
Özet:
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 27.04.2004 - 02.05.2015 tarihleri arasında davalı Şirkette en son operasyon ve ikmal müdürü olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı tarafından ihbar ve kıdem tazminatları ödenmeksizin feshedildiğini, işe iade talebiyle açmış oldukları dava sonucunda feshin geçersiz olduğuna ve işe iadesine karar verildiğini, kesinleşen kararı tebliğ aldıktan sonra yasal süresi içinde noter vasıtası ile davacının eski görev yerine ihtarname göndererek aynı görevde ve aynı koşullarda işe başlatılmak üzere talepte bulunduklarını, davalı işverenin bir aylık süre içinde işe başlatma yönünde iradesini bildirmediğini ve bu şekilde iş sözleşmesinin 17.06.2017 tarihi itibarıyla davalı tarafından feshedilmiş olduğunu, faiziyle birlikte 5 aylık zamlı brüt ücret üzerinden işe başlatmama tazminatı ve 4 aylık boşta geçen süre ücreti alacağı için başlattıkları icra takibinde borçlu tarafça borca kısmen itiraz edilerek 2 yıl önceki brüt aylık ücret üzerinden ödeme yapıldığını, ancak davacı işe başlatılsaydı ödenmesi gerekecek olan zamlı brüt ücret üzerinden bu alacaklarının ödenmesi gerektiğini, müvekkilinin fesih tarihindeki net ücretinin 7.090,11 TL olduğunu, işyerinde öğle yemeği verildiğini, ayrıca her yılın kâr payı üzerinden kâr payı ödemesi yapıldığını, müvekkilinin haftada 45 saatten fazla çalıştığını, tüm dinî ve millî bayramlarda çalıştığını, müvekkilinin işlerinin yoğunluğu sebebiyle yasal olarak kullanması gereken yıllık izinlerini kullanamadığını, müvekkilinin ilk çalışmaya başladığı 2004 yılından beri Şirketin yıl içerisinde yapmış olduğu kârdan bir sonraki yıl zamlı ücreti üzerinden her 100.000,00 USD için bir net ücret almak üzere davalı Şirket ile anlaştığını, kâr payı bonus ödemelerinin genellikle bir sonraki yıl şubat, mart, nisan aylarında 3 taksit ile ödendiğini belirterek işe başlatmama tazminatı, boşta geçen süre ücreti, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil, fazla çalışma ücreti alacakları ile kâr payı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davacının işe iade isteminin Yargıtay aşamasında kesin hükme dönüştüğünü, davacının işe başlatılmadığını, bunun üzerine davacı tarafça işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücreti alacaklarının ödenmesi talebi ile icra takibi başlatıldığını, davacının brüt ücretinin 10.944,60 TL olduğunu, 82.695,30 TL'nin 7 günlük itiraz süresinde icra dosyasına ödendiğini, bu yüzden davacının 4 aylık ücret ve 5 aylık işe başlatmama tazminatı hakkının olmadığını, davacının aylık ücretinin net 7.090,11 TL olduğunu, davaya konu alacakların buna göre hesaplanması gerektiğini, icra dosyasına yapmış oldukları kısmi itirazın iptali için herhangi bir dava açmayan davacı tarafın ödenmiş olan 4 aylık ücret ile 5 aylık işe başlatmama tazminatının kendilerinin öngördüğü farazi zamlı hak ediş tutarına göre yeniden hesaplanıp hüküm altına alınmasını istemesinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 107 nci maddesine aykırılığı bağlamında dava şartı yokluğundan reddini talep ettiklerini, 02.07.2015 tarihli fesih bildirimi ile davacının yasal haklarının ödenmesi için Şirket muhasebe birimine başvurmasının tebliğ edildiğini, davacının itirazlar ileri sürerek yasal haklarını almaktan sarfınazar ederek alacaklı temerrüdüne yol açtığını, davacıya hesaplamış oldukları kıdem tazminatı ile ihbar tazminatının haricen ödenmesi için teklifte bulunduklarını ancak davacının suskun kaldığını, davacının