Asıl borçlu ...Kimya Gıda Enerji Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin 2010 ila 2012 ve 2016 yıllarına ait muhtelif amme alacağının şirketten tahsil edilemediğinden bahisle 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 35. maddesi uyarınca şirket ortağı sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... Vergi Mahkemesi'nin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararıyla; ödeme emri içeriği 2010 ve 2011 dönemlerine ait vergi borçları için; davacının bu dönemlerde şirket ortağı olmadığından, şirket ortağı olduğu dönemlere ilişkin vergi borçları yönünden ise; şirketin, beyan edilen mal bildirimi ve haciz tutanağı ile kayıt altına alınan 1.900.000 TL değerinde malvarlığının mevcut olduğu anlaşıldığından, alacağın şirketten tahsil imkanının bulunmadığı ortaya konulmaksızın ortak sıfatıyla davacının sorumluluğuna gidilemeyeceğinden, düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davaya konu ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Asıl borçlu olan şirketin 1.900.000 TL değerinde makine ve teçhizat ile üretimde kullanılacak hammaddesi ve 2.695,97 TL tutarında parasının mevcut olduğu tespit edilmiş ise de, toplam borcun 7.954.957,82 TL olduğu göz önüne alındığında, kamu alacağının kısmen şirketten tahsil edilemeyeceğinin açık olduğu, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 3. maddesinde öngörülen "kısmen tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı" durumunun gerçekleşmiş bulunduğu, davacının hisse devir tarihlerine nazaran, tarha veya beyana dayalı borçların doğduğu ve/veya ödenmesi gereken zamanlarda şirketin ortağı olduğu, şirketten kısmen tahsil edilemeyeceği anlaşılan alacak nedeniyle hissesi oranında davacıya başvurulmasında ve adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı idare istinaf başvurusunun kabulüyle mahkeme kararının kaldırılmasından sonra davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Kamu alacağının kısmen tahsil edilemeyeceği hususunun haczedilen malvarlığı değerinin borç rakamından düşük olmasıyla açıklanamayacağı, asıl borçlu şirket hakkında tüm takip yolları tüketildikten sonra ortak adına ödeme emrinin düzenlenebileceği, asıl borçlu şirketin faal olduğu ve mal beyanında bulunduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...DÜŞÜNCESİ : Kamu alacağının asıl borçlu şirketten tahsil edilebilmesi için tüm takip yollarının tüketilmesi gerekirken, bu yollar tüketilmeden şirket ortağı sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığından, yukarıda belirtilen gerekçeyle davanın reddi yolunda verilen temyize konu kararda hukuki isabet bulunmamıştır. Kararın belirtilen gerekçeyle bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci ve Dokuzuncu Dairelerince, 2575 Sayılı Danıştay Kanunu'na 3619 Sayılı Kanunla eklenen Ek 1. madde hükmü uyarınca birlikte yapılan toplantıda Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
KARAR : İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Asıl borçlu ...Kimya Gıda Enerji Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin 2010 ila 2012 ve 2016 yıllarına ait muhtelif amme alacağının şirketten tahsil edilemediğinden bahisle 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 35. maddesi uyarınca şirket ortağı sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 5766 Sayılı Kanun'la değişik 35. maddesinin 1. fıkrasında, limited şirket ortaklarının şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacağı ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacağı; 2. fıkrasında, ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahısların devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden 1. fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulacağı; 3. fıkrasında ise, amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahısların, amme alacağının ödenmesinden 1. fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulacağı kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Asıl borçlu şirkete ait haczedilen malvarlığının toplam borcu karşılamaya yetersiz olduğu, kamu alacağının şirketten tahsil edilemeyeceğinin anlaşıldığı, borçların doğduğu ve/veya ödenmesi gereken zamanlarda şirketin ortağı olan davacının takip edilmesinde ve adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, asıl borçlu şirketin iş yerinde haczedilen ve 1.900.000 TL değer takdir edilen menkullerin satış işlemlerinin gerçekleştirilip vergi borcunu karşılayıp karşılamadığının belirlenmesi ve kamu alacağının şirketten tahsil edilebilmesi için tüm takip yollarının tüketilmesi gerekirken, bu yollar tüketilmeden davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. ...Bölge İdare Mahkemesi .... Vergi Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
4. Yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 24.05.2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanmış bulunan istinaf kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle uygun görülmüş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, kararın onanması gerektiği oyu ile, karara katılmıyoruz.