Özet:
İSTEMİN ÖZETİ : İstanbul İli, Pendik İlçesi, İMKB Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde öğretmen olarak görev yapan davacının, hakkında yapılan soruşturma sonucunda öğle arası nöbet görevini yerine getirmediğinden bahisle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/B-a maddesi uyarınca "kınama" cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 19.02.2019 tarih ve E.3591018 sayılı Pendik İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açılan davada; dava konusu işlemin iptaline ilişkin İstanbul 10. İdare Mahkemesi'nin 30/10/2019 tarih ve E:2019/1188, K:2019/2104 sayılı kararının; usule uygun olarak yürütülen soruşturma sonucunda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı iddialarıyla kaldırılması istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETİ : İstinaf dilekçesinde belirtilen hususların mahkeme kararının kaldırılmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığı ve kararın usul ve hukuka uygun olduğu ileri sürülerek istinaf isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren İstanbul Bölge İdare Mahkemesi İkinci İdare Dava Dairesince, dava dosyasındaki bilgi ve belgeler incelenerek işin gereği görüşüldü:
Dava, İstanbul İli, Pendik İlçesi, İMKB Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde öğretmen olarak görev yapan davacının, hakkında yapılan soruşturma sonucunda öğle arası nöbet görevini yerine getirmediğinden bahisle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/B-a maddesi uyarınca "kınama" cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 19.02.2019 tarih ve E.3591018 sayılı Pendik İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince "... Uyuşmazlıkta; Eğitim-Sen Genel Merkez Yürütme Kurulu'nun 26.02.2018 tarih ve 11 sayılı kararı ile "Tam gün eğitim yapılan okullarda sendikamız üyesi öğretmenlerin öğle tatillerinde temel gereksinimlerini karşılayabilmeleri için nöbet görevlerinin 2017/2018 öğretim yılı sonuna kadar yerine getirmemelerine" karar verildiği, sendika üyesi davacı tarafından anılan karara uyularak öğlen nöbetlerinin tutulmayacağının idareye bildirildiği, davacının 27.03.2018-11.04.2018 tarihleri arasında öğlen arası nöbetlerini tutmamasının davacının üyesi bulunduğu sendika kararı doğrultusunda gerçekleştiği, dolayısıyla davacının eyleminin 657 sayılı Kanun'un 125/B-a maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği açıktır. Bu durumda; yukarıda yer verilen ulusal ve uluslararası hukuki düzenlemeler uyarınca, üyesi olduğu sendika tarafından alınan karar doğrultusunda ve sendikal faaliyet kapsamında 27.03.2018-11.04.2018 tarihleri arasında öğlen arası nöbetlerini tutmayan davacıya 657 sayılı Kanun'un 125/B-a maddesi gereğince "Kınama" cezası verilmesine ilişkin tesis olunan dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. " gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Anayasa'nın "Sendika Kurma Hakkı" başlıklı 51. maddesinde, çalışanlar ve işverenlerin, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahip oldukları, hiç kimsenin bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamayacağı, sendika kurma hakkının ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabileceği, sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usullerin kanunda gösterileceği hükmüne yer verilmiştir.
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'nun "Amaç" başlıklı 1. maddesinde, bu Kanunun amacının, kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve meslekî hak ve menfaatlerinin korunması ve geliştirilmesi için oluşturdukları sendika ve konfederasyonların kuruluşu, organları, yetkileri ve faaliyetleri ile sendika ve konfederasyonlarda görev alacak kamu görevlilerinin hak ve sorumluluklarını belirlemek ve toplu sözleşme yapılmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemek olduğu, 3. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde, Sendika, kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve meslekî hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar olarak tanımlanmış; 18. maddesinin birinci fıkrasında, kamu görevlilerinin, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde sendika veya konfederasyonların bu Kanunda belirtilen faaliyetlerine katılmalarından dolayı farklı bir işleme tâbi tutulamayacağı ve görevlerine son verilemeyeceği; 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) ve (d) bentlerinde, sendika ve konfederasyonların kuruluş amaçları doğrultusunda toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeterek, genel olarak kamu personelinin hak ve ödevleri, çalışma koşulları, yükümlülükleri, iş güvenlikleri ile sağlık koşullarının geliştirilmesi konularında görüş bildirmek ve toplu sözleşmenin uygulanmasını izlemek üzere yapılacak çalışmalara temsilciler göndermek ve üyelerinin meslekî yeterliliklerinin artırılması ve sorunlarının çözülmesi ile sendikal faaliyetlerinin geliştirilmesine yönelik kurs, seminer ve sosyal amaçlı toplantılar düzenlemek, bilimsel çalışmalar yapmak ve yayınlarda bulunmak şeklinde faaliyetlerde bulunabilecekleri