Özet:
- 2008 takvim yılında birden fazla sahte fatura düzenlenmesine karşın, TCK‘nin 43. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümleri uygulanmayarak eksik ceza tayin edilmesi, adli sicil kaydında tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık hakkında TCK'nin 58. maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmaması, TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması bozmayı gerektirmiştir.
Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı dosya içeriğine uygun şekilde gerekçeleri gösterilerek Mahkemece kabul ve takdir kılınmış; katılan vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmemiş olduğundan, hükmün ONANMASINA,
B)Sanık ... hakkında “2007 takvim yılında sahte fatura düzenleme” suçundan verilen beraat hükmü ile sanık ... hakkında “2007 takvim yılında sahte fatura düzenleme” suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne yönelik katılan vekilinin, Cumhuriyet savcısının ve sanık ...’in temyiz taleplerinin incelenmesi:
Sanıklara yüklenen “2007 takvim yılında sahte fatura düzenleme” suçunun cezasının miktarı ve üst sınırına göre, 5237 sayılı TCK’nin 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış, katılan vekilinin, Cumhuriyet savcısının ve sanık ...’in temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta aynı Kanun’un 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle, 5271 sayılı CMK’nin 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE,
C)Sanık ... hakkında “2008 takvim yılında sahte fatura düzenleme” suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne yönelik Cumhuriyet savcısının ve sanığın temyiz taleplerinin incelenmesi:
5271 sayılı CMK'nin 217. maddesi uyarınca duruşmadan edindiği kanaate göre delilleri değerlendirip suçun sübutu yönünden vicdani kanıya ulaşan Mahkemenin takdir ve kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan tebliğnamedeki eksik araştırma yapıldığına ilişkin bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, Cumhuriyet savcısının ve sanığın diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir, ancak;
1-2008 takvim yılında birden fazla sahte fatura düzenlenmesine karşın, TCK‘nin 43. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümleri uygulanmayarak eksik ceza tayin edilmesi,
2-Adli sicil kaydında tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık hakkında TCK'nin 58. maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmaması,
3-TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet savcısının ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 03.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
kaynak:(www.corpus.com.tr)