1. Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul 12. İş Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 21. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İstanbul 21. İş Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı işverenin müşterilerine web tasarımı hizmeti veren altmıştan fazla kişinin çalıştığı büyük bir firma olduğunu, müvekkilinin 2010 Aralık – 2011 Mayıs tarihleri arasında davalı işyerinde art director olarak çalıştığını, birçok işçi gibi prime esas kazancının asgari ücret üzerinden gösterildiğini, ücretinin asgari ücrete denk gelen bölümünün banka aracılığı ile kalan kısmının ise elden ödendiğini, bu süre zarfında müvekkilinin maaş bordrosu ya da herhangi bir belge imzalamadığını ileri sürerek prime esas kazancının 4.500,00TL olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... (SGK) vekili cevap dilekçesinde; davacının 04.03.2011-09.05.2011 tarihleri arasında diğer davalı şirkette çalıştığını, hizmet akdiyle davalı işverene bağlı olarak fiilen çalışıldığının ve çalışmanın niteliği ile ödenen ücretin somut deliller ile ispat edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
6. Davalı Pixel İnternet ve Reklam Hizmetleri Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde; davacının 04.03.2011-09.05.2011 tarihleri arasında müvekkili nezdinde çalıştığını, bordroda belirtilen ücret kadar ücret aldığını, bu hususun davacının ihtirazı kayıtsız olarak ücretini tahsil ettiği banka kayıtları ile de sabit olduğunu, 4.500,00TL tutarındaki maaş iddiasının gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararı:
7. İstanbul 12. İş Mahkemesinin 20.03.2014 tarihli ve 2011/889 E., 2014/154 K. sayılı kararı ile; davacının prime esas kazanç talebinin kanunda belirtilen (6100 sayılı HMK’nun 200. maddesi (1086 sayılı HUMK m. 288) sınırları aştığını, talep konusu çalışma dönemi öncesi ve sonrasına ait yazılı herhangi bir delil sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
8. İstanbul 12. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
9. Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 09.04.2015 tarihli ve 2014/11620 E., 2015/7609 K. sayılı kararı ile; “…Mahkemece, davanın reddi ile hükümde yazılı şekilde karar verilmişse de varılan sonuç eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak verilmiştir.
Nitelikli ve tecrübeli bir işçinin, yaptığı işin özelliğine göre asgari ücret ile çalışması hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu durumda işveren tarafından asgari ücret üzerinden düzenlenen belgelerin aksinin kanıtlanamayacağı düşünülemez.
Somut olayda; davalı işyerinde ücretin, sigorta matrahında gösterilen kısmının banka aracılığı ile geri kalan kısmının ise elden zarf içinde ödendiğini iddia etmekte, davacının art direktör (tasarımcı) olarak çalıştığını, iddia edildiği gibi ücrete ilişkin sigorta matrahında gözüken miktar dışında yazılı belge bulunmadığı, İstanbul Grafikerler meslek Odası yazısında dava konusu ihtilaflı dönemde emsal işi yapanların 2.500,00-4.500,00 TL ücret alabileceğinin bildirildiği, tanık dinlenildiği ve davacının hizmet cetvelinde davalı işyerinden önce ve ayrıldıktan sonra girdiği işyerlerinde asgari ücretin üzerinde ücret aldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılacak iş, Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan davacının sicil dosyası ile işyerine ilişkin dönem bordrolarını getirtmek, işyerinin kapsam ve kapasitesini belirlemek, gerektiğinde işverenin bordrolarında kayıtlı diğer işçilerin beyanına başvurmak, işverenin yaptığı bildirimler ile çalışan işçilerin niteliklerini de karşılaştırarak, işverenin çalıştırdığı işçilerin kıdem ve pozisyonuna göre gerçek ücreti üzerinden bildirilip bildirilmediği üzerinde durmak, davacının bildirilen ücret ile çalışması olağan olmayan nitelikli bir işçi olup olmadığını, nitelikli bir işte çalıştırılıp çalıştırılmadığını belirlemek, bildirilen ücretle çalışmasının olağan olmadığı belirlendiği takdirde, işverenin aynı pozisyondaki işçilere ödediği ücretlerin gerçeğe uygun olup olmadığını değerlendirmek, bu bildirimlerin gerçeğe uygun olduğunun belirlenmesi halinde, bu ücretleri esas almak, aksi takdirde benzer işi yapan işyerlerinden, gerektiğinde ilgili meslek odasından ve Türkiye İstatistik Enstitüsü'nden emsal ücret araştırması yaparak, elde edilecek sonuca göre karar vermekten ibarettir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