hüküm altına alınmıştır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 11. maddesinde, herkesin barışçıl olarak toplanma ve dernek kurma hakkına sahip olduğu, bu hakkın, çıkarlarını korumak amacıyla başkalarıyla birlikte sendikalar kurma ve sendikalara üye olma hakkını da içerdiği, bu hakların kullanılmasının, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplum içinde ulusal güvenliğin, kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli olanlar dışındaki sınırlamalara tabi tutulamayacağı, bu maddenin, silahlı kuvvetler, kolluk kuvvetleri veya devlet idaresi mensuplarınca yukarda anılan haklarını kullanılmasına meşru sınırlamalar getirilmesine engel olmadığı; Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı'nın 28. maddesinde ise, işçiler ve işverenlerin veya bunların ilgili kuruluşlarının, topluluk mevzuatı ve ulusal yasalar ve uygulamalara göre uygun düzeylerde toplu sözleşmeler müzakere etme ve imzalama ve menfaat ihtilafı olması halinde grev eylemi dahil olmak üzere kendi çıkarlarını korumak için ortak eylem yapma hakkına sahip olduğu hükme bağlanmıştır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de, çalışma koşullarının iyileştirilmesi gibi iş hayatının geliştirilmesi temelindeki eylemler sonucunda ortaya çıkan uyuşmazlıklardan kaynaklanan başvurular için ihlal kararları vermektedir. (Örneğin: Karaçay–Türkiye davası 27 Mart 2007 tarihli, Başvuru No:6615/03) - (Urcan ve Diğerleri/Türkiye Davası, 17 Temmuz 2008 tarihli, 23018/04 sayılı)
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun ''Devlet Memurlarının Görev ve Sorumlulukları'' başlıklı 11. maddesinde; ''Devlet memurları kanun ve diğer mevzuatta belirtilen esaslara uymakla ve amirler tarafından verilen görevleri yerine getirmekle yükümlü ve görevlerinin iyi ve doğru yürütülmesinden amirlerine karşı sorumludurlar.'' hükmüne, ''Disiplin Amiri ve Disiplin Cezaları'' başlıklı 124. maddesinde; ''Kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacı ile kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve yönetmeliklerin Devlet memuru olarak emrettiği ödevleri yurt içinde veya dışında yerine getirmeyenlere, uyulmasını zorunlu kıldığı hususları yapmayanlara, yasakladığı işleri yapanlara durumun niteliğine ve ağırlık derecesine göre 125'inci maddede sıralanan disiplin cezalarından birisi verilir.'' hükmüne yer verilmiş, 125/B-a maddesinde de; "Verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımında kusurlu davranmak" fiilinin karşılığının kınama cezası olduğu hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği'nin 86/4-ö bendinde, "Okul yönetimince belirlenip kendisine verilen nöbet görevini yerine getirmek" okulun her türlü eğitim ve öğretim çalışmalarında görev alan öğretmenlerin görev ve sorumlulukları arasında sayılmış, Milli Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği'nin 44/4. maddesinde, ilköğretim kurumlarında, okulun bina ve tesisleri ile öğrenci mevcudu, yatılı, gündüzlü, normal veya ikili eğitim yapma gibi durumlar göz önünde bulundurularak okul müdürlüğünce düzenlenen nöbet çizelgesine göre öğretmenlerin, normal eğitim yapan okullarda gün süresince nöbet tutacakları hükme bağlanmış, 26/04/2018 tarih ve 2018/10 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı Destek Hizmetler Genel Müdürlüğü'nün Okullarda Güvenlik Önlemlerinin Alınması Genelgesi'nin (ö) bendinde de, taşımalı okul servis araçları ile okula gelen çocukların iniş ve binişteki kontrollerinin nöbetçi öğretmen/idareci tarafından yapılması ve kayıt altına alınması gerektiği belirtilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, İstanbul İli, Pendik İlçesi, İMKB Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde öğretmen olarak görev yapan davacının üyesi olduğu Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası'nın "tam gün eğitim yapılan okullarda, sendikamız üyesi öğretmenlerin öğle tatillerinde temel gereksinimlerini karşılayabilmeleri için nöbet görevlerini 2017-2018 öğretim yılı sonuna kadar yerine getirmemelerine" ilişkin kararı sonrasında davacı hakkında 27.03.2018-11.04.2018 tarihleri arasında öğle saatlerindeki 40 dakikalık nöbet görevlerini yerine getirmediği iddiasıyla 16.04.2018 tarihli Pendik Kaymakamlığı oluru ile başlatılan soruşturma sonucunda düzenlenen 11.01.2019 tarih ve 795843 sayılı inceleme ve soruşturma raporu ile davacının sendikanın aldığı karar doğrultusunda nöbet tutmadığını beyan ettiği ve bu durumun nöbet defterlerinde yer alan kayıtlar ile de sabit olduğunun belirlendiğinden bahisle nöbet görevlerini yerine getirmeyen davacının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/C-a maddesi uyarınca 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasının teklif edildiği, soruşturma dosyası ile davacının savunmasının Pendik İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından değerlendirilmesi sonucunda davacının 27.03.2018 ile 11.04.2018 tarihleri arasında verilen öğle arası nöbet görevlerini yerine getirmeme fiili sebebiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/B-a maddesi uyarınca