Sigorta Tahkim - Ceza Yargılaması - Raporların Çelişmesi
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi
Esas No : 2016/10040
Karar No : 2019/3846
Karar Tarihi : 2019-04-01





Özet:

  • Davaya konu edilen somut olayda; davacı desteği .... Turizm şirketine ait yolcu otobüsünde yolcu olduğu; dava dışı sürücü idaresindeki tankerin yaptığı kaza nedeniyle yola yayılan LPG maddesinin patlayıp yangın çıkarması nedeniyle, aynı yolda seyir halinde olan davalının trafik sigortacısı olduğu yolcu otobüsünün yandığı ve davacı desteğinin de yanarak öldüğü dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
  • Olaya ilişkin ceza soruşturmasının yürütüldüğü C. Başsavcılığı'nın dosyasında alınan, bilirkişi heyeti raporunda; davalıya sigortalı araç sürücüsünün, görüşün açık olduğu mahalde, yola yayılan LPG'nin yarattığı sis bulutunu gördüğü halde 700 metrelik tırmanma şeridinin 500 metrelik bölümünde seyrine devam ettiği, aracın stop ettiği ana kadar seyrini sürdürdüğü, yolcuların can güvenliğini tehlikeye attığı için olayda % 15 oranında kusurlu olduğu yönünde tespitler yapıldığı görülmektedir.
  • Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından alınan ve benimsenen bilirkişi heyeti raporunda ise; davalıya sigortalı aracın, önünde kaza yapan tankere 173 metre uzaklıkta durduğu, bu durma mesafesinin yeterli olduğu ve tankerden sızan gazın alev topuna dönüşüp geriye doğru gelmesiyle oluşan olayda davalı sigortalısının alacağı önlem bulunmadığı gerekçesiyle, sürücünün kusursuz olduğu şeklinde görüş bildirilmiştir.
  • Ceza soruşturmasında olay yeri de incelenerek düzenlenen uzman bilirkişi heyeti raporu ile Sigorta Tahkim Komisyonu'nun benimsediği rapor arasında açık çelişki bulunmaktadır.
  • Maddi olgu mahiyetindeki olayın oluş şekli ile davalıya sigortalı otobüsün yanma sebebi ceza yargılamasında netleşeceği halde, ceza soruşturmasının akıbeti hakkında araştırma da yapılmadan karar verilmiştir.
  • Diğer yandan, davalının sigortaladığı aracın şehirler arası yolcu taşımacılığı yapan otobüs olduğu; davalı sigortalısının araç işleteni sıfatı yanında taşıyıcı sıfatının da bulunduğu ve bu sebeple de kusur ve sorumluluğunun ayrıca araştırılıp tartışılması gerektiği dikkate alındığında; Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından hükme esas alınan raporun yetersiz olduğu açıktır.
  • Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; olaya ilişkin ceza soruşturması akıbetinin araştırılması ve dosya örneğinin ilgili yerden getirtilmesinden sonra; ....'den seçilecek uzman bilirkişi heyetine taşıma hukuku konusunda uzman bilirkişinin de katılımının sağlanmasıyla oluşturulacak heyetten, gerek Borçlar Kanunu ile Karayolları Trafik Kanunu ve Yönetmeliği hükümleri, gerekse Türk Ticaret Kanunu'nun taşımacının sorumluluğuna ilişkin hükümleri dikkate alınmak suretiyle, davalıya sigortalı araç sürücüsünün kusur durumu hakkında, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir.

-K A R A R-

Davacı vekili, dava dışı LPG tankeri sürücüsünün kaza yaptığını ve LPG tankerinin alev alıp patlaması sonucu, davalının trafik sigortacısı olduğu arkadan gelen otobüsün bu patlama sonucu hasar gördüğünü ve araç içinde yolcu olarak bulunan davacının eşi ....'in öldüğünü, davacının ölenin desteğinden yoksun kaldığını, davalıya yapılan başvurunun sigortalı araç sürücüsünün olayda kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle reddedildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 134.000,00 TL. maddi tazminatın 06.02.2015 tarihinden işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı vekili, zarara sebep olduğu ileri sürülen sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda kusuru bulunmadığından, şirketlerinin de zarardan sorumlu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Sigorta Hakem Heyeti tarafından, iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davaya konu olayda davalıya sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunun alınan 05.07.2015 tarihli bilirkişi heyeti raporuyla saptandığı, 3. kişinin tam kusurlu olduğu kaza

bakımından KTK'nun 86. maddesi gereği araç işleteni sorumlu olmadığından, işletenin sorumluluğunu üstlenen davalı trafik sigortacısının da sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; bu karara, davacı vekili İtiraz Hakem Heyeti nezdinde itiraz etmiştir. Sigorta İtiraz Hakem Heyeti tarafından, olaya ilişkin ceza soruşturması kapsamında alınan ve birbiriyle çelişkili olan raporlar arasındaki çelişkinin, Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından alınan 05.07.2015 tarihli bilirkişi heyeti raporuyla giderildiği; Hakem Heyeti tarafından benimsenen kusur raporunun dosya kapsamına uygun olduğu; davalı tarafından sigortalanan araç sürücüsü kusursuz olduğundan davalının da zarardan sorumlu olmadığı gerekçesiyle, davacının Hakem Heyeti kararına karşı yaptığı itirazın reddi ile davacının başvurusunun reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, taşıma sırasında meydana gelen trafik kazası sonucu, davacı yakınının ölümü nedeniyle, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.

