Sigara Üretimi - Taşeron İşçisi - Muvazaalı İşlemler
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi
Esas No : 2020/2599
Karar No : 2021/6690
Karar Tarihi : 2021-03-23





Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi taraflar vekilince istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 09.03.2021 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına vekili Avukat ... ile karşı taraf adına vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı isteminin özeti:

Davacı vekili, asıl davada müvekkilinin davalıya ait sigara fabrikası işyerinin üretim bölümünde 2000 yılından beri forklift operatörü olarak doğrudan üretim sürecinin içinde çalıştığını, üretimde kullanılan tütün ve diğer malzemelerin taşınması, istiflenmesi, harmanlanması ve üretime sevkini davalının diğer işçileri ile birlikte forklift kullanmak suretiyle gördüğünü, çalışma süresi boyunca emeğini davalı şirketin sigara üretimi yapabilmesi için harcamasına, üretime doğrudan dahil olmasına ve talimatları davalı şirketten almasına rağmen kayıtlarda muvazaalı bir şekilde taşeron firmaların çalışanı olarak gösterildiği için ücret ve sosyal yardımlardan mahrum kaldığını beyanla eksik ödenen ücret, eksik ödenen fazla mesai ücreti, eksik ödenen genel tatil ücreti, eşitlik ilkesine aykırılık tazminatı, sosyal yardım alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı vekili birleşen davada, davalı şirketin müvekkilini işe başlatmamasıyla iş sözleşmesini 10.03.2014 tarihi itibariyle feshetmiş olduğundan müvekkilinin baştan itibaren davalı şirkette geçen çalışmasının karşılığı olarak haketmiş olduğu kıdem ve ihbar tazminatının kendisine ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili asıl davaya cevabında; müvekkili şirketin asıl işinin tütün mamulleri üretimi olduğunu, davacının ise forklift kullanmak suretiyle tarım ürünü olan tütün hammaddesinin kutular halinde kamyonlardan indirilmesi, depoya istiflenmesi ve taşınması işi olan yardımcı işte çalıştığını, alt işverenlere verilen işlerin tütün mamulleri üretimi işinin yardımcı işlerinden ve asıl işe bağımlı ve asıl iş sürdüğü müddetçe devam eden işler olduğunu, bu nedenlerle muvazaa iddiasının doğru olmadığını ileri sürerek asıl davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Davalı vekili birleşen davaya cevabında; davacını talep ettiği alacakların zamanaşımına uğradığını, ayrıca davacının işe iadesine ve müvekkili şirket ile davacının nezdinde çalıştığı işveren arasında muvazaa olduğuna ilişkin (Kapatılan)22. Hukuk Dairesinin kararının doğru olmadığını, müvekkili ile davacının nezdinde çalıştığı şirket arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğunu müvekkili şirkete yönlendirilen haksız birleşen davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:

Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, yazılı gerekçe ile asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İstinaf Başvurusu:

İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davacı ve davalı taraf istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :

Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2.maddesine göre ilk derece mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak asıl ve birleşen davanın esası hakkında yeniden karar verilmiştir.

Temyiz:

Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı, davacı ve davalı taraf temyiz başvurusunda bulunmuştur.

Gerekçe:

Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın kanuni gerektirici sebeplerine göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

Belirsiz alacak davası alacaklıya zamanaşımı ve faiz başlangıcı noktasında imkanlar sağlayan istisnai bir dava türü olup, dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığının açıkça yazılı olması veya Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107’nci maddesine dayanıldığının belirtilmesi gerekir. Alacağın belirsiz olduğunun dava dilekçesinde açıklanması bu noktada önemsizdir. Zira alacak belirsiz ise alacaklının kısmi dava veya belirsiz alacak davası açma hakkı vardır. Dava dilekçesinde "belirsiz alacak davası" açıldığı yazılı değilse veya Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107’nci maddesine dayanılmamışsa, dava konusu miktarların 50-100-1000 TL gibi gösterilmesi halinde davanın kısmi dava olarak açıldığı kabul edilmelidir. Sonradan alacaklı tarafın davayı belirsiz alacak davası olarak nitelemesi sonuca etkili değildir.

