Özet:
- Sanığın olay tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde polis olarak görev yaptığı,
- Katılanın FETÖ terör örgütüyle alakalı hakkında işlemler yapılacağından bahisle dosyayı kapatmak için para ayarlaması gerektiğini müteaddit zamanlarda söylediği,
- Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün FETÖ tahkikatlarında görevli olmadığı, ancak katılanın, bu konudaki toplumsal hassasiyet de dikkate alındığında hangi şubelerin ne tür soruşturmalarda görevli olduğunu bilmesinin beklenemeyeceği,
- Tanığın beyanına göre de bu işlemlerle ilgili de HTS analizleri yaptığını beyan ettiği, sanığın gerek yüz yüze görüşmelerinde kullandığı ifadeler, gerekse telefon üzerinden gönderdiği mesajların, sayısı, içerikleri ve birbirini tamamlayan özellikleri itibariyle, katılanın iradesini baskı altına almaya elverişli olduğu, dolayısı ile sanığın manevi cebir sayılması gereken söz ve davranışlar sergilediği katılan üzerinde baskı kurarak, kendisini para vermeye zorladığı,
- Ancak katılanın kolluk güçlerine haber vermesi nedeniyle yakalandığı bu nedenle fiilinin teşebbüs aşamasında kaldığı anlaşılmakla, sanığın TCK'nın 250/1, 35. maddeleri uyarınca cezalandırılması gerekir.
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılığa teşebbüs
HÜKÜM : İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/307-2019/112 sayılı kararı ile verilen kararın ortadan kaldırılması ile TCK' nın 158/1d, 35, 53. maddeleri gereğince mahkumiyet
Kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılığa teşebbüs suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/307- 2019/112 sayılı hükmüne yönelik olarak sanık müdafi ve ... vekili tarafından istinaf yoluna gidilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesi'nin sanık hakkında TCK'nın 250/1.maddesi gereğince icbar suretiyle irtikap suçunun kaldırılarak sanığın nitelikli dolandırıcılık suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi hükmü katılanlar vekilleri, sanık ve müdafi tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanığın, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yaptığı ve katılanın kiracısı olduğu, sanığın, 02/07/2018 tarihinde cep telefonundan katılana "abi müsait olunca haber eder misin" şeklinde mesaj attığı, katılanın da sanığa geri dönüş yapınca, sanığın, katılanın TC numarası ve kimlik bilgilerinin yazılı olduğu bir belgenin resmini göndererek "bu kişi sen misin" diye sorduğu, katılanın da evet deyince sanığın WhatsApp üzerinden katılanı arayarak, elinde Fetö terör örgütüyle ilişkili bir dosyanın olduğunu, katılanın ve ailesinin isimlerinin dosyada yer aldığını, durumun ciddi olduğunu söylediği ve katılana ... Caddesinde,...Emniyet Müdürlüğünün karşısındaki metro çıkışı önünde buluşmayı teklif ettiği, orada buluştukları, görüşme esnasında sanığın katılana, daha önceden gönderdiği kimlik bilgileri, ismi, katılanın eşi ...'ın, ağabeyi ...'in ve ağabeyinin oğlu...'ın isim ve kimlik bilgileri ile banka hesapları, sosyal medya hesapları, telefon ve takip dinlemelerinin bulunduğu bir belge göstererek "şu anda emniyet kaynıyor. Hatta bir bakanın da ismi geçiyor, arkadaşım olan iki polis memurunun da ismi geçiyor, hatta bunları da alabiliriz, daha kimler kimler var, Fetö'den aldığımız adamları en az dört ay aşağıda tutuyoruz ve işkence yapıyoruz, sana sıkıntı olur, ailende memur olmak isteyen varsa onlarda memur olamaz sicilleri bozulur" şeklinde cümleler sarf ederek, katılana terör örgütü üyeliği gibi ağır bir suçlamayla karşılaşması ihtimali üzerinden yoğun bir psikolojik baskı kurmaya çalıştığı, sonrasında katılana mesaj çekerek "abi buradan iki kişinin numarası çıkmış, dediğim birinin babasının numarasıymış, 300,000TL kredi çekmiş, müdüre gitmiş, babasına ait herşeyi kaldırtmış, şimdi sana böyle bir şey