Kadıköy 17. Noterliğinden 11.08.2015 günlü ihtarname ile bir dizi alacak iddiası ile birlikte ihbar tazminatının da faiziyle birlikte ihtarnamede belirtilen banka hesabına ödenmesini bizzat istediğini, daha sonra ise İstanbul Anadolu 14. İcra Müdürlüğünün 2015/16454 Esas sayılı dosyasında ihbar ve kıdem tazminatı da dâhil bir dizi alacak için toplam 464.343,49 TL'lik takip başlattığını, söz konusu takibin itirazları üzerine durdurulduğunu, davacının bu konuda da itirazın iptali davası açmadığını, kıdem ve ihbar tazminatı alacakları davacı tarafça hesaplanabilecek nitelikte olmasına rağmen belirsiz alacak davası olarak açıldığından dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, davacının genellikle uluslararası yük taşımacılığı yapan gemilerin seyir gün ve saatlerine göre petrol satışı yapmakla görevli olduğunu, klasik günlük mesaiye bağlı olmaksızın yürütülmesi gereken bir işinin olduğunu, bu özelliğini bilerek görev üstlendiğini ve esnek çalışma yöntemiyle çalıştığını, yıllık izin ücreti alacağı bulunmadığını, kâr payı hususunda taraflar arasında bir anlaşma bulunmadığı gibi işyeri uygulaması da olmadığını, davacının başka kaynaklardan elde ettiği ek gelirlerini bankaya yatırması ve bunları müvekkili Şirketi ilzam için kullandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının davalı işyerinde 27.04.2004 tarihinde işe başladığı, çalışmasını kesintisiz olarak 02.07.2015 tarihine kadar sürdürdüğü, iş sözleşmesi feshedildikten sonra davacı tarafından açılan işe iade davası neticesinde Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 21.03.2017 tarihli ve 2016/8113 Esas, 2017/4488 Karar sayılı ilâmı ile davacının işe iadesine karar verildiği, davacının 16.05.2017 tarihinde gönderdiği ve 17.05.2017 tarihinde davalı Şirkete tebliğ edilen noter ihtarnamesi ile işe iade talebinde bulunduğu, davalı Şirketin işe iade talebine cevap vermediği, buna göre davacının işe iadesinin yapılmadığı, feshin kesinleştiği tarihin 17.06.2017 olarak belirlendiği, davacının hizmet süresine 4 aylık boşta geçen sürenin ilavesi ile davacının davalı işyerinde çalışma süresi 27.04.2004 - 02.11.2015 tarihleri arasında 11 yıl 6 ay 7 gün olarak tespit edildiği, davacının iş sözleşmesinin feshedildiği 02.07.2015 tarihinde en son net ücretinin 7.000,00 TL, brüt ücretinin 10.873,59 TL olduğunun tespit edildiği, dosyaya davacıyla birebir aynı işi yapan işçilere ödenen emsal ücrete ilişkin net bir veri sunulmaması nedeniyle davacının işe iade edilmediği ve feshin kesinleştiği tarih olan 17.06.2017 tarihindeki ücretinin asgari ücrete oranlama yöntemi ile brüt 13.666,46 TL olarak tespit edildiği, davacının işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücreti alacaklarının hesaplandığı, yapılan ödemelerin mahsup edildiği, davacı vekilinin geçmiş yıllarda yıl sonu primlerinin ödendiğini gösteren imzasız bir excel listesini dosyaya sunduğu, ancak belgenin imzasız excel dokümanı niteliğinde olduğu ve davalı işverenden sadır olduğu da belli olmadığı için dikkate alınmadığı, davacı tanıklarının beyanları nazara alındığında davacının her 100.000,00 USD için 1 aylık ücret tutarında prime hak kazandığı kanaatine varıldığı, 2012 yılından itibaren net 597.319,89 TL temettü prim alacağı hesaplanmış ise de davacı tarafca dava dilekçesinde kâr payı bonus ödemelerinin genellikle takip eden yılın şubat, mart ve nisan aylarında 3 taksitte ödendiğinin açıklandığı ve 2013-2014 yıllarına ait kâr payı ödemelerine ait dekontların ibraz