kınama cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemin tesis edildiği, bu işleme karşı yapılan itirazın ise 07.03.2019 tarih ve 264 sayılı İl Milli Eğitim Disiplin Kurulu kararı ile reddedildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ile yapılan açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu olayın değerlendirilmesinden; sendikaların üyelerinin hak ve menfaatlerini korumaya yönelik kuruluşlar olduğu, bu kuruluşların kuruluş amaçları doğrultusunda, yani üyelerinin ortak sosyal, ekonomik, mesleki hak ve menfaatlerini korumak ve iyileştirmek amacına yönelik faaliyetlerde bulunabileceği, sendikaların normal faaliyetlerinin kanun ve uluslararası sözleşmelerde sınırları çizilen faaliyetler olduğu, sendika kararı bulunsa dahi, anılan amaçları gerçekleştirmeye yönelik olmayan eylemlerin korunması gereken haklardan olmayacağı ve sendikal eylem olarak değerlendirilemeyeceği açık olup, somut olayda; davacı tarafından üyesi olduğu sendikanın aldığı karar doğrultusunda, iç hukuk ve uluslararası hukuksal düzenlemelerle tanınan haklara dayanarak nöbet görevinin yerine getirilmediği ve bu eylemin "sendikal hak" kapsamında değerlendirilmesi gerektiği iddia edilmiş ise de, 4688 sayılı Kanun'un 1. ve 18. maddeleri uyarınca kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve menfaatlerinin korunması ve geliştirilmesi için sendika ve konfederasyonların kurulması, kurulan sendika ve konfederasyonların anılan amaçlar doğrultusunda ve bu amaçlara hizmet eder şekilde faaliyette bulunmasının esas olduğu, söz konusu sendika kararının ise kamu görevi niteliğindeki hizmetlerin bir kısmının tüm eğitim-öğretim yılını kapsayacak süreklilikte yerine getirilmemesine ilişkin olduğu ve bu nedenle kamu görevlilerinin mer'i mevzuat hükümleriyle yüklenen görev ve sorumluluklarını yerine getirmemeleri için haklı bir sebep oluşturmayacağı, başka bir deyişle, usulüne uygun olarak yürürlüğe konulan Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği ile Milli Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği'nin açık hükümleriyle tam gün eğitim yapan okullarda görevli bulunan öğretmenler için öğle saatlerinde nöbet görevi verilmesi mümkün olduğu halde sendikanın almış olduğu kararla bu görevin sürekli olarak yerine getirilmemesinin, Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu ve uluslararası sözleşme hükümlerinin öngördüğü anlamda üyelerinin çıkarlarını korumaya yönelik olduğundan söz edilemeyeceği gibi mevzuat hükümleriyle öngörülen görev ve sorumlulukların içinde bulunulan eğitim-öğretim yılı süresince yerine getirilmemesinin, sendikal faaliyet kapsamında gerçekleşen bir eylem olarak değerlendirilmesinin mümkün olmayacağı açıktır.
Buna göre, öğretmen olarak görev yapan davacı hakkında başlatılan disiplin soruşturması sonucu düzenlenen soruşturma raporu ekinde yer alan ifadeler, tutanaklar, nöbet defteri ve çizelgesi, davacının kendi beyanları ve üyesi olduğu Sendika tarafından alınan karara yönelik olarak yapılan açıklamaların dava dosyasında bulunan diğer bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilmesinden; davacının ilgili mevzuat hükümleriyle verilen nöbet tutma görevini yerine getirmediği, bu eylemine dayanak olarak gösterdiği sendika kararının ise kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal, mesleki hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek şeklindeki sendikal amaçlarının sınırlarını aşarak yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin eğitim-öğretim dönemi boyunca uygulanmaması niteliği taşımakla, davacının nöbet tutmaması için geçerli bir mazeret olarak kabul edilemeyeceği sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda, kamu hizmetlerinin yürütülmesini sekteye uğratan ve ölçülülük ilkesine aykırı olarak kullanılan sendika kararı sebebiyle nöbet görevini yerine getirmeyen davacının, bu eylemi nedeniyle 657 sayılı Kanun'un 125/B-a maddesi uyarınca kınama cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık, aksi yöndeki ilk derece mahkemesi kararında ise hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; istinaf talebinin kabulüne, İstanbul 10. İdare Mahkemesinin 30/10/2019 tarih ve E:2019/1188, K:2019/2104 sayılı kararının kaldırılmasına, davanın reddine, aşağıda dökümü yapılan 156,60-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, istinaf safhasında davalı idarece yapılan 49,00-TL posta gideri ile hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 2.040,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, davalı idarenin harçtan muaf olması nedeniyle istinaf aşamasında alınmayan 148,60-TL istinaf başvurma harcı ile 89,60 TL yd harcının davacıdan tahsili için Mahkemesince ilgili vergi dairesine harç tahsil müzekkeresi yazılmasına, posta gideri avansından varsa artan kısmın mahkemesince taraflara iadesine, kararın taraflara tebliği için dosyanın ait olduğu mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45/6. ve 46. maddeleri uyarınca temyizi kabil olmamak üzere kesin olarak, 15.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.