Somut uyuşmazlıkta, davacı tarafça asıl davanın belirsiz alacak davası türünde açıldığı ileri sürülmüş ise de yukarıda açıklandığı üzere alacağın belirsiz olduğunun dava dilekçesinde açıklanmasının önemi bulunmadığı zira alacaklıya zamanaşımı ile faiz başlangıcı noktasında imkanlar sağlayan ve istisnai bir dava türü olan belirsiz alacak davasının açılabilmesi için davacının dava dilekçesinde açıkça belirsiz alacak davası türünde dava açtığını ya da Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107’nci maddesine dayanıldığı belirtmesi gerektiğinden, Bölge Adliye Mahkemesince asıl davanın kısmi dava türünde açıldığı yönündeki değerlendirmesinde isabetsizlik bulunmadığı görülerek bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık 07.05.2012 tarihli asıl davada davalı ile dava dışı şirket arasında geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

Somut olayda, davalı işyerinde sigara üretimi işi yapılmaktadır. Davalıya ait işyerinde yeni gelmiş tütünlerin depolanması, işlenmek için başka bölümlere taşınması ve buralarda depo alanlarında depolanması işlemleri asıl işin mutlaka yapılması gereken, ancak uzmanlık gerektirmeyen faaliyetlerinden olup, bu işlerin yapılmasında taşıma ve istif aracı olarak forklift kullanılması da bu işin doğal bir sonucudur. Davalıya ait işyerinde yapılan asıl iş dikkate alındığında, ana üretim girdisi olan tütünün ve yan üretim girdisi olan ambalaj malzemesi gibi malzemelerin, işyerinin bina ve bölümleri arasında forkliftlerle taşınması, istiflenmesi ve depolanması işleri, asıl işin uzmanlık gerektirmeyen bir parçası niteliğinde olup, bu işlerin asıl işe yardımcı işler olarak kabul edilmesi ve alt işverenlere verilmesinin 4857 sayılı Kanun'un 2’nci maddesinin hükmüne uygun düşmeyeceği, davalı ile davacının işçisi olarak çalıştığı dava dışı şirket arasında geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunmadığı sabittir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca emsal işçinin dosyasında(09.02.2021 tarih ve 2016/1247 esas 2021/54 karar); sigara üretiminin yapıldığı işyerinde, üretim süreci tüm aşamaları ile birlikte değerlendirildiğinde dava dışı şirketlerce ham ve yarı mamul malzemelerin forkliftlerle işlenmek üzere diğer birimlere taşınması, depo alanlarında istiflenmesi ve depolanması işlerinin asıl işin teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirmeyen bir parçası olduğunu ve bu işlemlerin asıl işin bölünemez bir parçası olup, gerçekleştirilmediğinde üretim sürecinin yürütülmesinin mümkün olmadığından bahisle davalı işveren ile dava dışı şirketler arasında 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2’nci maddesine göre geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunmayıp asıl işveren-alt işveren ilişkisinin yasal unsurlarını taşımadığından ve davacı başlangıçtan itibaren asıl işveren işçisi sayılacağından işyerinde davacı ile aynı işi yapan ve aynı vasıftaki emsal işçilere ödenen ücretlerin tespiti ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğine hükmedilmiştir.

Bu nedenle, davacının 17.01.2000–31.12.2010 tarihleri arasında forklift operatörü olarak davalı ile arasında geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunmayan dava dışı taşeron firma ... Ltd. Şti. işçisi olarak çalıştığı, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin yasal unsurları bulunmadığından davacının başlangıçtan itibaren asıl işveren işçisi sayılacağı anlaşılmakla, bu tespit doğrultusunda;