edildiği, bu kapsamda, eksik ödeme beyanı ile ödeme dekontları dikkate alınarak, davacı talebi ile bağlılık gereği, davacı tarafından dekontları ibraz edilmiş olan ödemelerin mahsup edildiği, giydirilmiş ücretin tespitinde temettü priminin dikkate alındığı ve ihbar tazminatının hesaplandığı, kıdem tazminatının tavan üzerinden hesaplandığı, dosya kapsamındaki kayıtlardan davacının 44 gün yıllık izin kullandığı, bakiye 76 gün daha yıllık izin hakkının bulunduğunun tespit edildiği, dosya kapsamında dinlenen tanık anlatımları ile davacının yapmış olduğu iş ve pozisyonu birlikte değerlendirildiğinde davacının fazla çalışma yapmadığı ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmadığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, Mahkemece talep artırımları ıslah gibi değerlendirilerek faize hükmedildiğini, faiz başlangıç tarihlerinin hatalı olduğunu, asgari ücret artışlarına oranlama yapılarak belirlenen ücretin gerçeği yansıtmadığını, tüm hesaplamalara primlerin dâhil edilmesi gerektiğini, dosyaya sunulan emsal ücretlerin müvekkilinin ücretinden yüksek olduğunu, bakiye işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücreti alacaklarının hatalı belirlendiğini, müvekkilinin işe başlatılmadığı 2017 yılı Haziran ayı itibarıyla çıplak ücreti de tüm zamlar ile birlikte hesaplanıp bu rakama da kâr payı/prim alacağının eklenerek ihbar tazminatının belirlenmesi gerektiğini, fazla çalışma yönünden toplu bir uygulama olamayacağını, dosyadaki mevcut e-posta yazışmalarından da sürekli farklı saatlerde hafta sonu ve sair her türlü çalışmanın yapıldığının açık olduğunu, işyerindeki giriş çıkışları gösteren elektronik kayıtların veya görüntülerin istenmesini talep ettikleri hâlde dosyaya celp edilmediğini, tanıkların millî bayramlarda ve ayrıca dinî bayramların ilk günü haricinde çalışıldığı yönündeki beyanlarına rağmen ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı hesaplamasının yapılmadığını, asgari geçim indirimi hesaplamasının hatalı olduğunu, yıllık izin ücreti hesaplamasının eksik yapıldığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili; müvekkili Şirketin Türkiye'nin en başarılı 500 şirketi arasında 265. sırada yer aldığını, davacının haksız çıkar sağlamak için gerçek dışı ve abartılı iddialarda bulunduğunu, Türkiye şartlarında böyle nitelikli bir firmanın 7.090,11 TL ücret ödenen çalışana yıllık kâr payı verdiğinin görülmediğini, davacının bu hususta davacı ile menfaat birliği içinde olan tanık anlatımları dışında bir delil ibraz etmediğini, bilirkişi raporunda da banka hesap hareketleri incelendiğinde prim açıklaması ile yatırılan tutar bulunmadığının net bir şekilde ifade edildiğini, ücret alacaklarında zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğunu, davacı tanıkları A.K. ve ...Ü'nün 2010 yılı Nisan ayına kadar Şirkette çalıştıklarını, zamanaşımı def'i dolayısıyla 2012 yılı sonrasına ilişkin görgüye dayalı herhangi bir bilgileri bulunmadığını, davacı tanıkları B.B. ile A.K'nin Şirkete karşı açmış oldukları davaları olduğunu, beyanlarına itibar edilemeyeceğini, davacının müvekkili Şirkette hissesi bulunmadığını, davacıya iş sözleşmesinde yazılı veya sözlü olarak yıllık kâr payı verileceği yönünde vaatte bulunulmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; işverenin, işçinin verimini artırmak için ücrete ek olarak elde ettiği kârdan pay verebileceği, genellikle işletmenin üretim, yönetim ve satış bölümlerinde önemli görevlerde bulunan personele kâr dağıtımı yapıldığı, kâra