10. İstanbul 21. İş Mahkemesinin 08.12.2015 tarihli ve 2015/327 E., 2015/621 K. sayılı kararı ile; bir kısım Yargıtay kararlarına yer verilerek, önceki karardaki gerekçeler de tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
11. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
12. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; prime esas kazancın tespiti istemli eldeki davada, ücretin tespitinde mahkemece yapılan araştırmanın genişletilmesinin gerekip gerekmediği yahut talebin 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 288. ve 292. (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 200. ve 202.) maddeleri gereğince ispatlanamadığının kabulü ile mi sonuca gidilmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
13. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, direnme kararını temyiz eden davacı vekilinin harç yatırmadan verdiği temyiz dilekçesinin harçlandırılması için mahkemece muhtıra çıkarılmış olup, muhtıranın tebliğinden itibaren 7 gün içinde yatırılması gereken harçların 24 gün sonra yatırıldığı anlaşıldığından temyiz isteminin reddinin gerekip gerekmediği ön sorun olarak tartışılmıştır. Bilindiği üzere yasal düzenlemelerle muhatabın tevziat saatlerinde adreste bulunmaması hâlinde tebliğ memuruna adreste niçin bulunulmadığını tahkik etme görevi yüklenmiştir. Temyiz harç ve masraflarının yatırılması için davacı vekilinin adresine çıkarılan tebligatta, muhatabın kısa süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığı, tevziat saatlerinden sonra geleceğine ilişkin bir beyan ve bunun tevsikinin bulunmadığı görülmektedir. Bu nedenle yapılan tebligat usulsüz olduğundan, ön sorunun bulunmadığına 01.07.2020 tarihinde yapılan görüşmede oy birliği ile karar verilerek işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
IV. GEREKÇE
14. Sosyal güvenlik hakkı, sosyal hukuk devletinde geçerli olan sosyal güvenlik ve sosyal adalet ilkelerinin bir gereği olarak insanlara asgari yaşam düzeyi sağlamak ve onları korumakla görevli devletten bu yönde gerekli tedbirleri almasını ve teşkilatlarını kurmasını talep etme hakkı sunar. Sosyal güvenlik hakkının nitelikleri ise, vazgeçilmez ve devredilmez bir hak olduğu, bu haktan yararlanmanın zorunlu bulunduğu ve devletin sosyal güvenlik hakkının yaşama geçirilmesinde müdahalesinin gerekliliği olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla vazgeçilmez ve anayasal bir hak olan sosyal güvenlik hakkı bu niteliği itibariyle kamu düzenindendir. Kamu düzeninden olma koşulu resen araştırma ilkesini ve sonuç olarak hâkimin delilleri serbestçe, kendiliğinden toplayarak sonuca gitmesini beraberinde getirir. Sigortalı kavramı, kısa ve uzun vadeli sigorta kolları bakımından sosyal güvence sistemine, adına prim ödenmesi gereken yahut kendi adına prim ödemesi gereken kişiyi ifade eder. Görüldüğü gibi sigortalı olmak çalışma ve prim ödeme ilkesine bağlı olduğundan, “hizmet tespiti” ve “prime esas kazancın tespiti” davaları sosyal güvenlik hakkının özünü oluşturmaktadır. Bu nedenle prime esas kazancın tespiti davaları kamu düzeninden olmaları nedeniyle özel bir titizlik ve duyarlılıkla yürütülmelidir.
15. Kendiliğinden araştırma ilkesi; dava malzemesinin hazırlanmasında, tarafların yanı sıra hâkimin de görevli olması hâli olup, bu ilke kamu yararı gerekçesine dayanır ve taraflarca hazırlama ilkesinin istisnasıdır. Öyle ki bu davalarda taraflardan birinin isticvabı ve bunun ikrarla sonuçlanması durumunda bile hâkim kendiliğinden araştırma yetkisine sahip bulunmaktadır. Bu davalarda iddianın ve savunmanın genişletilmesi yasağı uygulanmaz yine hâkim kesin delillerle de bağlı değildir.
