığı, tarafların sosyal ekonomik durumuna göre, mahkemece hükmedilen tazminatın yeterli olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir (TBK 58). Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Somut olayda, tarafların konumu, yaşanan süreçler, davalının davacının gerçek annesi olmasına rağmen davacıya yaklaşımında bu hususu inkar etmesi, davacıya gerekli şevkat ve özeni göstermediği anlaşılmasına göre hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı azdır. Mahkemece daha üst seviyede manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiş, bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 373/1. maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve İlk Derece Mahkemesi kararının HMK 371. maddesi uyarınca oy çokluğuyla BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/03/2021 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum. 24/03/2021