katılmanın ekonomik anlamda işçinin ödüllendirilmesi olduğu, davacının operasyon ve ikmal müdürü olarak çalıştığı, davacı tanığı B.E'nin davalıya ait işyerinde değil, davalı Şirketle iş ilişkisi olan başka bir şirkette çalıştığı, davacı ile menfaat birliği içinde olan tanık beyanlarının başkaca delil ve olgularla desteklenmesi durumunda bu beyanlara değer verilebildiği, İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında açıklandığı gibi davalı tarafça davacıya 9 ayrı tarihte ... Bankasının 21.03.2014, 09.04.2014, 16.05.2014, 20.05.2014, 09.02.2015, 03.03.2015, 02.04.2015 tarihli dekontlarından 253.800,00 TL ödeme yapılmış olması hususu davacı tanıkları ...Ü ve Z.M.S'nin somut beyanları ile birlikte ele alındığında işyerinde kârdan pay alma şeklinde çalışma yapıldığının anlaşıldığı, bilirkişinin yıllar itibarıyla dönem kârları üzerinden denetime elverişli raporuna göre davacının kâr payı alacağına hükmedilmesinde bir hukuka aykırılık bulunmadığı, kâr payının ücretin eki olduğu, işçilik alacaklarının da buna göre hesaplanması gerektiği, bilirkişi raporunda iş sözleşmesinin feshedildiği yıl itibarıyla kâr payı aylık ortalaması eklendiğinde davacının giydirilmiş brüt ücretinin 62.810,26 TL olarak tespit edildiği, 2017 yılı kıdem tazminatı tavanı dikkate alındığında sonuç itibarıyla kıdem tazminatı tutarına ilişkin Mahkemenin kabulünün doğru olduğu, bu giydirilmiş brüt ücret tutarına göre kabul edilen ihbar tazminatı tutarında da bir hata bulunmadığı, işçinin işe başlatmama tazminatının çıplak aylık brüt ücret miktarı üzerinden, boşta geçen süre ücreti ile diğer sosyal hakları ise çıplak brüt ücret miktarı ile işçinin varsa yararlandığı ikramiye, gıda yardımı, yol yardımı, yakacak yardımı ve servis hizmeti gibi para ile ölçülebilen hakları dâhil edilerek hesaplanması gerektiği, bilirkişi heyeti ek raporunda davacının bakiye işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretinin bu usule göre tespit edildiği, davacının kullandırıldığı ispatlanamayan yıllık izinleri olduğunun tespit edildiği, ancak davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı, dolayısıyla ihbar tazminatı, boşta geçen süre ücreti ve kâr payı (prim) alacaklarının artırılan kısımlarına da dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken bu kısımlara ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı işyerinde kâr payı verilmesi uygulaması bulunup bulunmadığı ile buna göre davacının prim alacağına hak kazanıp kazanmadığına ve ihbar tazminatı hesabına esas giydirilmiş brüt ücretin belirlenmesine ilişkindir.
İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddeleri.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 17, 21 ve 32 nci maddeleri.
Dairemizin belirsiz alacak davasına ilişkin ilkelerinin açıklandığı 27.12.2022 tarihli ve 2022/6872 Esas, 2022/17896 Karar sayılı ilâmı.
Dairemizin belirsiz alacak davalarında sürpriz karar yasağına ilişkin 14.09.2020 tarihli ve 2016/26476 Esas, 2020/7547 Karar sayılı; 31.05.2022 tarihli ve 2022/5909 Esas, 2022/6892 Karar sayılı; 09.02.2022 tarihli ve 2022/829 Esas, 2022/1542 Karar sayılı ilâmları.
Değerlendirme
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, geçersiz fesih tarihindeki ücretin o dönemde geçerli asgari ücrete oranı alınmak ve bu oranın işe başlatmama suretiyle kesinleşen fesih tarihinde geçerli asgari ücret ile çarpılması suretiyle son ücretin hesaplanması yerinde değil ise de, açıkça temyiz nedeni yapılmadığından, bu husus bozma sebebi yapılmamıştır.