Davacı taraf, yakını ....in yolcu olduğu otobüsün trafik sigortacısı olan davalıya, sigortalı araç sürücüsünün ölüm olayında etkili ve sorumluluğa yol açacak kusuru bulunduğu iddiasıyla husumet yöneltmiş; Sigorta Tahkim Komisyonu ise, benimsenen bilirkişi heyeti raporunda, davalıya sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmadığının saptandığı gerekçesiyle, davacı isteminin reddine karar vermiştir.

Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin, zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir sorumluluk sigortası türüdür. Bu sebepledir ki, sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olması şartına bağlı ve poliçe limitiyle sınırlıdır. Kanun'un emredici hükmü gereği yaptırılan zorunlu trafik sigortalarında sigortacı, işletene düşen hukuki sorumluluğu teminat altına aldığına göre, ancak işletenin sorumlu olduğu durumda zarardan sorumlu olacaktır. İşletene hukuken yükletilemeyen zarardan, onun sorumluluğunu teminat altına alan sigortacının sorumlu tutulması da mümkün değildir.

Davaya konu edilen kaza ve dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 4. Kitabı'nın 850-930. maddeleri arasında taşıma işleri; anılan

Kanun'un 906-916. maddeleri arasında ise yolcu taşımacılığı düzenlenmiştir.

6102 sayılı TTK'nun 914/1. maddesinde "taşıyıcı, yolcuları rahat bir yolculukla ve sağlıklı olarak gidecekleri yere ulaştırmakla, özellikle hava, ses, yer ve çevre kirliliğine meydan vermemek için gerekli düzeni kurmakla, gerekli diğer tüm önlemleri almak ve mevzuatta öngörülen kurallara uymakla yükümlüdür" düzenlemesine ve maddenin 2. fıkrasında ise "taşıyıcı, yolcuların kazaya uğramalarından doğacak zararı tazmin eder. Yolcunun kaza sonucunda ölmesi hâlinde, onun yardımından yoksun kalanlar uğradıkları zararın tazminini taşıyıcıdan isteyebilirler. Ancak, taşıyıcı, kazanın kendisinin veya yardımcılarının en yüksek özeni göstermelerine rağmen, kaçınamayacakları ve sonuçlarını önleyemeyecekleri bir sebepten ileri geldiğini ispat ederse tazminattan kurtulur" düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde hükmü ile, yolcu taşımacılığı yapan taşıyıcının, yolcunun zarara uğramaması için her türlü tedbiri alma yükümlülüğü ve yolcunun zararından sorumluluğunun ilkeleri belirlenmiştir.

Davaya konu edilen somut olayda; davacı desteği .... Diyarbakır Turizm şirketine ait yolcu otobüsünde yolcu olduğu; dava dışı sürücü idaresindeki tankerin yaptığı kaza nedeniyle yola yayılan LPG maddesinin patlayıp yangın çıkarması nedeniyle, aynı yolda seyir halinde olan davalının trafik sigortacısı olduğu yolcu otobüsünün yandığı ve davacı desteğinin de yanarak öldüğü dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Olaya ilişkin ceza soruşturmasının yürütüldüğü Lice C. Başsavcılığı'nın 2014/910 Soruşturma sayılı dosyasında alınan, 03.09.2014 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; davalıya sigortalı araç sürücüsünün, görüşün açık olduğu mahalde, yola yayılan LPG'nin yarattığı sis bulutunu gördüğü halde 700 metrelik tırmanma şeridinin 500 metrelik bölümünde seyrine devam ettiği, aracın stop ettiği ana kadar seyrini sürdürdüğü, yolcuların can güvenliğini tehlikeye attığı için olayda % 15 oranında kusurlu olduğu yönünde tespitler yapıldığı görülmektedir. Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından alınan ve benimsenen 05.07.2015 tarihli bilirkişi heyeti raporunda ise; davalıya sigortalı aracın, önünde kaza yapan tankere 173 metre uzaklıkta durduğu, bu durma mesafesinin yeterli olduğu ve tankerden sızan gazın alev topuna dönüşüp geriye doğru gelmesiyle oluşan olayda davalı sigortalısının alacağı önlem bulunmadığı gerekçesiyle, sürücünün kusursuz olduğu şeklinde görüş bildirilmiştir.

Ceza soruşturmasında olay yeri de incelenerek düzenlenen uzman bilirkişi heyeti raporu ile Sigorta Tahkim Komisyonu'nun benimsediği rapor arasında açık çelişki bulunmaktadır. Maddi olgu mahiyetindeki olayın oluş şekli ile davalıya sigortalı otobüsün yanma sebebi ceza yargılamasında netleşeceği halde, ceza soruşturmasının akıbeti hakkında araştırma da yapılmadan karar verilmiştir. Diğer yandan, davalının sigortaladığı aracın şehirler arası yolcu taşımacılığı yapan otobüs olduğu; davalı sigortalısının araç işleteni sıfatı yanında taşıyıcı sıfatının da bulunduğu ve bu sebeple de kusur ve sorumluluğunun ayrıca araştırılıp tartışılması gerektiği dikkate alındığında; Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından hükme esas alınan raporun yetersiz olduğu açıktır.

Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; olaya ilişkin ceza soruşturması akıbetinin araştırılması ve dosya örneğinin ilgili yerden getirtilmesinden sonra; ....'den seçilecek uzman bilirkişi heyetine taşıma hukuku konusunda uzman bilirkişinin de katılımının sağlanmasıyla oluşturulacak heyetten, gerek Borçlar Kanunu ile Karayolları Trafik Kanunu ve Yönetmeliği hükümleri, gerekse Türk Ticaret Kanunu'nun taşımacının sorumluluğuna ilişkin hükümleri dikkate alınmak suretiyle, davalıya sigortalı araç sürücüsünün kusur durumu hakkında, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 01/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.