16. Mahkemenin direnme gerekçesinde belirttiğinin aksine prime esas kazancın tespiti davalarında yazılı delille ispat kuralının uygulanmayacağı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 04.10.2019 tarihli, ve 2018/1 E.,2019/5 K. sayılı kararında şu gerekçelerle açıklanmıştır: “… yurt içine/yurt dışına sefer yapan tır şoförlerine her sefere çıktıklarında ödenen paranın harcırah/yolluk veya ücret/prim niteliğinde olup olmadığı, kıdem tazminatı ve prime esas kazancın hesabında dikkate alınıp alınmayacağı konusunda içtihatların birleştirilmesi talep edilmiş ise de; işçilik alacakları davalarında taraflarca getirilme ilkesinin, sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan davalarda ise resen araştırma ilkesinin geçerli olması nedeniyle her dava dosyasında somut olayın özelliği ile delil durumu da dikkate alınarak yapılan ödemenin ücret ya da harcırah/yolluk olarak kabulünün mümkün olabileceği, bu nedenle aynı tür uyuşmazlıkların tümü için geçerli, soyut ve genel nitelikli kurallar koyan ve temel amacı hukukta birliği ve bütünlüğü sağlamak olan içtihadı birleştirme kararlarının bu amacı ile bağdaşmayacak şekilde bir sınırlandırma yapılmasının uygun düşmeyeceği gerekçesiyle içtihatların birleştirilmesine yer olmadığı…” na karar verilmiştir.
17. Bu durumda prime esas kazancın tespiti davaları her türlü delille ispatlanabileceğinden uyuşmazlığın çözümünde işyerinde tutulması gerekli dosyalar ile Kurumdaki belge ve kanıtlardan yararlanılmalı, ücret bordroları getirtilerek, müfettiş raporlarının olup olmadığı araştırılmalı, tespiti istenen dönemde işyerinin yönetici ve görevlileri ile işyerinde çalışan öteki kişiler ile komşu ve yakın işyerlerinde, tarafları ve işyerini bilen veya bilebilecek durumda olan kişiler de araştırılarak ücret konusunda beyanlarına başvurulmalı, beyanların inandırıcılığı üzerinde durulmalı ayrıca sigortalının yaptığı işin özellikleri, işyerindeki unvanı, meslekteki kıdemi, yapılan işin niteliği, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde veya başka işyerinde ödenen ücretler, örf ve adetler araştırılmalı, sigortalının yaptığı iş, yaşı ve kıdemi belirtilmek suretiyle TÜİK ve ilgili meslek odaları ile sendika üyesi işçi olması hâlinde ise bağlı bulunduğu sendikadan emsal ücret araştırması yapılmalıdır.
18. O hâlde senetle ispat kuralına değinen ve iddianın yazılı delille kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen direnme kararı hatalıdır. Davacı art direktör (tasarımcı) olarak 4.500,00TL ücretle çalıştığını bildirmiştir. Hizmet döküm cetvelinden davacının davalı işyerinden önce ve sonrasında çalıştığı işyerlerinde asgari ücretin üzerinde ücret aldığı anlaşılmaktadır. Yine İstanbul Grafikerler Meslek Odası ihtilaflı dönemde emsal işi yapanların 2.500,00-4.500,00TL ücret alabileceğini bildirilmiştir. Bu nedenle mahkemece Özel Daire bozma kararında belirtilen araştırmalar eksiksiz yerine getirilmeli bununla da yetinilmeyerek mümkün olan bütün kanıtlar toplanmalı, her türlü delil göz önünde bulundurularak davacının prime esas gerçek ücreti tespit edilmelidir.
19. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, prime esas kazancın miktarı dikkate alındığında 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 288. ve 292. (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 200'üncü ve 202'nci) maddeleri gereğince davanın ispatının gerektiği, davacı tarafından asgari ücretin üzerinde ücret aldığının yazılı herhangi bir kanıtla ispatlanamadığı, asgari ücret üzerinden tahakkuk edilen bordroların banka hesap dökümleri ile uyumlu olduğu bu nedenle direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
20. Hal böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
21. Bu nedenle, direnme kararı bozulmalıdır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09.07.2020 tarihinde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.