Somut olayda; davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin davalı Şirkette çalışmaya başladığı 2004 yılından beri Şirketin yıl içerisinde yapmış olduğu kârdan bir sonraki yıl zamlı ücreti üzerinden her 100.000,00 USD kâr için bir net aylık ücret tutarında kâr payı olmak üzere davalı Şirketle anlaştığını, kâr payı ödemelerinin genellikle bir sonraki yıl şubat, mart ve nisan aylarında üç taksit hâlinde ödendiğini iddia etmiştir. Davalı vekili ise cevap dilekçesinde; davacıya kâr payı ödenmesine dair hiçbir sözleşme ve bu konuda işyeri uygulaması olmadığını savunmuştur.
Dosya içeriğinde yer alan bilirkişi heyeti kök raporunda; davacı vekilinin geçmiş yıllarda yıl sonu primlerinin ödendiğini gösteren imzasız bir listeyi dosyaya sunduğu, anılan belgenin davalı işverenden sadır olduğu ispat edilemediğinden bu belgeye göre hesaplama yapılamadığı, banka hesap hareketleri incelendiğinde prim açıklaması ile yatırılan tutar bulunmadığı belirtilmek suretiyle Mahkemece tanık beyanlarının hükme esas alınması ihtimaline binaen tanık beyanlarına göre kâr payı alacağı hesaplanmış, ek raporda ise kök raporda hesaplanan bu tutardan davacı vekilince dava dilekçesi ekinde sunulan ve davacı tarafça kâr payı ödemesi olduğu belirtilen dekontlardaki tutarlar mahsup edilmek suretiyle kâr payı alacağı belirlenmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davacı vekilinin geçmiş yıllarda yıl sonu primlerinin ödendiğini gösteren imzasız bir excel listesini dosyaya sunduğu ancak belge imzasız excel dokümanı niteliğinde olduğundan ve davalı işverenden sadır olduğu da belli olmadığından nazara alınmadığı, davacı tanıklarının beyanlarına göre davacının her 100.000,00 USD için 1 aylık ücret tutarında prime hak kazandığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle bilirkişi ek raporunda belirlenen kâr payı alacağına hükmedilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararında ise, davacının operasyon ve ikmal müdürü olarak çalıştığı, davacı tanığı B.E'nin davalıya ait işyerinde değil, davalı Şirketle iş ilişkisi olan başka bir şirkette çalıştığı, davacı ile menfaat birliği içinde olan tanık beyanlarının başkaca delil ve olgularla desteklenmesi durumunda bu beyanlara değer verilebildiği, davalı tarafça davacıya 9 ayrı tarihte ... Bankasının 21.03.2014, 09.04.2014, 16.05.2014, 20.05.2014, 09.02.2015, 03.03.2015, 02.04.2015 tarihli dekontlarından 253.800,00 TL ödeme yapılmış olması hususunun davacı tanıkları ...Ü. ve Z.M.S'nin somut beyanları ile birlikte ele alındığında işyerinde kârdan pay alma şeklinde çalışma yapıldığının anlaşıldığı ve İlk Derece Mahkemesinin bu yöndeki değerlendirmesinde bir hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilmiştir.
Davacı tarafça dosyaya sunulan dekontlarda yer alan ödemelerin davalı tarafından yapılıp yapılmadığının anlaşılamadığı ve davalı tarafından yapılmışsa da kâr payı alacağına ilişkin yapıldığına dair bir açıklamanın yer almadığı görülmüştür. Davacı taraf prim alacağını kanıtlamak için işyeri kayıtları ve bilirkişi incelemesi deliline dayanmıştır. Mahkemece işyeri kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak işyerinde prim ödemesi uygulaması bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmak suretiyle oluşacak sonuca göre gerekirse söz konusu dekontlar da yeniden değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekmektedir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.