Orman Vasfında Olan Taşınmaz Satışında Bilgi Verme Yükümlülüğü: Yargıtaydan Satıcıya Sorumluluk
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi
Esas No : 2015/41415
Karar No : 2016/23901
Karar Tarihi : 2016-12-20





Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün taraflar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacılar vekili avukat ... ile davalılar vekili avukat ...'ın gelmeleriyle duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacılar, .... ili, ... ilçesi, .... mahallesi, 19 pafta, 79 ada, 136-137-138-147-148-152 ve 154 parselde kayıtlı taşınmazların ... tarafından satılığa çıkarıldığını, taşınmazlar üzerinde bir kayıt ve veya şerh olup olmadığı hususunun araştırılması sonucunda bir kısım taşınmazlar üzerinde sadece elektrik idaresine ilişkin o bölge arazilerinde mevcut olan kullanım hakkı dışında başkaca herhangi bir ...Müdürlüğüne veya başka bir idareye ait takyidat kısıtlayıcı bir kayıt yahut şerh bulunmadığını gördüklerini, .... ili, ... ilçesi, .... mahallesi, .... Mevkii, .... pafta, .... ada, .... parsel 197.425 m2 taşınmazı 27/02/2012 tarihinde 2.500.000,00 TL'ye satın aldıklarını, satın aldıkları taşınmazın 104.934 m2'sinin orman arazisi olduğunun ortaya çıktığını, davalıların söz konusu taşınmazın orman arazisi olduğunu bildikleri halde bu durumu gizlemek sureti ile satışı gerçekleştirdiklerini, 136 ve 152 parselin orman müdürlüğü tarafından yapılan kadastro çalışmaları sırasında "orman" sınırları içerisine alındığını ve davalılar tarafından ... Asliye hukuk mahkemesinin 1998/227 Esas sayılı dosya üzerinden 03/06/1998 tarihinde 152 parsel yönünden, ... Asliye Hukuk Mahkemesi 1999/559 Esas sayılı dosya üzerinden de 17/12/1999 tarihinde 136 parsel yönünden kadastro tespitine itiraz edildiğini öğrendiklerini, her iki dosyanın 1998/227 esas sayılı dosyası üzerinde birleştiği ve 19/07/2001 tarihinde davanın reddine karar verildiğini, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi'nin 25/03/2003 tarih, 2003/564 Esas 2003/2138 Karar sayılı ilamı ile davaya konu 152 parsele ilişkin davanın reddine ilişkin mahkeme kararının onama ile kesinleştiğini ileri sürerek satışı gerçekleştirilen taşınmazın 104,934 m2 sinin orman arazisi olması sebebiyle satış sözleşmesinin bu miktar yönünden geçersizliğinin tespiti ile, 104.934 m2 için ödenen 1.328.783 TL'den şimdilik 86.657,36 TL maddi zararın 27/07/2012 tarhinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar, davalı ...'in söz konusu işlemi vekil sıfatıyla yerine getirdiğini bu davalı yönünden husumet itirazında bulunduklarını, davacılara satıştan çok önce taşınmazın tüm özelliklerinin bildirildiğini, araştırma imkanları sağlandığını, taşınmazın "kısmen orman" özelliğinden haberleri olduğunu, davacılar ve vekili ile davalılar arasında dava konusu 152 parsel sayılı taşınmazın orman vasıflı 104.934 m2 kısmı hariç olmak üzere toplam 197.425,00 m2'den bakiye kalan bölüm üzerinden alım - satım işlemi yapıldığını, çok değerli bir arazinin kısmen orman özelliği nedeni ile değerinin çok altında bir bedel ite davacılara satıldığını sanunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarça temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.

Davacı eldeki dava ile ... ilçesi 152 parsel sayılı taşınmazın 104.934 m2 sinin orman arazisi olduğunun gizlenmesi sonucu satışın gerçekleşmesi nedeniyle bu kısım için yapılan satışın iptali ile yine bu kısım için ödenen bedelin davalıdan tahsilini istemiş, davalı ise satış yapılmadan önce davaya konusu taşınmazın davacılar tarafından araştırıldığını, bu yerin bir kısmının orman olduğunun davacılar tarafından bilindiğini bu nedenle orman olmayan kısım için bedel ödendiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, taşınmazın satışında orman kapsamına alınan kısmın davalı tarafça gizlendiği ve hileli satış yapıldığı hususunn ispatlanamadığı, satışın tapuda tarafların huzur ile resmi akitle yapıldığı, Kadastro mahkemelerinden verilen kararların tescili için resen tapu müdürlüğüne gönderilmesi gerektiği, davacı tarafın TMK'nun 3. maddesinde belirtilen iyi niyet iddiasından faydalanamayacağı, tapu kayıtlarının tutulmasından doğan hatalardan dolayı TMK'nun 1007. maddesine göre devletin sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dava konusu 152 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu mahalde orman kadastro çalışmaları yapıldığı, kesinleşmesi üzerine davalı ...'in murisi olan Ömer Şevki tarafından orman kadastro tespitine itiraz edildiği, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/227 Esas 2001/247 Karar sayılı dosyası ile davanın red edildiği ve kararın Yargıtayın Onama ilamı ile kesinleştiği böylece davaya konu taşınmazın 104.934 m2 sinin ormana ayrıldığı, bu taşınmazın 27.07.2012 tarihinde tapuda davacılar adını satışının yapıldığı, taşınmazın vasfının zeytinlik tarla ve fundalık olarak kayıtlı, toplam yüzölçümünün ise 197.425.00 m2 olarak tapuda kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Davaya konu yerin bir kısmının kesinleşmiş mahkeme kararı ile ormana ayrıldığının kamuya açık olan tapu kayıtları ile davacılar tarafından anlaşılmasının mümkün olmaması nedeniyle davalı tarafından taşınmaz hakkında bilgi verildiğinin ispat yükü davalı tarafa aittir. Davalı taraf satış yapılmadan önce bu taşınmaz hakkında davacı tarafa bilgi verildiğini usulüne uygun deliller ile ispat edememiştir. İspat yükü davalı tarafta olmasına rağmen mahkemece, taşınmazın satışında orman kapsamına alınan kısmın davalı tarafça gizlendiği ve hileli satış yapıldığı hususu ıspatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi hatalıdır. Hal böyle olunca davalı ... tarafından yapılan ayıplı taşınmaz satışı nedeniyle davacının uğradığı zararın, alanında uzman bilirkişiden denetime esas rapor alınıp tespit edilerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

Bozma nedenine göre davalı tarafın temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ:

Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerde davacıların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle kararın davacılar yararına BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenle davalı tarafın temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 1350,00 TL duruşma avukatlık parasının davalılardan alınarak davacılara ödenmesine, peşin alınan 27,70 TL harcın istek halinde taraflara iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.