Mahkemece davacının emsal işçi olarak belirttiği kişilerin hangi tarihlerde hangi bölümlerde çalıştığı, ne iş yaptıkları, aynı bölümde davacının kadrosunda çalışan kimseler olup olmadığı, bu kişilerin çalışmasının devam edip etmediği, sona ermiş ise hangi tarihte ve ne şekilde sona erdiği gibi hususlarda araştırma yapılarak, ilgili kişilerin varsa davalı firmaya karşı açtıkları işe iade veya alacak dosyalarındaki tanık beyanları incelenerek, gerekirse yeni bir bilirkişi heyetine yerinde inceleme yetkisi verilerek işyerindeki kayıtlar bordrolar incelenmek sureti ile davacı ile beraber çalışma süresi boyunca aynı birimde çalışıp çalışmadıkları araştırılmalı, belli bir döneme kadar çalışmış olsalar bile bu dönemle sınırlı olarak olarak emsal işçi oldukları kabul edilmeli ve davacının dava konusu alacaklarının bulunup bulunmadığı belirlenerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

Yine Bölge Adliye Mahkemesince, davacının dava dışı ... Hizmet ve İşletmecilik A.Ş. nezdinde geçen 16.02.2011-14.05.2012 tarihleri arası çalışma dönemi yönünden davacının emsali işçi bulunmadığı kabul edilmiş ise de mahkemece bu kapsamda, davacı vekilinin davacı ile emsal olduğunu belirttiği işçiler hakkında herhangi bir araştırma yapılmadığı, bu kişilerin hangi tarihlerde hangi bölümlerde çalıştığı, ne iş yaptıkları, aynı bölümde davacının kadrosunda çalışan kimseler olup olmadığı, bu kişilerin çalışmasının devam edip etmediği, sona ermiş ise hangi tarihte ve ne şekilde sona erdiği gibi hususlar araştırılmadan taleplerin reddine karar verilmesi de isabetli olmamıştır.

Mahkemece yapılacak iş; davacının emsal işçi olarak belirttiği kişiler yönünden yukarıda belirtilen şekilde araştırma yapılarak, ilgili kişilerin varsa davalı firmaya karşı açtıkları işe iade veya alacak dosyalarındaki tanık beyanları incelenerek, gerekirse yeni bir bilirkişi heyetine yerinde inceleme yetkisi verilerek işyerindeki kayıtlar bordrolar incelenmek sureti ile davacı ile beraber çalışma süresi boyunca aynı birimde çalışıp çalışmadıkları araştırılmalı, belli bir döneme kadar çalışmış olsalar bile bu dönemle sınırlı olarak olarak emsal işçi oldukları kabul edilmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.

Öte yandan davacının 17.01.2000–31.12.2010 ve 16.02.2011-14.05.2012 tarihleri arası her iki çalışma döneminin de davalı ile aralarında geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunmayan dava dışı taşeron firmalarda geçtiği ve bu nedenle davacının başlangıçtan itibaren davalı asıl işveren şirketin işçisi sayılacağı dikkate alındığında, davacının kıdem ve ihbar tazminatına esas alınan ücreti yerinde olmadığı gibi, kıdem ve ihbar tazminatı hesabı yönünden, davacının tüm çalışma dönemi ve emsal kadrolu işçilerin ücreti de dikkate alınmak suretiyle hesaplama yapılması gerekmektedir.

Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

Davacı prim, promosyon, sağlık sigortası, bireysel emeklilik, ikram sigara alacaklarının tamamını asıl dava dilekçesinde; sosyal yardım alacağı adı altında ve kısmen 100,00 TL olarak talep etmiş, ancak bu tutarın her bir alacak kalemine düşen kısmı açıklanmamıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 119/1-(ğ) maddesi uyarınca, dava dilekçesinde açık bir şekilde talep sonucu belirtilmelidir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, bu hususun eksik olması halinde, hakimin davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre vermesi gerektiği, bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması halinde ise davanın açılmamış sayılacağı hükmü düzenlenmiştir. Bu halde, mahkemece, prim, promosyon, sağlık sigortası, bireysel emeklilik, ikram sigara alacaklarının için dava dilekçesinde talep edilen 100,00 TL’nin, ne kadarının hangi alacağa ilişkin olduğunu açıklaması için davacı vekiline bir haftalık ihtaratlı kesin süre verilmelidir. Mahkemece bu yönde bir işlem yapılmadan sonuca gidilmesi de hatalıdır.

Sonuç: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davacı yararına takdir edilen 3.050,00 TL vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine, davalı yararına takdir edilen 3.050,00 TL vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgililere iadesine, 23.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.