yapsak nasıl götüreceğiz müdüre bilmiyorum, bu şekilde ayarlıyorlar abi, senin ailen de var, sen dört kişisin 300,000TL'ye bitirebilir miyiz bilmiyorum, çok zor ama elimden geleni yapacağım" şeklinde mesajlar atarak, katılandan 300,000TL para getirmesini istediği, katılanı bu şekilde parayı getirmeye ikna etmeye çalıştığı, katılanın kendisinde o kadar para olmadığını, bulmasının da mümkün olmadığını söyleyince sanığın "en azından yarısını getir, geri kalanı için de şimdi müdüre gün verelim" dediği, bu mesajla iletişimin akabinde sanığın, mesaj içeriklerini her iki tarafın da göremeyeceği şekilde sildiği, ancak katılanın yazışmaların ekran görüntülerini kayıt altına aldığı, ayrıca bu yazışmalara katılanın arkadaşı tanık ...'ın da şahit olduğu, katılanın bu durumu tanık ile de paylaştığı, bunun üzerine tanık ...'nin konunun dolandırıcılık olmasından şüphelenerek siber suçlarla mücadele şube müdürlüğünde polis memuru olan arkadaşı tanık ...'i aradığı, katılan, tanık Ali ve görevli polis memuru tanık ...'in 03/07/2018 günü saat gece 12 sıralarında İl Emniyet Müdürlüğünün karşısındaki kafede buluştuğu, durumu polis memuru ...'e anlattıkları, ...'in de para karşılığı dosya kapatma gibi bir durumun asla mümkün olmayacağını söylediği, katılanın, sanığın WhatsApp profil resmini polis ...'e gösterdiği, tanık ...'in simayen tanıdığı şahsın sanık olduğunu anladığı, söz konusu durumu tanık olarak dinlenen Siber Suçlarla Mücadele Şube müdürü olarak görevli ...'ye aktarıldığı ve WhatsApp yazışmalarının görüntülerinin gönderildiği, katılanın, sanıktan para istemesi nedeniyle şikayetçi olduğunu söyleyince asayiş şube müdürlüğünce gerekli işlemlerin başlatıldığı, güvenlik güçlerince gizli bir çalışma yapılarak sanık ile katılan arasında bir buluşma planlandığı, katılanın 05/07/2018 günü sanığı aradığı ve bir kafeye çağırdığı, sanığın 13:50 sıralarında güvenlik güçlerince gerekli tedbirlerin alındığı kafeye geldiği, katılanın içerisinde önceden seri numaraları tespit edilen 10,000 doların bulunduğu siyah çantayı sanığa verdiği, sanığın çantayı alarak masadan kalktığı ve çıkışa yöneldiği esnada güvenlik güçlerince suç üstü halinde yakalandığı, bu durumun kamera kayıtlarıyla da sabit ve tutanağa bağlandığı, bu suretle sanığın üzerine atılı icbar suretiyle irtikap suçuna teşebbüs suçunu işlediği iddia edilen olayda;
Sanığın olay tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde polis olarak görev yaptığı, katılanın FETÖ terör örgütüyle alakalı hakkında işlemler yapılacağından bahisle dosyayı kapatmak için para ayarlaması gerektiğini müteaddit zamanlarda söylediği, Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün FETÖ tahkikatlarında görevli olmadığı, ancak katılanın, bu konudaki toplumsal hassasiyet de dikkate alındığında hangi şubelerin ne tür soruşturmalarda görevli olduğunu bilmesinin beklenemeyeceği, tanık ...'ın beyanına göre de bu işlemlerle ilgili de HTS analizleri yaptığını beyan ettiği, sanığın gerek yüz yüze görüşmelerinde kullandığı ifadeler, gerekse telefon üzerinden gönderdiği mesajların, sayısı, içerikleri ve birbirini tamamlayan özellikleri itibariyle, katılanın iradesini baskı altına almaya elverişli olduğu, dolayısı ile sanığın manevi cebir sayılması gereken söz ve davranışlar sergilediği katılan üzerinde baskı kurarak, kendisini para vermeye zorladığı, ancak katılanın kolluk güçlerine haber vermesi nedeniyle yakalandığı bu nedenle fiilinin teşebbüs aşamasında kaldığı anlaşılmakla, sanığın TCK'nın 250/1, 35. maddeleri uyarınca cezalandırılması gerekirken yazılı şekilde suç vasfında hataya düşülmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılanlar vekilleri, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.02.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
(www.corpus.com.tr)